Hospital traducir turco
40,192 traducción paralela
D left the hospital.
- D hastaneden kaçmış.
When she took you home from the hospital.
Hastaneden taburcu olduktan sonra.
He checks hospital records.
Hastane kayıtlarını inceler.
Tastes better than hospital beer, I bet.
Tadı hastane birasından daha iyi, bahse girerim.
You know, I had the worst time getting decent hospital beer.
Biliyorsun, düzgün hastane birası almak için en kötü zamanı geçirdim.
Frank told me you had a pretty long hospital stay yourself.
Frank oldukça uzun zaman hastanede kendi başına kaldığını söyledi.
As I lay in the hospital recovering from my burns,
Bende yanıklarım iyileşene kadar hastanede yattım.
- Let's go to the hospital,
- Hastaneye gidelim ve dikiş attıralım.
We were gonna drink some brews at Nadia's, but her mom got out of the hospital early, so that sucks.
Nadia'da ev yapımı alkol içecektik ancak annesi hastaneden erken geldi ve bu çok berbat.
I get that I can't go to the hospital, but can someone please just get me an update on Mike's condition?
Çıkamam, biliyorum ama bari Mike nasıl, onu söyleyin.
I'm on the phone with the hospital now, sir.
- Hastaneyle telefondayım.
My buddy Steve got in a fight, got cut, so I took him to the hospital.
Arkadaşım Steve kavgaya karışıp yaralandı, ben de onu hastaneye götürdüm.
Little Nikos sat by my bed in the hospital.
Küçük Nikos hastanede yatağımın yanında oturdu.
Darius spent four weeks at San Francisco General Hospital.
Darius, San Francisco Devlet Hastanesi'nde dört hafta kaldı.
Upon release from the hospital, 9-year-old Darius was sent to live with his paternal grandmother, Ruth Morrison.
Taburcu olmasından sonra 9 yaşındaki Darius babaannesi Ruth Morrison'ın yanında kalmaya başladı.
Ruth stated that from the time of Darius's release from the hospital, it was as if they had to "raise him from infancy."
Ruth, Darius hastaneden taburcu olduğunda sanki "bir bebeği yetiştirmek" zorunda kaldıklarını söyledi. Darius yemeğini kendisi yiyemiyordu.
Darius was taken into custody by the Oakland Police, and later transferred to the state mental hospital in Napa, where he remained for a period of three months.
Darius, Oakland Polisi tarafından tutuklanıp üç ay boyunca kalacağı Napa'daki akıl hastanesine transfer oldu.
A lot were connected to the V.A. Hospital in Palo Alto.
Pek çoğunun Palo Alto'daki V.A Hastanesi'yle alakası vardı.
He's getting out of the hospital today. I have to go pick him up.
Bugün taburcu oluyor, onu almam lazım.
Maybe we should have gone to the hospital.
- İyi misin?
Privately, if there's anywhere in this hospital right now that's private.
Özel olarak. Bu hastanede kameralarla izlenmeyen bir yer varsa tabii.
If Bunker Hill Hospital is gonna succeed, we got to get them on our side.
Bunker Hill Hastanesi'nin başarılı olması için basının yanımızda olması gerek.
Baby, we're at the hospital.
Hastanedeyiz bebeğim.
Hi, we're from Bunker Hill Hospital.
Bunker Hill hastanesinden geliyoruz.
Angie, let's get him to the hospital.
Angie, onu hastaneye götürelim.
I heard some nurses talk about a patient at another hospital that died.
Diğer hastanedeki hasta ölmüş.
He was in pretty bad shape when he got to the hospital.
Hastaneye gittiğinde çok kötü durumdaydı.
Third, while getting Bryce to a hospital.
Üçüncüsü, bunları Bryce'ı hastanene götürürken yapmamız gerek.
Happy, closest hospital?
- Happy, en yakın hastane?
And you're delirious, so just keep it together until we can get you to the hospital.
Ve sayıklıyorsun, seni hastaneye götürene kadar kendine mukayyet ol.
And that's getting you to the hospital.
Ve o da seni hastaneye götürmek.
See, when I saved your life back in that New York hospital, I didn't do it out of the kindness of my heart.
New York'dayken hastanede hayatını sırf iyilik olsun diye kurtarmadım.
We're taking her to a hospital ;
911'i arıyorum.
- I took her to the hospital.
Onu hastaneye götürdüm.
Well, I'm the head of the hospital at Chicago Med.
Ben Chicago Hastanesi'nin başındaki kişiyim.
I don't need to go to the hospital.
Hastaneye gitmeme gerek yok.
Rules are we have to take you to the nearest hospital.
Kurallar sizi en yakın hastaneye götürmemizi söylüyor.
Gina, let's take this Gina to the hospital.
Gina, hadi bu Gina'yı hastaneye götürelim.
No, hospital.
Hayır, hastane.
Then, inevitably, Dad's beeper would go off, and he'd pretend it was the hospital, even though we all knew he was banging some nurse.
Sonra enteresan bir şekilde, babamın çağrı cihazı çalardı. Hastaneden çağrı gelmiş gibi yapardı ama, hepimiz bilirdik ki becerdiği hemşireden başkası değildi.
There were four in the hospital laboratory.
Hastane laboratuvarında dört kişi vardı.
Are these today's victims from the hospital?
Bugün ölenler hastaneden mi?
Uh... I just got a call from a friend at St. Michael's Hospital.
St. Michael's Hospital'dan bir arkadaş aradı.
He remains in a coma at St. Michael's Hospital.
St. Michael's Hastahane'sinde komada.
Hospital hasn't released him yet, but he's out of the woods.
Hastane henüz bir açıklama yapmadı, ama tehlikeyi atlattı.
Julia, your guy at the hospital called you back, sent you a copy of Trinity's tox screen.
Julia, senin adam hastaneyden seni aradı Trinity'nin toksikoloji raporunun bir kopyasını gönderdi.
Harvey Stevens, born Sioux City, Iowa, 1981, in a hospital...
Harvey Stevens, Sioux, Iowa'da bir hastanede 1981 yılında doğdu.
- He could've been at the hospital - Yes!
Hastanede yanıbaşımda olabilirdi!
I'll send in a doctor. If that baby is born on the plane, he or she becomes an American citizen, so why not take her to the hospital, where she can deliver it safely?
Bebek uçakta doğarsa Amerika vatandaşı olacak.
Oh! Happy, I need something medical closer than the hospital.
Happy, hastaneden daha yakın tıbbi bir yer bulmam lazım.
- Outside of the hospital?
- Evet.