Highways traducir turco
305 traducción paralela
We've got the depot and all the highways out of town covered.
Tren istasyonunu ve kasabadan çıkan tüm yolları gözlem altında tutuyoruz.
" Also assigned 20 operators to watch main highways.
" Ayrıca 20 adamım başlıca anayolları denetliyor.
Dr Fritz Todt, Reich General Inspector of Highways and Construction and Minister of Armaments and Munitions
Dr. Fritz Todt, Reich General Müfettiş Otoyollar, Bayındırlık, Levazım ve Mühimmat Bakanı
- All highways, driving black touring car. License 391284.
- tüm otoyollar, siyah tur arabası, plaka 391284.
And you can tell McCord to get all patrols off the highways.
McCord'a söyle yollardaki tüm devriyeleri geri çeksin.
Maybe clean hospitals, concrete highways... and no soldiers on the Canadian border come nearer my idea of civilization.
Belki temiz hastaneler, beton otoyollar ve Kanada sınırında asker bulunmaması benim medeniyet anlayışıma daha yakındır.
I don't even trust the highways.
Otoyollara bile güvenmiyorum.
Dramatized from real life, "It Might Have Happened To You"... hopes to reduce the appalling casualty rate on our highways and byways.
Gerçek hayattan alınmış olan olaylarla "Sizin Başınıza da Gelebilirdi" programı ülkemiz otoyolları ve yan yollardaki zayiat rakamlarını azaltmayı amaçlıyor.
Here was 700 miles of hidden highways... ideal for the use of someone who needed to hurry from place to place... without being seen.
1125 kilometrelik bu gizli yollar bir yerden bir yere hızlıca ve görünmeden, kaçacaklar için birebirdi.
Build them highways....
Yollar yaptırır...
It's at the main intersection of seven main highways... one of them leading straight to Antwerp.
Yedi anayolun kavşağında yer alıyor. Bu yollardan biri doğruca Antwerp'e uzanıyor.
Who checked the highways?
Otoyolları kim kontrol etti?
In an all-out effort to apprehend Myers, the police have set up roadblocks on all major highways of the western states, and all border stations are being closely watched.
Myers'i yakalamak için Polis bütün ana yollara barikat kurdu ve bütün sınır karakollarında geçişlere azami dikkat göstermeye başladı.
He seems to be heading south, staying clear of main highways. Exactly.
Anlaşıldığı kadar güneye doğru gidecekler..... ve otobandan uzak duracaklar.
All highways have been marked to lead you to welfare centers in the hills.
Bütün otobanlara, tepelerde kurulan merkezleri gösteren işaretler konuldu.
I robbed that bank'cause I got tired of seein'... children roaming'the woodlands without food- - children roaming'the highways in this era of depression- - children sleeping'in old abandoned car bodies and junk heaps.
O bankayı soydum çünkü bu buhran yılında çocukların ormanlarda aç dolaşmasını, demiryolunun kenarında başıboş gezinmelerini, terk edilmiş arabaların içindeki hurda yığınları üzerinde uyumalarını seyretmekten bıkmıştım.
Block all highways and stop all traffic... and call every law enforcement agency in the state.
Tüm otobanlar kesilsin, tüm trafik dursun ve eyaletteki tüm yetkililere haber ver.
All units camped at the crossing of highways of High at the 4 of the dawn.
Tüm saldırı birlikleri şafakla birlikte... saat 4'te kavşakta hazır bekliyor olacak.
I am the State Supervisor of Highways and I wanna know what you're doing here?
İlçeye yollayın, onlar bizi bulurlar.
For days we've been holed in that stifling bus..... over the byways, off the highways.
Günlerdir yan yollardan ana yollara şu boğucu otobüse tıkıldık.
And here is another exhibition of solidarity, this time - on the basis of Autobahns, or highways.
Burada otoban yapımında beraberlik vurgulanıyor.
The construction of highways is not a big deal, you might say, but those were strategic highways, the first steps to war.
Önemsiz olduğunu düşünmeyin otobanların stratejik açıdan büyük önemi var. bu savaşa giden ilk adımdı.
- Keep off the highways.
- Otoyollardan uzak dur.
I noticed huge billboards along American highways saying, "Join the Pepsi Generation."
Amerika'da otoyol kenarlarında büyük ilân tahtalarında... şöyle yazıyor : "Sen de Pepsi nesline katıl."
For you can freely walk by the highways the suburbs of the city,... Morning you can enter the taverns with the young workers to kiss girls in costume of angel, speaking about life and death, with the first words that leave your lips
Çünkü yaban ellerde taban tepip keyfini çıkarabiliyorsun sabahları istediğin haneye girip melek kanatları takmış kızlara öpücük kondurabiliyorsun. ... hatta ölümle yaşam arasındaki çizgiyi tek bir kelimeye indirgeyebiliyorsun.
And so many highways
# Katedilecek de
However, in spite of this urging and warning, streets and highways are packed with frantic people trying to reach their families, or apparently to flee just anywhere.
Yine de tüm uyarılara rağmen, cadde ve sokaklar, büyük bir panik içinde yakınlarını arayan ve bir yerlere ulaşmaya çalışan insanlarla dolup taşıyor. Ancak tekrar ediyoruz ;
- Murder on the public highways.
- Otoyolda ölüme sebebiyetten.
I can see there, the chairman of the Byways and Highways Committee who's obviously recovered from that nasty blow he got in the first half.
İlk yarıda aldığı sert darbeyi atlatmış gibi görünen karayolları müdürünü görüyorum.
'We are sorry, but this is due to the condition of the highways,'which is causing unavoidable delays to ground transportation.'
Gecikmeden dolayı özür dileriz ama bu gecikme otoyol trafiğinin yoğun olmasından dolayı kaynaklanmaktadır.
So you find the control points at the beginning of the highways and those with tickets are allowed in and those without tickets are not.
Anayolun başlangıçlarında kontrol noktaları kurdunuz ve, biletlileri içeri biletsizleri dışarı gönderiyorsunuz.
Highways : customs personnel continue their protests.
Gümrükçülerin otoyol grevi sürüyor.
Everyone who's listening. But there is no freedom without highways I mean without authority.
Bence otoyolsuz özgürlük özgürlük değildir, yani otoritesiz!
All civilian traffic is barred from streets and highways.
Tüm karayolları ve sokaklar sivil trafiğe kapatılmıştır.
... highways and byways and freeways.
... Otoyollar, yan yollar, tali yollar...
I see it shining plain, the happy highways where I went... and cannot come again.
Parıldayan ovaları görüyorum burada... gittiğim ve asla geri dönmeyeceğim... mutluluk yollarını.
Why don't you subscribe to Arizona Highways and leave me alone? It's more fun with you. [Chicken Clucking]
Bu ne kadar çabuk yerine ulaşırsa, birliği o kadar hızla düzene koyarız.
Fearing roadblocks on the highways, we took off across the Great Plains.
Otoyollardaki barikatlardan korkarak Büyük Platolara doğru yola çıktık.
All the roads and highways are blocked.
Bütün yollar ve otobanlar kapatıldı.
State highways
Çevre yollarınd...
Meanwhile, innocent people are being slaughtered on our highways.
Bu sırada da masum insanlar yollarda katlediliyor.
You gonna put highways in the sky to follow?
Gökyüzüne otoyol mu inşa edeceksin?
Down the highways
* Otoyollarda *
But they sell junk food on the highways and in factory cafeterias.
Ama onlar otobanlarda ve fabrika yemekhanelerinde ucuz ve kötü yemek satıyor.
... public works contractor When I return home, I'll build bridges, highways and dams which can gather the water and to become benefactor of my country.
Bayındırlık Hizmetleri Müteahhidi... Döndüğümde, ülkeme faydalı biri olmak için köprüler, üst geçitler, barajlar... inşa edeceğim.
These lonely long highways sure grind the souls off us cowpokes.
Tek başına uzun yol yapmaktan çok daha iyidir.
Each year, more than 53,000 people lose their lives on the highways of the United States.
Her sene, Birleşik Devletler otoyollarında 53.000'den fazla insan hayatını kaybediyor.
Ever see that Arizona Highways?
Arizona'nın otoyollarını gördün mü?
Highways are blocked by snowdrifts.
Don yolları kapanmış durumda.
This is how we used to drive on the highways : At seventy-five mph!
Saatte 120'yle otoyolda nasıl gidilir, onu göreceksiniz!
We're again talking about the highways of Gascony.
Pat!