He's off the grid traducir turco
125 traducción paralela
OK, he was paid off by Alexis to kill the power in a section of the grid.
Tamam, Alexis'ten bir bölgede elektrik kesmek için para alacakmış.
He went off the grid three days ago.
Üç gün önce alanın dışına çıktı.
He completed parole, and now he's off the grid.
Şartlı tahliyeyle serbest bırakılmış ve şimdi temiz bir adam.
He's off the grid.
Şu an için yerini bilmiyoruz.
He went off the grid two years ago.
İki yıl önce ayrılmış.
He's off the grid.
Sistemin dışında.
So it's either a bad name or he's off the grid?
Öyleyse, ya sahte isim ya da alanımız dışında.
He's off the grid.
Adam kayıplarda.
He's off the grid.
O olamaz.
It's like he's totally gone off the grid.
Tamamen ortadan kaybolmuş gibi.
Free state lives off the grid, but he comes back on every few years. Pays taxes when he needs to earn money,
Bağımsız devlet sistem dışında yaşıyor, ama her bir kaç yılda bir, para kazanması gerektiğinde, vergilerini yatırıyor.
Creating the perception that he's willing to cut a deal, go off the grid, it's a way in.
Anlaşma yaptığı izlenimini uyandırıyor, yasa dışılığa kayıyor, bu da bir yol.
Since he lost his job, Glaser's fallen off the grid.
İşini kaybettiğinden beri, Glaser sistemden düşmüş durumda.
You know, I'm not sure because all Ray's saying is that he wants to make the house a little more eco-friendly and get off the grid a little, so...
Bilemiyorum. Ray'in tek söylediği şey evi daha çevre dostu hale getirmek ve çatıdan biraz sökmek...
He's off the grid now.
Nerede olduğunu bilmiyoruz.
That's why he moved off the grid.
O yüzden hür olmak istedi.
He's off the grid going on three hours.
Üç saattir ondan haber alamıyoruz.
Other than his cellphone, he's practically off the grid.
Cep telefonu dışında, yaşadığına dair bir işaret yok.
Marines tried to track him down, see if he wanted to re-up, even checked his credit cards and bank accounts, but he's totally off the grid.
Denizciler peşine düşüp, onu izlemeye çalışmış kartını, hesaplarını kontrol etmişler ama bulamamışlar.
He's gone. I mean, He's completely off the grid, And he's gone.
Gitmiş, tamamen ortadan kaybolmuş.
But he's off the grid.
İnzivaya çekilmiş.
I thought he was off the grid.
- Ülke dışında sanıyordum.
He's off the grid.
Ona yardım edemeyiz.
He's off the grid.
Nerede olduğu bilinmiyor.
He's gone to a lot of trouble to stay off the grid.
Ortaya çıkmamak için sorun yaratacaktır.
H - he's totally off the grid.
Radarın altında.
He's off the grid.
Bağlantısını kopardı.
Next morning, he had erased himself and dropped off the grid.
Ertesi sabah, kendisini sildi ve radardan çıktı. Bunu sırt çantamda buldum.
When he's not being the most innocent man in America, he drops off the grid completely for hours at a time.
Amerika'daki pislik heriflerden birisine dönüştüğünde saatlerce görüş alanımız dışına çıkıyor.
He's taking himself off the grid.
İzini kaybettiriyor.
He'd have stopped showing up to parole meetings in 2001 and he's been off the grid ever since.
2001'de şartlı tahliye görüşmelerine gitmeyi bıraktı ve o zamandan beri de ortada yok.
That's how he keeps it off the grid.
Sistemden böyle uzak tutuyorlar.
This guy's been off the grid for a while, so there's more than a little concern he's gone rogue.
Bu adam bir süredir ortalarda görünmüyordu, karşı safa geçtiğinden kuşkulanıyoruz.
Well he's been living off the grid in the mountains of British Columbia.
Gözden uzak bir yerde yaşıyor. İngiliz Kolombiya'sındaki dağlarda.
He's off the grid, Emily.
Ortadan kayboldu Emily.
Uh-uh. Insufficient evidence. And then he went off the grid.
Delil yetersizliğinden yırtmış, sonra da ortadan kaybolmuş.
No, he's off the grid.
Baba. Hayır, ortadan kayboldu.
Somehow he's keeping all of his illegal activity off the grid.
Kanundışı aktivitelerini bir şekilde saklayabiliyor.
He's off the grid.
Buhar olup uçmuş işte.
Now he's got about 50 people on that property, mostly militia types, isolationists living off the grid, thinking modern-day society and all its trappings is the work of the Devil.
Şimdi ise o yerde elli kadar insan var, genellikle askeri tipler uçta yaşayan soyutlama taraftarları şimdiki modern topluluğun ve tüm o tuzaklarının şeytanın işi olduğunu düşünen insanlar.
He's off the grid again, but the Egyptians believe the amulet's been smuggled into Manhattan.
Bir kez daha kayıplara karıştı ; ancak Mısırlılar, muskanın Manhattan'a getirildiği kanısında.
He's off the grid.
Görüş alanının dışında.
That kid's so off the grid he doesn't even bother to call.
Aramaya bile zahmet etmedi.
From the looks of it, he's off the grid.
Bu durumda elimizden bir şey gelmiyor.
He's off the grid.
Menzil dışında.
He's just off the grid.
Sadece saklanıyor.
He was working on his degree in population study at Oxford when he dropped off the grid for eight months.
Sekiz aylığına ortalıklardan kaybolmadan önce Oxford'da popülasyon hakkındaki tezi üzerinde çalışıyormuş.
- We're looking, but he's been off the grid for so long, I don't expect much.
- Öğrenmeye çalışıyoruz... Ama uzun zamandır şebekeden uzaktaymış, bir şey çıkmaz.
Unfortunately for us, he's pretty good at going off the grid.
İz bırakmadan ortadan kaybolmada çok becerikli olması bizim şanssızlığımız.
Says he's off the grid.
Elektirklerini kapatmış
He's gone off the grid.
Uzaklarda bir yerlerde.
he's off 31
off the grid 28
he's so cute 178
he's my uncle 44
he's mine 293
he's my husband 167
he's dead 3015
he's so handsome 49
he's got a gun 260
he's doing okay 17
off the grid 28
he's so cute 178
he's my uncle 44
he's mine 293
he's my husband 167
he's dead 3015
he's so handsome 49
he's got a gun 260
he's doing okay 17
he's my baby 20
he's gone 2224
he's my brother 335
he's my best friend 106
he's an idiot 170
he's a doctor 159
he's back 468
he's my dad 94
he's my cousin 54
he's my man 22
he's gone 2224
he's my brother 335
he's my best friend 106
he's an idiot 170
he's a doctor 159
he's back 468
he's my dad 94
he's my cousin 54
he's my man 22