Hoops traducir turco
663 traducción paralela
- Tops, if you like, or hoops.
- Top ya da çember ne istersiniz?
I'd make him jump through hoops.
Bak ona neler yaptırırdım.
Those friends thou hast, and their adoption tried, grapple them to thy soul with hoops of steel. But do not dull thy palm with entertainment of each new-hatched, unfledged comrade.
Dostlarının arasında denenmiş olanları, çelik halkalarla bağla yüreğine, ama her zıpçıktı, acemi çaylak arkadaşı da el üstünde tutup elini kirletme sakın.
- Why make that remark? - Who could love a man who makes you jump through burning hoops like a trained poodle?
- Kim kendisini yanan halkaların arasından fino köpeği gibi atlatan bir adamı sevebilir ki?
These hoops not only took off weight, but made formidable weapons.
Bu çemberler ağırlığı düşürmekle kalmadı muazzam silahlar da yaptı.
Well, a boy your age rolling hoops at people.
Milletin üstüne çember atıyorsun demek.
Know anybody who can use six dozen plastic Hula-Hoops?
Altı düzine hula hoop kullanacak birini tanıyor musun?
- Whoops!
- Hoops!
And I'm not gonna jump through any more hoops for her, so get off my back.
Onun içki parasını ödeyen benim zaten. Üzerime gelme, tamam mı?
And hold on to your Hula-Hoops.
Ve, sıkı durun...
Croquet hoops look damn pretty This afternoon.
Kroket halkaları bu öğlen hoş görünüyor.
Yes, better than Your aunt lavinia's croquet hoops.
Evet, Lavinia Teyzeninkilerden daha iyi.
Don't want an antelope nibbling the hoops.
Antilop halkaları kemirmesin de.
No, dear- - nibbling the hoops.
- Yok canım, halkaları kemiriyor.
Um... caribou nibbling at the croquet hoops.
Ren geyiği kroket halkalarını kemiriyor.
Two tickets to Philly, and two wedding hoops. 18 carats.
Philly'e 2 bilet ve 2 tane alyans, 18 karat.
The guy's a fad, like Hula-Hoops.
Bu adam da hulahoplar gibi geçici bir moda.
The investigator is trying to put these assholes through a few of his own hoops, right?
Müfettiş bu adileri ağına düşürmeye çalışıyor değil mi!
- Just shooting some hoops.
- Çember atışı yapıyorum.
- I'm gonna retire those hoops.
- Seni bu kasnaklardan kurtaracağım.
Square hula hoops. Stringless yo-yos.
Kare hulahoplar, ipsiz yo-yolar.
Seven hoops a dollar.
Yedi çember, bir dolar.
ONE MORE GAME OF TACKLE HOOPS.
Son bir oyun daha yapalım.
With the right advertising, this thing could be bigger than Hula-Hoops.
Uygun reklamlarla bu iş Hula-Hoop'dan bile büyük olur.
Bigger than Hula-Hoops?
Hula-Hoop'dan bile büyük mü?
You better move it, Hoops. You'll miss graduation.
Kıpırda yoksa mezuniyeti kaçıracaksın.
- Hoops, these are rented.
- Bunlar kiralık.
Your mother still has faith in you, Hoops.
Annen yine de sana inanıyor.
And, Hoops, remember... never say anything about her dog.
Unutma Hoops. Asla köpeği hakkında bir yorum yapma.
- This is Hoops. - Aloha!
- Bu Hoops.
Hi, Hoops!
Merhaba Hoops.
Hi, Hoops.
Merhaba Hoops.
This is my friend, Hoops McCann.
Bu arkadaşım Hoops.
I guess basketball is your thing, with a name like Hoops.
Basketbol meraklısısındır. Adın Hoops olduğuna göre kesin.
Where's Hoops?
Hoops nerede?
- Hi, Hoops.
- Merhaba Hoops.
Hoops, how about a brew?
Merhaba Hoops. Biraya ne dersin?
Hoops, if you run out of things to draw... you can draw us, you know.
Çizecek bir şey bulamıyorsan bizi çizebilirsin.
I'm Hoops.
Ben Hoops.
You're here to write a love story, Hoops.
Bir aşk hikayesi yazman lazım.
Come on, Hoops. Quit thinking about yourself all the time.
Sürekli kendini düşünmeyi bırak.
Are you ready for me, Hoops?
Bana hazır mısın Hoops?
We can't let Hoops down.
Hoops'u yüz üstü bırakamayız.
Hoops. Good party, eh?
İyi parti değil mi?
Hoops, what are you doing?
Ne oluyor?
We got to call Hoops.
Hoops'u aramalıyız.
Okay, Hoops, come on.
Tamam. Hoops. Hadi!
- Hi, Hoops.
- Selam Hoops.
- Hi, Hoops.
- Merhaba.
Whoops.
Hoops.
It's summer.
Hoops, yazdan bahsediyoruz.