English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / Here's yours

Here's yours traducir turco

350 traducción paralela
Well, here's to you slipping yours.
Buna içilir.
It's unfortunate, but for my own comfort and peace, and certainly for yours, don't you think you might find some excuse not to come here any more?
Büyük talihsizlik, ama hem benim hem de sizin rahat ve huzurunuz için buraya gelmemek için bir bahane bulamaz mısınız?
It's yours, but I've only got about 2000 here.
Burada sadece 2 bin var.
Well, there's a very good friend of yours waiting for you here.
Çok iyi bir arkadaşın seni burada bekliyor.
Here, it's rather Schumacher's world than yours.
Burası, sizden çok Schumacher'in dünyasıdır.
Here's yours.
İşte sizinki.
- Here's 20 bucks Mr Jones didn't get. - Well, it's yours.
- Bay Jones'un alamadığı 20 dolar.
Here on this list of yours are other dates besides 1926 still to be accounted for.
Sizin listenizde, 1926 dan başka hâlâ açıklığa kavuşmamış tarihler de var.
Here's yours.
İşte bu da seninki.
There's an old friend of yours here. George Bailey.
Burada eski bir dostun var.
And here's yours, Bill.
Ve bu da seninki, Bill.
Here's yours, copper.
İşte adamınız polis bey.
Here, it's yours, for you
Al, bu da senin için.
There's a lot of good stories lying around here, all yours.
Burada sizi bekleyen bir sürü iyi hikaye var.
Red, here's yours.
Red, al seninkiler.
Here's yours.
- Bu da seninki.
Say, Steve, before I prepare the conveyance for the husband to sign... Here's a friend of yours.
- Steve, eşinin imzalayacağı feragatnameyi hazırlamadan önce...
No, not exactly, but we have a little apartment here that's probably about as popular as yours.
Hayır ama burada da muhtemelen seninki kadar popüler küçük bir dairemiz var.
There's only one law around here,'Get yours while the getting's good there ain't other law!
Buralarda bir tek yasa vardır, o da eline geçen her fırsatı değerlendirmek!
I don't care much whether it's here or outside... so long as I get one punch at that stuck-up face of yours.
İster burada, ister dışarıda, bana göre hava hoş o küstah suratına bir yumruk atayım yeter.
Here's yours, Noah.
Bu da seninki, Noah.
- Ahh! - Here's yours.
Bu senin.
- Whew! - Here's yours.
Bu da senin.
I'm a crack machine gunner, the sort of talent that's needed round here... more than yours.
İhtiyaç duyulan bir yetenek seninki gibi değil.
Why don't you have a look around here and see if there's something that strikes your eyes. And meanwhile, I'll have my mechanic give yours the once-over.
Gözünüze çarpan bir şey var mı bakın, ben de sizinkine bir göz attırayım.
Ascenza, here's that fine husband of yours!
Ascenza! Dillere destan kocan geldi.
- Anyway, here's yours. - Ta.
Neyse, bu senin.
It's yours. It's here, it's nobody else's.
Bu sana ait ve burada, Başkasının değil ki.
To think that I'm here on holiday, and if a storm breaks and falls down on her and hurts her, just the thought makes me go cold and I remain affectionately yours, Massinelli. "
"Burada tatilde olduğumu düşünmek ve bir fırtına kopsa ve onun üstüne düşse ve onu incitse sırf bunun düşüncesi beni dondurup sevgiyle senin olarak kalmama yetiyor. Massinelli."
Here I am stripped, kneeling at your tomb, while those treacherous Saxon monks of yours are getting ready to thrash me.
İşte, üzerimdekileri çıkarmış, mezarının önünde diz çöküyorum. Senin o hain Sakson rahiplerin, beni mahvetmeye hazırlanıyorken...
All right, so I've come here to make my peace with their Saxon hero, because I need them now, those Saxon peasants of yours.
Her neyse. Buraya seninle barış yapmaya geldim. Onların Sakson kahramanları ile.
Here, it's yours.
- Al senin olsun.
- Here's yours, Barbara, dear.
- Bu senin, Barbara canım.
( Bors ) Hey! You naked tower! From here to the sea and beyond, it's yours!
Buradan denize ve ötesine kadar her yer sizindir!
Madam, out here it's the fit that survive... and if that creature of yours cannot select his own cows... he is not fit to live here.
Bayan, eğer bu yaratık kendi ineğini seçemezse burada yaşaması uygun olmamakla birlikte, buranın dışında hayatını sürdürmesi uygundur.
Here, take it. lt's yours.
Burada götürün. O sizindir.
Here. It's yours. You want it?
İstersen senin olsun.
Here, take this, half is yours.
Bunu al, yarısı senin.
Here, it's all yours.
Hepsi senin olsun.
And here's yours, Pardner.
Bu da seninki, Ortak.
Somewhere around here's a little house that was yours.
Fougasse, buraya yakın bir yerde, bir zamanlar içinde yaşadığın küçük bir ev biliyorum.
It's no one's fault we're here but yours.
Burada olmamız senden başka kimsenin hatası değil.
Take it. Here. It's yours.
Al işte, senin olsun.
All peace-Ioving Christians getting ready to go to church this morning, and here I am, yours truly, yeah, Super Soul, bantering the stream of unconsciousness and peddling his labels for the sake of good music to all you listeners out there.
Huzur peşindeki tüm Hristiyanlar bu sabah kiliseye gitmeye hazırlanıyor. Ve burada bendeniz, Super Soul, siz tüm dinleyenlere iyi müzik sunmak adına bilinçsizliğin akışıyla şakalaşıyor ve basit yaftaları pazarlıyorum.
I got $ 3,000 here. One thousand of it's yours for just a couple of weeks'work.
Burada tam 3.000 $ var. 1.000 $ ise iki haftalık iş için verilecek paradır.
Please, return my bag, and here's yours.
Lütfen bavulumu geri ver. İşte seninki...
Here's yours.
İşte seninki.
There's a friend of yours here.
Buradakiler arkadaşların hep.
Here's yours.
Bu senin.
Well, Kevin, here, it's yours.
Tamam, Kevin, burada, bu senin.
The land from here to the sea shall be yours if you enforce the King's will.
Buradan denize kadar uzanan topraklar senin olacak... eğer krala itaat edersen.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]