English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / He didn't call

He didn't call traducir turco

645 traducción paralela
I didn't call him. Rather, he's coming here to see Tae Yang.
Ben çağırmadım buraya Tae Yang ile görüşmeye geliyor.
He almost didn't take the call about uncle Hector.
Nerdeyse oyunu bırakıp telefona gitmeyecekti.
He didn't even let me call you up to say goodbye.
Seni arayıp veda etmeme bile izin vermedi.
But, Dave, I told him I didn't wanna call you but he kept insisting.
Fakat, Dave, seni aramak istemediğimi ona söyledim ama ısrarını sürdürdü.
Why didn't he call the dances?
Neden dans etmedi ki?
I'm sorry. I didn't want to call for you, but he forced me with threats.
Özür dilerim, seni çağırtmak istemezdim, ama beni tehdit etti.
When he hadn't come in, why didn't you call me?
Gelmediğinde neden beni aramadın?
And he didn't call you?
Peki, sizi çağırmadı mı?
He's descended from Garibaldi's men, but he didn't hear the call of duty.
Garibaldi'nin soyundan geliyor ama görev çağrısını duymamış.
He didn't respond to his country's call, and he let himself get nabbed - I mean, he was arrested.
Ülkesinin çağrısına cevap vermedi ve kendini yakalattı, yani tutuklandı.
So he didn't call you again?
Yani tekrar aramadın mı?
Why didn't he just call her on the phone?
Neden onu direkt telefondan aramadı ki?
He didn't call here last week.
Geçen hafta burayı aramadı.
I waited at the rooming house until almost 3 : 00 in the afternoon... but he didn't call or anything... so I came out here to look for you.
Öğleden sonra 3'e kadar pansiyonda onu bekledim ama ne aradı, ne bir şey. Ben de sizi aramaya başladım.
He didn't have to call.
Telefon etmesine gerek yok.
- He didn't call me. So I called him.
- Beni aramadı, ben onu aradım.
I remember'cause he wanted to make a long-distance call and the boss didn't care for that,'cause sometimes he gets stung if it's over three minutes.
Şehirler arası görüşme yapmak istemişti patron önemsemedi, çünkü bazen üç dakikayı geçince sinirlenmeye başlar.
- No, he didn't call them.
Pekçok defa kiralık katil tuttu.
Dr Flemming, he didn't call to his wife when he came back to his apartment
Dr. Flemming dairesine döndüğünde karısını seslenmedi.
Plus which... these two first-class what the Chief Inspector likes to call "slashing detectives" didn't even know what he was wanted for.
Ayrıca bu iki birinci sınıf baş müfettişin dediği gibi "yırtıcı dedektifler" bu adamın niçin arandığından bile bihaberdiler.
He didn't say "whiz" and he didn't call me "honey."
"usta" demedi ve beni "tatlım" diye çağırmadı
Not only didn't this guy call her, he never even bought her a coke.
Adam onu aramamakla kalmamış, ona kola bile ısmarlamamış.
He didn't call for help, because he knew he could help himself.
Yardım için bağırmadı çünkü kendisini koruyabileceğini biliyordu.
We'd be idiots to wait for the police - who he certainly didn't call.
Polisi beklemek aptallık olur, o kesinlikle onları çağırmadı.
He could have unleashed them... to prevent us from going outside... while he didn't leave to call the police.
Biz polis çağırmasını beklerken, bizim dışarıya çıkmamızı engellemek için onları salmış olabilir.
He didn't want to hear of any immoral behavior or filth, as they call it.
O gayri ahlaki şeylerin duyulmasını, konuşulmasını istemiyordu.
He didn't even call out.
Şikayet bile etmedi.
He didn't even fucking call me.
Beni aramadı bile.
- Because he didn't call me.
- Çünkü beni aramadı.
- Why didn't he call me back?
- Neden beni aramadın?
The accusation will be - he didn't call the party activists.
Parti eylemcilerini çağırmamakla suçlanabilirim.
Mr. Ariel asked his aide for a wake-up call, but he didn't answer.
Bay Ariel yardımcısından sabah telefon etmesini istemiş ama cevap vermemiş.
I can't believe he didn't call.
Aramadığına inanamıyorum.
He didn't call.
Aramadı.
It's strange, he didn't call.
Tuhaf, telefon da etmedi.
Didn't he call?
Aramadı mı?
Poor Torrezno hung himself... - He didn't wait for the Lord's call. - What a tragedy!
Zavallı Torrezno kendini astı... — Tanrının onu çağırmasını bekleyemedi.
he didn't call you. i did.
O suçsuz, o seni aramadı ben aradım.
I'm a bit worried, why didn't he call?
Biraz endişeliyim, neden aramıyor?
See, the point is, if they tried to charge Thomas Jefferson with a call he didn't make, the Boston Harbor would've been full of phones, and all the local women would've been swimming around down there, and we wouldn't have had to hang them as witches.
Esas nokta şu eğer Thomas Jefferson'ı yapmadığı bir telefon konuşmasıyla suçlasalardı Boston Limanı telefonla dolardı ve yerli kadınlar orada yüzüyor olurdu ve biz de onları cadı gibi asmak zorunda kalmazdık.
Why didn't he call himself? - He's in Palermo.
Neden kendisi aramadı?
- Ogre, didn't he call you a homo?
- Ne dedi?
Are you sure he didn't call?
- Aramadığından emin misin? - Eminim.
WHY DIDN'T HE CALL ME AT THE LIBRARY?
- Neden beni aramadı... - Kütüphanedeydim.
He had what you call an outburst at the airport because he didn't wanna fly.
Pekâla! Uçağa binmek istemediği için havaalanında o dediğiniz patlama oldu.
He hasn`t pay the debt for several period and didn`t reply our call
Uzun zamandır ödemedi ve çağrılarımıza da cevap vermiyor.
DON'T REGULAR PEOPLE GET PNEUMONIA? HE DIDN'T FUCKING CALL ME.
- Normal insanlar zatürree olmuyor mu?
Why didn't he call me?
Niçin beni aramadı?
Yes, strange he didn't call me.
Evet, garip beni aramadı.
But he didn't call yet, Jackie.
Ama daha aramadı Jackie.
- He said if he didn't call.
- Eğer aramazsak dedi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]