He was my best friend traducir turco
277 traducción paralela
- He was my best friend.
- O benim en iyi arkadaşımdı.
And he was my best friend.
Benim de en iyi dostum.
NOW, LOOK, HE WAS 36 YEARS OLD. HE WAS MY BEST FRIEND. I'D KNOWN HIM FOR 1 5 YEARS
Tamam, bak... 36 yaşındaydı ve en yakın dostumdu.
He was my best friend.
O benim arkadaşımdı.
He was my best friend.
En iyi arkadaşımdı.
He was my best friend.
O benim en iyi arkadaşımdı.
He was my best friend.
O en iyi dostumdu.
He was my best friend for seven years.
7 yıIdır en iyi dostumdu.
" He was my best friend.
" En iyi arkadaşımdı.
He was my best friend.
O benim en iyi arkada? ymdy.
- He killed himself. - Brian! He was my best friend, but he was too proud to let me help him.
En yakın dostumdu ama yardım istemeyecek kadar gururluydu.
He was my best friend
En iyi arkadaşımdı.
He was my best friend.
O benim dostumdu.
You know, the man she mourned for... He was my best friend.
Onun yasını tuttuğu adam benim en yakın dostumdu.
I should have told Thomas J. he was my best friend.
Thomas J.'ye en iyi arkadaşım olduğunu söylemeliydim.
He was my best friend.
Benim dostumdu.
He was my best friend and now I have to kill him.
En iyi arkadaşımdı ama bugün onu öldüreceğim
He was my best friend.
O, en iyi dostumdu.
He was my best friend.
Onun en iyi dostuydum.
He was my best friend.
O en iyi arkadaşımdı.
He was my best friend!
Benim en iyi dostumdu!
He was my best friend.
Benim en iyi arkadaşımdı.
He was my best friend.
O benim en yakın arkadaşımdı.
You know, he was my best friend, Louanne. "Was" is the operative word.
Neden bana destek oluyorsun? O benim en iyi dostumdu, Louanne. Burada geçmiş zamanı vurguluyorum.
He was our lawnmower man back when my mom was still alive... he was my best friend, but now he's stuck in Virtual Reality.
Annem hayattayken, bahçıvanımızdı en iyi dostumdu, ama şu an Sanal Gerçeklik'te sıkışmış durumda.
- Yeah, he was my best friend.
- En iyi dostum.
He was my best friend and I murdered him.
Benim en iyi arkadaşımdı ve ben onu öldürdüm.
He was my best friend in the world.
En iyi arkadaşımdı.
He was my best friend in the world.
Dünyadaki en iyi arkadaşımdı.
He was my best friend, the only thing I ever loved.
Benim en iyi arkadaşımdı, tek sevdiğim şeydi.
He was my best friend!
En iyi arkadaşımdı.
And he was my best friend.
O benim en iyi arkadaşımdı.
He was my best friend growing'up.
En iyi çocukluk arkadaşımdı.
He was my best friend, Janice.
O benim en iyi dostumdu Janice.
- Well, he was my best friend... until he started hanging out with Vince... and these other creepy guys.
- Vince ve diğer korkunç çocuklarla takılmaya başlayana kadar en iyi arkadaşımdı.
He was my best friend in fifth grade.
Beşinci sınıftaki en yakın arkadaşımdı.
Even if he was my best and only friend.
En iyi arkadaşım olsa bile, sonuçta sadece bir arkadaştı.
So I cried to my best friend Peggy all week about it... till I found out when I was in the kitchen making the casserole, he was in the bedroom making Peggy.
Bütün hafta en iyi arkadaşım Peggy'ye ağladım ta ki ben mutfakta güveci yaparken kocamın da yatak odasında Peggy'yi yaptığını öğreninceye kadar.
He was my brother's best friend.
Abimin en iyi arkadaşıydı.
He got more serious with who I thought was my best friend.
Dostum olduğunu sandığım kişiyle daha ciddileşti.
It was in the greatest summer of my life... when he taught me to play baseball, and he became my best friend.
Hayratımın en muhteşem yaz tatiliydi.... Bana beysbol öğrettiğinde, en iyi arkadaşım olmuştu.
- My best friend was killed. He was stabbed with a knife...
- Evimden dışarı çık!
My friend Bobby, he was the best, and he's dead.
Arkadaşım Bobby en iyimizdi. Ama o öldü.
He was like my best friend all through high school
Lise hayatım boyunca en iyi arkadaşımdı diyebilirim.
- No, he was my best friend.
- Hayır, o en iyi arkadaşımdı.
He was my best friend.
O, en iyi arkadaşımdı.
He was my brother's best friend.
Kardeşimin en iyi arkadaşıydı.
The boy's name was Dawson and he was your typical over-analytical, adorable teenager who happened to be my best friend.
Çocuğun adı Dawson'dı zamanında en iyi arkadaşım olmuş tipik olarak mantıklı ve sevimli bir genç.
He was working for the FBI hunting for aliens when you were watching My Best Friend's Martians.
O FBI'da çalışıp uzaylı peşinde koşarken sen "En Yakın Dostum Bir Marslı" dizisini izliyordun.
For two years, he lied to me, he was sleeping with her - - and continuing to present himself as my best friend.
İki yıl boyunca, bana yalan söyledi, Karımla yatıyordu - - Ve kendisini en iyi arkadaşım olarak tanıtmaya devam etti
He was still maybe my best friend and the only childhood friend that I kept.
O belki de hala benim en iyi arkadaşım ve çocukluktan kalan tek arkadaşım.