English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / He didn't show up

He didn't show up traducir turco

411 traducción paralela
Well, a young fella named Breck Coleman left it with me, and he told me to give it to you in case he didn't show up.
Bizi bırakıp giden Breck Coleman adındaki genç... -... eğer geri dönmezse sana vermemi söylemişti.
- Yes, but he didn't show up.
- Evet, ama gelmedi.
He didn't show up.
Gelmedi.
Then one day he didn't show up.
Bir gün ortadan kayboldu.
He didn't show up.
Adam gözükmedi.
We wouldn't know where to find him if he didn't show up.
Gelmezse onu bulamayabiliriz.
He didn't show up. That's why Thereza left so early.
Gelmediği için Thereza erken ayrıldı.
And he didn't show up again?
Ondan sonra görünmedi mi?
He didn't show up.
Ama gelmedi.
The fact is that he didn't show up.
Gerçek şu ki, o gelmedi.
He didn't show up.
Buluşmaya gelmedi.
- No, miss, he didn't show up yet.
Hayır, henüz gelmedi hanımefendi.
Why didn't he show up himself?
Neden kendisini göstermiyor?
When I went down to the train station to meet Willy yesterday, like we planned, man, he didn't never show up.
Planladığımız gibi Willy'le buluşmak için dün tren istasyonuna gittiğimde, oraya gelmedi dostum.
Why didn't he show up then?
Peki o zaman neden gelmedi?
He didn't show up at home.
Evde yoktu.
Strange he didn't show up at the funeral, isn't it?
Cenazeye gelmemiş olması çok tuhaf, değil mi?
He didn't show up?
Oraya gelmedi mi?
No, he didn't show up tonight.
Hayır, bu gece gelmedi.
I wanted her to tell him she'd met a man in Megève who was getting really close to her and that she was afraid she wouldn't resist him very much longer, that if he didn't show up the next day, she was afraid something might happen.
Megève'de ona çok yakın bir adamla karşılaştığını söylemesini istedim ve ona karşı daha fazla direnemeyeceğini ertesi gün gelmezse bir şeyler yaşanabileceğinden korktuğunu söylemesini istedim.
- He didn't show up, did he?
- Gelmemiş, değil mi? - Hayır.
You notice he didn't show up here today.
Bugün buraya gelmediğini fark ettiniz mi?
The guy he sent me to meet didn't show up.
Beni gönderdiği adam gelmedi.
It's odd he didn't show up.
Gelmemiş olması çok garip.
He said if I didn't show up for the fight... he'd do something bad to my family.
Diyor ki eğer dövüşmezsem aileme zarar verecekmiş.
Linda, he didn't show up.
Linda, ortaya çıkmadı.
- He didn't show up here either.
- Burada da değildi.
Bank officers reported him missing... when he didn't show up at a meeting on Monday morning.
Görevliler toplantıya katılmayan yöneticilerin kaybolduğunu bildirdiler.
So, he didn't show up.
Demek gelmedi.
He didn't show up for work today either.
İşe de gelmedi.
I've written him all sorts of soothing letters, but he insists on coming up with his sister... to, "raise some hell and kick some snooty New York ass at the stockholders...". Why didn't you show me this?
Onu yumuşatmak için bir sürü mektup yazdım ama o kardeşiyle gelip ortalığı ayağa kaldırmakta ve birkaç New York'lu kıç tekmelemekte ısrar ediyor.
He didn't figure anyone would show up to contest his authority.
Birilerinin ortaya çıkıp otoritesine karşı çıkacağını hiç hesaba katmamış demek ki.
He didn't show up for relocation... and the SS shot his family.
Yeniden yerleştirme için ortaya çıkmadı. Ve SS ailesini öldürdü.
Lavington agreed to meet us in his house in Wimbledon, but he didn't show up, the dirty crook.
Lavington, bizimle Wimbledon'daki evinde buluşacaktı ama sahtekar ortalıklarda görünmedi.
Explains why he didn't show up in current personnel files.
Neden mevcut polis personel dosyalarında bulunmadığını açıkla.
He didn't show up, and he didn't call.
Ne geldi ne de aradı.
Maybe he didn't show up.
Belki de gelmemiştir.
Cos the limo didn't show up, and I thought maybe he'd be here.
Limo'su gelmedi, burada olmalı.
He didn't show up.
Gelmedi de.
He didn't show up for his appointment.
Randevusuna gelmedi, bende burda olabileceğini düşündüm.
He came to see his daughter, and when she didn't show up, he left.
Kız kardeşini görmeye geldi ve göremeyince gitti.
But when he didn't show up in Manila in'75 to defend his title, they took it away from him and gave it back to the Russians.
Ama Manila'da 1975'te ünvanını korumak için ortaya çıkmayınca, ünvanını ondan aldılar ve Ruslara geri verdiler.
When he didn't show up, they didn't even call.
Ortaya çıkmadığında, onu aramadılar bile.
No, he didn't show up.
Hayır, gelmedi.
But this year he didn't show up.
Ama bu yıl henüz görünmedi.
I went out of my way to set up an interview for him... and he didn't even bother to show up. That wasn't his fault.
Ona görüşme ayarladım ama gelme zahmetine girmedi.
- He didn't show up.
- Bekledim, gelmedi.
And I can't really do a story about Louis Prima because he didn't show up.
- Anlıyorum. Ben de Louis Prima yazımı yazamayacağım çünkü gelmedi.
That's why you invited me to Charleston, to gloat that he didn't show up?
Beni Charleston'a davet etmenin sebebi, onun gözükmemesinin zevkini çıkarmak mıydı?
In fact, we tried to have a party for Sherman when he was 18 years old... and he's so shy, he didn't even show up.
Aslında, Sherman 18 olduğunda, bir parti yapmaya çalıştık çok utandı ve yaptırmadı.
No, you see, he called and you didn " t show up.
Hayır, adam bizi aradı... sen gitmemişsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]