Hopes traducir turco
4,183 traducción paralela
Our hopes come true
Our hopes come true
I tend to get my hopes up a little early.
Biraz çabuk hevesleniyorum da.
Everyone had high hopes for him.
Herkes ondan umutluydu.
It's either answer phones for the rest of her life or straddle some guy in hopes of getting married.
Ya hayatının sonuna kadar telefonlara bakacak ya da evlenme umuduyla bir erkekle yatacak. Ben yatsın derim.
We spoke of hopes and dreams, of what the world needs now.
Umutlar ve rüyalardan konuştuk. Dünyanın şu an ihtiyacı olan şeyden.
♪ All of my hopes are fading away... ♪
* Kaybolup gidiyor yavaş, yavaş bütün umutlarım *
But right at the end, that guy cut his path to his hopes himself.
Fakat en nihayetinde umutlarına giden yolu yok eden de kendisi oldu.
I have high hopes for you.
Sizden çok umutluyum.
Seven Americans with the highest hopes. A billion dollars worth of the highest technology. Gone in seconds.
Yüksek umutlarla dolu yedi Amerikalı Bir milyar $ değerinde yüksek teknoloji saniyeler içinde yok oldu ABD Uzay Programında bugüne dek yaşanan en kötü felaket.
In hopes that perhaps, on your hiatus from the TV series, you'll consider one of my film projects.
Tek umudum, dizi ara verdiğinde film projelerimden birinde oynamayı düşünmen.
Ah well, don't get your hopes up, Father.
Sakın umutlanmayın, Peder.
And, yes, I helped your son get into college in the hopes that you would return the favor.
Ve evet, iyiliğimin karşılığını bulmak umuduyla oğlunu okula soktum.
I'm kind of pinning my hopes on this new treatment.
Ben yeni tedavilere umut bağlayan biriyim.
Not if your hopes are unfounded.
- Tabi eğer umutlarınız temelsiz değilse.
# Amie # You know, I had such high hopes when I came here to make a home for me and Norman.
Burayı, Norman'la yuvamız bellemeye geldiğimizde, çok büyük umutlarım vardı.
I don't want you to get your hopes up.
Seni ümitlendirmek istemiyorum.
We had high hopes for James.
James için büyük umutlarımız vardı.
I just don't want you to get your hopes up.
Sadece çok umutlanmanı istemiyorum.
But if I were you, I wouldn't get my hopes up.
Senin yerinde olsam pek fazla umutlanmazdım.
Please, don't get my hopes up.
Lütfen beni umutlandırıp durma.
"E.T", "Big Hopes"
"Büyük Umutlar"
You want to get Bea's hopes up for nothing?
- Yok yere Bea'yi umutlandırmak iyi olur mu diyorsun?
All right, let's suppose for a second that you're telling the truth - - and no one more than me hopes you are.
Doğruyu söylediğini varsayalım. Ki benden daha çok bunu uman biri yoktur.
My hopes died a long time ago.
Umutlarım uzun zaman önce yok oldu.
I used your training, Master, and I have built all this in hopes of returning to your side.
Eğitiminizi kullandım Üstat. Tüm bunları yanınıza geri dönmek umuduyla yaptım.
Wouldn't get your hopes up.
İyisi mi sen fazla ümitlenme.
Or are you just wasting everyone's time and money and energy and faith and hopes and dreams? !
Başkan olmak istiyor musun yoksa herkesin zamanını, parasını, enerjisini umutlarını, hayallerini boşuna harcıyor musun?
He still hopes Maurice and I'll get back together.
Hâlâ Maurice'le barışmamızı umuyor.
You're doing that thing that makes me believe you don't have high hopes.
Fazla umudun olmadığında yaptığın şeyi yapıyorsun.
'Cause I don't have high hopes.
Çünkü fazla ümidim yok.
Yet do not hazard life, in hopes that I yet cling to my own.
Fakat sakın hayatta kalacağımı ümit ederek kendi canını tehlikeye atma.
Cole, I don't want you to get your hopes up about this.
Cole, bu konuda çok umutlanmamanı istemiyorum.
If you're a jerk, be a jerk, so I don't get my hopes up that you're not a jerk, and wind up disappointed.
Eğer pislik biriysen pislik gibi davran, böylece pislik olmadığını düşünerek umutlanmam ve sonunda hayal kırıklığına uğramam.
I didn't join with you at great cost to any hopes I have of ever going home so that you could send me a ship with little chance of ever reaching my shores.
Seninle sırf kıyılarıma ulaşma şansı çok az olan bir gemi gönderesin diye eve dönüş umutlarımız pahasına işbirliğine girmedim ben.
I don't think it's that wise to be pinning all our hopes on some pipe dream. Do you?
Tüm umutlarımızı bir takım boş hayallere bağlamamızın akıllıca olacağını sanmıyorum.
I'm talking to him this afternoon, but don't get your hopes up.
- Öğleden sonra ama çok umutlanmayın.
We could, but don't get your hopes up.
Olur ama hemen heveslenme.
Dude, I probably wouldn't get my hopes up, okay?
Dostum, yerinde olsam çok heveslenmezdim.
I thought we would have time to sit and talk with Axl about his hopes and dreams.
Bir yerde oturup Axl'ın hayalleri ve umutları hakkında konuşuruz sanmıştım.
Don't raise your hopes.
Fazla umutlanma.
Because I might have given you false hopes or something.
Çünkü sana boş yere umut vermiş falan olabilirim.
He's the one you've given false hopes.
Asıl ona boş yere umut vermişsin.
- A new season and fresh hopes.
[KISIK SESLE] Yeni sezon yeni umutlar.
A new season and fresh hopes.
Yeni sezon yeni umutlar.
yöur world's full of bright life, hopes.
Senin dünyan parlak bir yaşamla, ümitlerle dolu.
Lancaster will not give up their hopes for him.
Lancasterlar ondan umudu kesmeyecektir.
For all your hopes of greatness, you have hurt only yourself and you will only ever be Lady Stafford.
Yükselme umutlarından dolayı sadece kendine zarar verdin ve sonsuza dek Leydi Stafford olarak kalacaksın.
They have hopes it may be a boy.
Oğlan olacağını umuyorlar.
Then your guests write their hopes for you inside the lantern... which floats up into the air, lighting the sky with all their loving wishes.
Daha sonra misafirleriniz, sizin için dileklerini bu fenerin içine atacaklar. O da havada süzülüp, gökyüzünü o sevgi dolu isteklerle aydınlatacak.
There's nobody who hopes this sticks more than I do.
Bu durumun kalıcı olmasını kimse benden daha fazla isteyemez.
My hopes are up.
Umutlandım bile!