Hedge traducir turco
783 traducción paralela
What can a Saxon hedge-robber know of charm? Or ladies?
Bir Sakson eşkıya güzellikten ya da hanımlardan ne anlar?
A hedge-robber?
Eşkıya mı?
Why don't you try counting the hogs jumping over a hedge?
Niçin içinden 100'e kadar saymıyorsun?
Now, the work you will be asked to do will require a little low altitude flying, so hedge-hopping on this trip is perfectly okay.
Göreviniz için biraz alçaktan uçmanız gerektiği takdirde en alçak irtifada uçmanız mümkündür.
I suppose then that you, prince charming, will kill the dragon, hack your way through the hedge and give her the magic kiss, hmm?
Sanırım yakışıklı prensimiz ejderhayı öldürecek, çitleri yarıp geçecek ve ona sihirli öpücüğü verecek ha?
'Til now I'd forgotten about the dragon and I somehow think that the hedge is only camouflage.
Siz söyleyene dek ejderhayı unutmuştum bile ama bana kalırsa çit sadece bir tür kamuflaj.
Dr. Kik said you can take her into the yard... and there's a place behind the hedge where you can have your lunch.
Dr. Kik onu bahçeye çıkarabileceğinizi söyledi. Çitin arkasında yemek yiyebileceğiniz bir yer var.
The iris hedge planted... next to our old home :
Süsen çiçeği ekilmişti eski hanemizin yanına ;..
Hedge it around with quiet.
"Sükûnet ile sar etrafını."
You forget yourself to hedge me in.
Kendini bilmez olup bunaltıyorsun beni.
Though I did have to hide behind a hedge when I saw the vicar passing.
Ama papaz geçerken çitin arkasına saklanmak zorunda kaldım.
Will you talk to him about the hedge?
Onunla çit hakkında konuşur musun?
I merely said you have a terrific advantage over anyone who has to hedge a bet.
Sadece dedim ki : pey süreceklere karşı senin çok büyük bir avantajın var.
Looks like he took off over your hedge, Professor.
Senin çitinden atlamış görünüyor, Profesör.
I'm trying to get out of this bloody hedge.
Bu lanet çalılardan kurtulmaya uğraşıyorum.
Don't criminals have a thing called a hedge or something?
Suçluların çaldıklarını elden çıkarmasına ne denir?
The edges of the area are as well-defined as that hedge there.
Oysa, sanki etrafı şuradaki çitle çevrilmiş gibi çok belirgin bir alan.
Picture it with a lovely lawn around it, and some flowers, trees and a hedge.
Etrafında güzel bir çimen, biraz çiçek, ağaçlar ve bir çit.
A hedge.
Bir çit.
That's an English box hedge, isn't it sweet?
İngiliz kutusu gibi, güzel değil mi?
Lawn, hedge, flowers, trees, all surrounding a sow's ear.
Çimen, çit, çiçekler, ağaçlar, etrafında dişi domuz kulağı.
For instance, I don't think we need the hedge.
Çevresinde çite ihtiyacımız yok.
And then, just before my dream ended, she said, "Hedge".
Sonra, tam rüyanın bitmesine yakın, "Hedge" diye bir isim söyledi.
You see, the point was, on the other side of the hedge there was a castle, an enormous thing, with a drawbridge.
Asıl mesele kapağın diğer tarafında koca bir asma köprüyle beraber bir kale var.
And they disappeared through a hole in a hedge.
Ve çalıklıkların arasında kayboldular.
Every hedge a tank trap.
Her engebe de tank tuzağı.
Hedge junction, 4 : 00, bushy top tree.
Çitlerin kesiştiği yerde, 4 : 00, gür çalıların olduğu uzun ağaç.
The warm sun is making me purr, like our tomcat Vaska when he's basking in it, perched on the hedge.
Sıcak güneş, kedimiz Vaskanın bahçe çiti üzerinde uzanıp güneşlenirken keyiften mırıldanması gibi benim de mırıldanmamı sağlıyor.
She took money for it behind the hedge.
Çitin arkasında parayı aldı.
I'd hedge-hop around the field a few times.
Alanın kenarında uçardım bazen.
Dumont has drafted a number of very tall officers to hedge around the President without him noticing.
Dumont, Cumhurbaşkanının etrafında fark ettirmeden... kalabalık yapacak birkaç uzun boylu memur seçmiş.
The action is always over a hedge somewhere else, and it's the decisive thing.
Çatışma her zaman bir engelin üzerinde, başka bir yerdedir. Ve bu da sonuca götüren şeydir.
"Yea, as the flea is like unto an oxen, so is the privet hedge liken unto a botanist, black in thy sight, O Lord."
Pire öküz için ne ise kurtbağrı da botanikçi için odur, senin indinde Ey Rabbim.
when I pressed you against the hedge to kiss you, no one could see
Seni öpmek için çitlere doğru yüklendiğimde kimse göremezdi.
Do you know who owns that hedge you just wrecked?
Biraz önce çarptığın çitin kimin olduğunu biliyor musun?
And some peckerwood rich man's whore in a cop's uniform was worried about a hedge? !
Ve bu adam, polis üniforması giymiş zengin köpeği pezevenklerin çit kaygısı yüzünden az daha kaçıyordu.
The Hedge-face dude!
Hedge falan adam!
A lot of good this'll do. Wouldn't stop a hedge-hopper.
Bu çifte işe yarayacak, hepsini haklayacağım.
There's something coming up the line of the hedge.
Çalılıkların oradan bir şey geliyor.
Well, at least we've got a two-speed hedge cutter.
En azından bizde çift hızlı çalı kesici var.
Oh, you're a hedge.
Oh, çalılarmış.
He's no ordinary hedge wizard, Cully.
Bu herif sıradan bir sirk sihirbazı değil Cully.
Is it about the hedge?
Çalılar için mi geldiniz?
Lambourn, stop that man pissing on the hedge.
Lambourn, çalılara işeyen şu adamı durdur.
So basically what they did is they ran you around a federal hedge for an hour.
Esasında sana bir saat boyunca federal daireler çizdirdiler, yani.
I'm coming out of the window, over the hedge and you are the arresting officer.
Pencereden çıktım, çitlere yaklaşıyorum. Sen de beni tutuklayacak memursun.
I'm the burglar coming out of the house, over the hedge I've got the stolen stereo in my hands.
Ve ben de pencereden çıkıp çitlere doğru giden bir hırsızım. Kucağımda çalıntı bir teyp var.
For once in your life, don't hedge, okay?
Hayatında bir kez olsun lafı dolandırma tamam mı?
Let's hedge our bets, what?
Gelin tahmin yürütelim.
The gardener, trimming the hedge.
Bahçıvan, çitleri düzenliyor.
There is no fence nor hedge around time that is gone.
Geriye dönersin, istediğin bölümü yeniden senin olur.