He's solid traducir turco
203 traducción paralela
Remember, he's solid but cannot be seen.
Unutmayın, adam normal insan, ama görülemiyor.
Before that, he was a fine, solid citizen kind with his children, deeply in love with his wife.
Ondan önce, iyi ve güçlü bir vatandaş çocuklarına karşı nazik ve karısına karşı sevgi doluymuş.
He's got nothing upstairs but solid knuckle.
Yumruğu kuvvetlidir ama üst tarafta hiçbir şey yoktur.
That's solid lead he's carrying.
Bu taşıdığı som kurşun.
Huh, he's so solid, isn't he?
Çok iyi adamdır.
Yeah, three months. He's slow, but solid.
Evet, üç aydır burada, çıta gibi zayıf ama yumrukları sıkı.
He's as solid as an oak.
- O bir meşe ağacı kadar serttir.
Oops! But he's not as solid as a barrel!
Oops. ama sağlam duramıyor, beşik gibi sallanıyor..
- He's got a rock-solid alibi.
Matmazel McCurdy, lütfen.
He's solid.
Sağlam heriftir.
He's solid, he's not like any man I ever met in my life.
Güvenilir. Ömrümde tanıdığım hiçbir erkeğe benzemiyor.
- He's solid. He's taught me a lot.
- Bana bir sürü şey öğretti.
I'd risk my life with Murdock any day. He's solid.
Murdock'la birlikte her zaman hayatımı riske atabilirim.
He's solid black and real quiet.
Kapkara ve çok sessiz bir adam.
Mr. Henke's application seemed to indicate he was a solid citizen.
Başvurusuna göre Bay Henke, gayet iyi bir vatandaş.
Solid partying, man. He's, he's...
Muhteşem partiler, dostum.
And he's pretty decent and solid... once you get past the "Insurance Rebel Without a Clause" routine.
Çok dürüst ve güvenilir biri "Asi Sigortacı" tavrını aşarsa.
He's Rocky'cause he's solid, and he's Tum Tum'cause... he'll eat anything.
O Rocky çünkü sağlam, ve o Tum Tum çünkü... her şeyi yer.
The last wall is solid concrete. He's not going anywhere.
Son duvar betondan, ondan geçemez.
Yes, he's solid gold.
Evet. "Som altın."
He's just got the greatest solid send of jive.
Dünyanın duyguları harekete geçiren en harika sesi onda.
He pushes her against the wall, pulls her clothes off... and he's admiring her firm and solid butt.
Onu duvara yaslar üzerindekileri çıkartır ve sıkı poposuna hayran kalır.
He`s ours. solid yes.
Kesinlikle evet dedi.
I agree. He's solid.
Katılıyorum.
He's gonna be working with me. Just so there's no misunderstanding, despite the rumors you might have heard, your investment in Freaks is just as solid as the day you signed your participation agreement.
Dedikoduları duyup yanılmayın, kontrata imza attığınız gün Yaratık filmindeki hisseniz kesinleşti.
He lives far away, but he's a solid, decent man
Uzakta yaşıyor ama mert ve efendi bir adam.
I can only beat him to attack during the instant when he's solid!
İşte o zaman saldırabilirim.
He said there was a lifesign two metres behind this wall. But my tricorder says there's nothing but solid rock for 15 metres.
Neelix'in dediğine göre şuradaki duvarın iki metre arkasında hayat işareti tespit etmiş, ama benim trikorderim bu kayanın arkasında en az 15 metre sert kaya olduğunu gösteriyor.
He's got solid gold cuff links.
Kocaman zancilerdeki zincirlerden de takmıştır.
He was a first-rate detective with an honest name and a solid reputation.
Namuslu bir isme ve sağlam bir üne sahip birinci sınıf bir detektifti.
He had been left for dead by other climbers, and then, nearly blind, his hands literally frozen solid, Beck stood up, left his pack, and desperately tried to walk.
Diğer dağcılar tarafından ölüme terk edilmişti sonra, neredeyse kör, elleri tamamen kaskatı kesilmiş olarak Beck ayağa kalktı, sırt çantasını bırakıp umutsuzca yürümeye çalıştı.
He's currently hauling the solid nitro he was making deals with.
Anlaşmaya götürmek için katı nitro taşıyor şu anda.
Clearly, he's a solid investment.
Görünen o ki, sağlam yatırım olacak.
Anyway, he's solid, and he'll work as a mule for letters and shit... for whoever is his clerk.
Cesur bir tip. Muhtemel yardımcısını.. .. sağ kolu yupmaya hazır.
He believes they lack a solid grounding in reality consisting of rehearsed self-defense routines that are employed and predictable in patternized rhythms.
Kalıplaşmış ritimler içinde daha önce kullanılmış ve tahmin edilir kendini savunma usullerinden ibaret olduklarına ve ayaklarının yere sağlam basmadığına inanır.
He's found a way to move through solid matter.
Katı maddenin içinden geçmenin bir yolunu bulmuş.
But still he's a solid B. B +.
Not versem, B verirdim, hatta B +.
He's a shyster that's been freeloading in this house for a solid year!
Yıllardır bu evden bedava geçiniyor.
He was definitely in search of some solid, hard ground.
Sağlam, katı bir zemin arayışı içinde olduğu muhakkaktı.
It's made of solid gold... is he sleeping?
Meteor som altındandı, uyuyor mu?
- Don't turn it on till he's solid.
- Don't turn it on till he's solid.
He did a solid for Joe.
Joe'ya kıyak yapmış.
Cool him down, he's "Solid guy". It's a temperature thing.
Sonuçta bir insan, herşey ısı ile alakalı.
He's been given a solid punishment. But my son isn't like you, because God hasn't made him like you. He's a youth, no doubt.
- Ona sert bir ceza verdiniz ama oğlum sizin gibi değil, çünki, Allah onu sizin gibi yaratmadı şüphesiz o bir genç, ama onun zekası bir çocuğunki gibi toy, masum bir çocuk iyi ile kötü arasındaki farkı ayırt edemez.
He says that the bridge is solid and strong and that he's seen many trucks pass
- Köprünün sağlam olduğunu söylüyor. Daha önce bir sürü kamyonun geçtiğini görmüş.
And i dipped my toe in the water and it felt solid and i... i thought, "what?" and he said, "it's rock right under the surface of the water, but it's so dark you can't see it."
Ve ne düşündüm? Ayağımın altında bir kaya olduğunu söyledi.
He's solid and he's- -
Sağlam karakterli ve...
Flash he's a solid citizen again.
Patladı ve yine bedeni olan bir vatandaş oldu. Aman Tanrım.
He's good-looking, and he's solid.
Yakışıklı ve şey biri. Sağlam.
He's built kind of solid, though.
Çok sağlam görünüyor aslında.
Well, doctors checked him for smoke inhalation at 11 : 00 p. M... released him at 3 : 00 a. M... so, unless he snuck out, it's pretty rock-solid.
Doktorlar, saat 11 : 00'de, duman soluması yüzünden kontrol etmişler, saat 15 : 00 gibi de salınmış eğer gizlice girmediyse, kırılmaz.
solid 172
solid copy 16
solid gold 51
solidarity 49
he's so cute 178
he's my uncle 44
he's mine 293
he's my husband 167
he's so handsome 49
he's dead 3015
solid copy 16
solid gold 51
solidarity 49
he's so cute 178
he's my uncle 44
he's mine 293
he's my husband 167
he's so handsome 49
he's dead 3015
he's got a gun 260
he's doing okay 17
he's my baby 20
he's my brother 335
he's gone 2224
he's my best friend 106
he's a doctor 159
he's an idiot 170
he's my dad 94
he's back 468
he's doing okay 17
he's my baby 20
he's my brother 335
he's gone 2224
he's my best friend 106
he's a doctor 159
he's an idiot 170
he's my dad 94
he's back 468