His own traducir turco
21,263 traducción paralela
And is there any reason, do you think, why Trevor might have taken his own life?
Trevor'un canına kıymasına neden olabilecek herhangi bir sebep var mı?
Because if that kid handles his own defense, you and I are going to be the next ones on trial.
Çünkü eğer o çocuk kendi savunmasını yaparsa duruşmaya çıkacak sonraki kişiler biz oluruz.
Because I was expecting something more than the testimony of a man who's saving his own ass, which gets me nothing.
Kendi götünü kurtarmak isteyen bir adamın ifadesinden daha fazla fazlasını ummuştum.
Been stewing in his own juices for a while.
Kendi hâline bıraktık.
He spent most of the time talking about his own daughter.
Bütün konuşma boyunca kızından bahsetti.
He's got two of his own men with him, and I see his driver down here in the lobby.
Yanında iki adamı var,... ve şöförünün de lobide olduğunu görüyorum.
How do you know Solomon wasn't working on his own?
Solomon'un kendi başıma çalışmadığını nereden biliyorsun?
Heck, I killed a cop with his own gun.
Bir polisi kendi silahıyla vurdum lan.
Haluk's gonna have to figure this one out on his own, Al, and hopefully blame Kubra and not you.
Haluk'un bunu kendi başına çözmesi gerekecek Al ve umarım seni değil, Kubra'yı suçlar.
What, a man can't live in his own country without being offered free things that give him discount?
Al işte, kendi şehrinde yaşayamayan bi adam. 3 kuruşa 5 köfte alamadığı?
Said the man who recently stopped his own heart.
Kendi kalbini durduran biri mi söylüyor bunu.
To putting my life back together, and I looked up what happened to Jason and he took his own life and I am so sorry.
Hayatımı yeniden toplamaya. Ayrıca Jason'a ne olduğunu da araştırdım o kendi canına kıymış ve buna çok üzüldüm.
He's healing in his own way.
- Kendi tarzında iyileşmeye çalışıyor.
Why would he turn against his own people like that?
Neden kendi insanlarına karşı böyle bir şey yapsın ki?
More notorious now that he was murdered in his own studio.
Kendi atölyesinde öldürülerek kötü şöhreti daha da arttı.
Franklin had assembled his own team to capture Maya and keep his secret safe.
Franklin Maya'yı yakalayıp kendi güvenliğini sağlamak için kendi takımını yollamış.
That guy gets lost in his own cross examinations.
O adam kendi çapraz sorgusunda bile kayboluyor.
It's possible he was removed from his family for his own safety but was too young a the time to know the severity of the situation.
Muhtemelen kendi güvenliği için ailesinin yanından alındı, ama durumun ciddiyetini kavrayamayacak kadar küçüktü.
Well, he'll either start killing on his own or Flora will continue to manipulate him into carrying out her own vengeance.
Ya kendi başına öldürmeye başlayacak ya da Flora intikamını almak için onu kandırmaya devam edecek.
I think Tutankhamun brought his own cup to the Valley.
Çömleğini Vadi'ye getiren kişinin Tutankamon olduğunu düşünüyorum.
He's his own fairy tale.
Kendi masalı var.
Not even to save his own life?
Kendi hayatını kurtarmak için olsa bile mi?
Here, first, feel the taste of his own blood in his mouth.
Burada, öncelikle, Ağzında kendi kanı tadı hissediyorum.
And, um... he does his own thing. See?
Ve kendine has biri.
Look, I'm a little thrown. Your brother just bought his own pants.
Kardeşin kendisine pantolon almış.
I'm not telling them my brother bought his own pants.
Onlara kardeşimin kedisine pantolon aldığını söylemem.
He's actually feeding her his own blood.
Kendi kanıyla besliyor hem de.
I put him under to ease the pain, but when he wakes up he's on his own.
Acısını hafifletsin diye onu uyuttum ama uyandığında kendi başına olacak.
He-he fed you with his own blood for months.
Seni aylarca kendi kanıyla beslemişti.
At least he passed quickly, You know, on his own terms.
En azından hızlıca öldü yani kendi koşullarına göre.
If he can create a breach to Earth-2 all on his own...
Dünya 2'ye tek başına gedik açabiliyorsa...
He's creating his own pulse.
- Kendi pulsarını yaratıyor.
He killed his own wife?
Kendi karısını mı öldürdü?
He went on civil-rights marches, stopped whaling boats with his own two hands, ambushed cops in Kent State, drank himself through the mad, nasty fucking'70s.
İnsan hakları yürüyüşlerine katıldı, balina avcılarını elleriyle durdurdu, Kent State'te polise pusu kurdu, o çılgın, leş, rezil 70'ler boyunca kendini içkiye vurdu.
Just let the him wallow in his own misery.
Bırak da kendi bokunda boğulsun.
That he had absolutely no idea what was going on inside of his own company?
Kendi şirketi içinde neler döndüğünden hiçbir haberi olmayacak mı?
He attacked his own daughter, the bride... while her mother watched.
Kendi kızına saldırdı, geline. - Kızın annesi izlerken.
No, you're the one who said he wasn't pulling his own weight.
Hayır, onun da kendi payına düşmesi gerekeni yapmasını söyleyen sendin.
I think it may have had more to do with his own sad story.
Galiba bu durum kendi üzücü hikâyesi ile alakalıydı.
Yeah, I still can't believe Dr. Harris is bumping his own surgery for me.
Dr. Harris'in benim için ameliyatını erteletmesine inanamıyorum.
If he's old enough to have sex and join the army, he's old enough to determine his own future.
Seks yapmak ve orduya katılmak için yeterince yaşlıysa, Geleceğini belirlemek için yeterince yaşlıdır.
And I think your God, if he really does exist, is not more than a stocious moppet who smells his own farts!
Ve bana göre senin Tanrın, eğer gerçekten varsa kendi osuruğunu koklayan kendinden geçmiş bir veletten başka bir şey değil!
Killer of 77 men with his own hands.
Elleriyle 77 kişiyi öldürmüş bir katile.
Finally, he got the job done, snapped his own neck.
Sonunda işi bitirmiş, kendi boynunu kırmış.
In his own way, I think he's the truest hero I've ever known.
Kendince tanıdığım en gerçek kahraman o.
You have no idea what it's like... To feel like you're trapped... To feel like your life isn't your own anymore.
Nasıl bir his olduğunu anlayamazsın, kapana kısılmış gibi hissedersin sanki artık kendi hayatın senin değilmiş gibi.
Well, every doctor has his or her own ethical standards.
Her doktorun kendi özel ahlaki standartları vardır.
For your little boy that I raised as my own, who had nightmares for six months after playing in a room for hours while his mum lay dead with a needle in her arm.
Kendi ellerimde büyüttüğüm küçük oğlun için, Odasında saatlerce oynadıktan sonra annesini kolunda iğneyle yerde ölü yatarken gördükten sonra 6 ay boyunca kabus gören.
His capabilities are equal to our own.
Yapabilecekleri, bizimkiyle aynı.
I'm saying not only are we going to have to engineer, code, and stand up a full platform on our own, we also have to make Jack and his sales weasels think we're working on the box the entire time.
Diyorum ki yalnızca mühendislik yapıp kod yazıp platformu kendi başımıza kurmayacağız. Aynı zamanda Jack'in ve sansarlarının kutu üzerinde çalıştığımızı düşünmesini sağlamalıyız.
I'll claim you deliberately rigged his test results for your own mercenary motives.
Kendi çıkarcı dürtülerin için test sonuçlarını kasıtlı... olarak düzelttiğini iddia edeceğim.