Hitch traducir turco
1,170 traducción paralela
The slightest hitch could ruin my carefully devised security system.
En hafif aksama dikkatle tasarlanmış güvenlik sistemimi mahvedebilir.
He had one like that when he picked me up hitch-hiking.
Otostop yaptığımda böyle bir arabası vardı.
Hitch-hiked.
- Otostop çektim.
You never know, we may run into somebody to hitch a ride from.
Bilemezsin, belkide biriyle karşılaşırız bizi götürür.
If I say a pissant could haul a bale o'cotton, you don't question me- - you just hitch that fucker up!
Bir karınca çuval taşıyabilir dersem, nasıl olur diye sorgulamayacaksın.
We had no money. Had to hitch-hike. But, that was no problem.
Paramız yoktu, otostop çektik ama aslında... çok zor zamanlardı diyemem... çünkü birlikte iyiydik, mutluydum ve dönmek istemedim.
Old Ponkers plan to hitch up the coach and four.
Acele et!
There was just one hitch.
Sadece bir aksaklık vardı.
I don't know. We'll hitch a ride until we get a car.
Bilmiyorum, otostopla!
My agency will go military the president's got his finger on the button and you want me to tell him we want to hitch a ride with those same Russians.
Kurumum askeriyeye bağlı olacak. Başkan düğmeye basmak üzere sense ona yine aynı Ruslara otostop çekelim mi diye sormamı istiyorsun.
Yeah, I'll be at the station all day, so hitch a ride home.
Bütün gün istasyonda olacağım, dönüşte başınızın çaresine bakın.
Better check the hitch release. It has to open easy so the charge will pop.
Patlayıcının düşmesi için kolayca açılabilmeli.
It`s easier to hitch rides
Otostop yapmak daha kolaydır.
Because, if a panic would have broken out, and a massacre would have taken place on the spot, on the ramp, it would already be a hitch in the machinery.
Çünkü bir panik çıksaydı ve rampada bir katliam meydana gelseydi düzenekte bir aksaklık olurdu.
We can hitch.
Otostop çekebiliriz.
You stay and hitch.
Sen istersen kalıp otostop çek.
I'm gonna hitch.
Sanırım otostop çekeceğim.
Make sure you tie that hitch real tight, so we can keep the tension.
Gerçekten sıkı bağladığından emin ol böylece gerginliği koruyabiliriz.
A half hitch in time saves nine.
Zamanında yarım çekiş, dokuzu kurtarır.
Uh, there is one hitch.
Ama bir engel var.
"Oh, smooth as silk with one slight hitch, we lost the baby. How about a soft drink?"
"Ufak bir aksilik çıktı bebeği kaybediverdik ufak bir içkiye ne dersin bu arada?"
Silly me decides to hitch it.
Buraya karar verdiğim için ne aptalım.
Old Skip and his faithful warhorse will get you there without a hitch.
Yaşlı Skip ve onun savaş atı seni oraya aksamadan götürecek.
You hitch-Hiked?
Otostop mu çektin?
Our last morbid masterpiece, which I call The Hitch-Hiker.
"Otostopçu" olarak adlandırdığım son bir iğrenç şaheser.
There was no hitch-hiker.
O, otostopçu değilmiş.
'Never pick up hitch-hikers.' On the hood of your car.
Sakın otostopçuları almayın arabanızın çatısı altında.
She looks like she could suck the chrome off a trailer hitch.
Tırı bile ağzına alacakmış gibi duruyor ama.
Hitch up the reindeer.
Geyikleri bağlayın.
Roger, Jacob, you hitch the horses to the wagon and then help the men load it with the wood behind the barn.
Roger, Jacob gidip atları arabaya koşun ve kulübenin arkasındaki odunları içine doldurmaya yardım edin.
Why would Klingon officers hitch a ride on a broken-down freighter?
Neden Klingon Subayları eski bir kargo gemisinde yolculuk etsin?
There's been a hitch in my plan.
Planımda bir değişiklik oldu.
Well, that went off without a hitch.
Tereyağından kıl çeker gibi oldu.
I need to hitch it onto my car, but I can't do it alone.
Onu arabama takmam lazım, ama tek başıma yapmam mümkün değil.
All right, Maggie, hitch up those huskies.
Köpekleri kızağa koş, Maggie.
Everything has to go off without a hitch.
Bu konu da en küçük bir aksaklık çıkmamalı.
He's attractive. - There's a hitch.
- Ama bir sorun var, değil mi?
There's a hitch, but it sounds worse than it is.
Bir sorun var. Şu an hapiste. Ama bu, çok da büyük bir sorun değil.
- It helps build character like a hitch in the Army.
- Ne gibi? - Asker olmak gibi karakteri geliştirdiğini söylerler.
Somebody once told me it builds character, like a hitch in the Army.
Bir keresinde biri, asker olmak gibi, kişiliği geliştirdiğini söylemişti.
There is a hitch.
- Bir sorun var.
We have to find a road so I can hitch a ride.
Bir yol bulmalıyız ki otostop yapayım.
That at, like, ten in the morning, I was there... and at ten that night I was in Long Beach trying to hitch a ride home?
Sabah 10 gibi oradaydım. Ve akşam 10'da Long Beach'de otostop yapmaya çalışıyorum.
I'll just hitch a ride with the fruit cups.
Meyva tabakları ile birlikte gideceğim.
It's vital to the firm this comes off without a hitch. I want you at your best.
Bunun aksaksız bir şekilde olması, firmamız için hayati bir mesele. Seni en iyi halinle istiyorum.
J.F. A score below with a clove hitch to it, so he done ever.
J.F. Altına denizci düğümü bağlanan bir çentik atardı.
And I can't tell you how excited we are to have you come onboard and put in a hitch with us down here at our flagship.
Ve ne kadar heyecanlandığımızı anlatamam aramıza katılacağını ve bayrağı devralacağını duyduğumuzda.
And I can't tell you how ex cited we are to have you come on-board and put in a hitch here at our flagship.
Ve ne kadar heyecanlandığımızı anlatamam aramıza katılacağını ve bayrağı devralacağını duyduğumuzda.
Make up your mind or I'll hitch a ride alone.
Çabucak kararını ver yoksa kalkıp gideceğim bak!
The only hitch is, our boy Ramon sent a message to Fogerty.
Bir tek terslik var Ramon, Fogerty'ye haber göndermiş.
Hitch up Philippe, girl.
Philippe'i hazırla, kızım.