Hostility traducir turco
602 traducción paralela
Let there not be differences or hostility among us!
Aramızdaki bağı hiçbir şey koparamaz!
I believe that this fraud is a fabrication of some soul poisoned with hostility toward these defendants!
Bence bu mektup davalılara kötülük etmek isteyen... hatıram... hasta ruhlu birinin uydurması!
But why such hostility?
Fakat böyle bir düşmanlık niye?
Of course... there is such a thing as the hostility of...
Tabii bu şeyin düşmanlığı gibi...
It began at first by wars and acts of hostility and then...'
Önce savaşlar ve düşmanca harekeetlerle başladı sonra- - "
You have asked me to state that I am unfit to remain in the army... because I have incurred the hostility of my superior officers.
Üstlerime asılsız ithamlarda bulunduğum için... benim orduda kalmamın uygun olmadığını düşünüyorsunuz.
My lord priest, I'm well aware of your hostility and enmity.
Baş rahibim, husumetinizin ve kininizin fazlasıyla farkındayım.
I pride myself on supervising you without hostility.
İşimi kin gütmeyerek yaptığım için kendimle iftihar ediyorum.
Still, they do seem to have a certain hostility to critics.
Yine de, eleştirmenlere karşı belirli bir düşmanlıkları var gibi.
" In case of personal interest in or personal hostility toward the accused,
" Sanığa karşı duyulan Kişisel ilgi veya Kişisel düşmanlık durumunda,
Miss Soong, if your relationship with this man was as casual as you say, I don't understand your apparent hostility.
Bayan Soong, bu adamla olan ilişkiniz söylediğiniz gibi gelişigüzel ise bu hasmane tavrınızı anlayamıyorum.
I don't know why, but... he looks at me with hostility ever since the surgery.
Nedendir bilmem ; ama ameliyat olduğundan beri bana bir hasmıymış gibi davranıyor.
- Just my natural hostility.
- Doğuştan gelen kinimden.
Your questions betray a certain hostility.
Sorularınız bir çeşit düşmanlığı ortaya koyuyor.
I mean... look, there's no hostility.
Yani hiç düşmanlık göstermedi.
I got a lot of hostility, I guess.
Umrarım size kötülük etmiyorumdur.
Starvation, hostility... even war.
Açlık, düşmanlık, hatta savaş.
What hostility brings you here?
Seni buraya hangi düşmanlık getirdi?
Your hostility towards your step-father is only natural... a normal reaction
Üvey babana olan husumetin çok doğal. Gayet normal bir davranış.
If he senses hostility towards me, he'll rip you apart.
- Düşmanlık sezerse, sizi parçalarınıza ayırır.
His negative side, which you call hostility, lust, violence.
Olumsuz tarafı, sizin tabirinizle, düşmanlığı, ihtirası, vahşiliği.
A period of open hostility ensued during which our respective talents - hers and ours - found their greatest expression.
Bu açık düşmanlığın sergilendiği dönemde o da ben de kendi marifetlerimizi sergileyerek en etkili cümlelerimizi kurmaya başladık.
I take it you have checked my file - regarding hostility.
Düşmanca tavırlarıma ilişkin olarak dosyama bakmışsınızdır diye tahmin ediyorum.
- No hostility directed toward us.
- Bize yönelik bir düşmanlık yok.
There's no hostility, sir.
Herhangi bir düşmanlık yok.
You will show no further hostility?
Artık düşmanlık göstermeyecek misiniz?
This one appears to be strengthened by mental radiations of hostility, violent intentions.
Beyinsel şiddet dalgalarıyla şiddetli amaçlardan güç alıyormuş gibi gözüküyor.
And no hostility, no envy. He's got something going for him that I wish I had.
Bunu kin ya da kıskançlık ile söylemiyorum ama keşke bende olsaydı dediğim bir şeyler var onda.
I have such hostility for Bob I cannot tell you.
Bob'a öyle kızgınım ki anlatamam sana.
His hostility towards the National Socialists is too apparent.
Nasyonal Sosyalistlere karşı husumeti apaçık ortada.
Joachim's stubborn hostility has created this disagreeable state of affairs.
Joachim'in inatçı düşmanlığı bu nahoş durumu yarattı.
You know the hostility that still interferes with our marriage.
Biliyorsun, bu mesele aramıza girdiği için bir türlü evlenemedik.
She simply looked at me, indifferently, with little trace of hostility.
Az da olsa husumetle bir anlığına gözünü bana dikti...
You love your wife but, you also have, hostility toward her.
Eşini seviyorsun, fakat ayrıca ona karşı kızgınlığın var.
Instead of, expressing that hostility
Bu kızgınlığını göstermek yerine,
The Court instructs the jury... that when deliberating its verdict... not to be influenced by any personal hostility... it may feel... toward the defandants'long hair... weird clothes... wild manners... political convictions, or inflamed speeches.
Mahkeme, jürinin karar üzerinde tartışırken sanıkların uzun saçlarına tuhaf giysilerine kötü tavırlarına, siyasi kanaatlerine ya da şiddet dolu konuşmalarına karşı hissedebileceği herhangi bir kişisel düşmanlıktan etkilenmemesini bildiriyor.
You're not... You don't have hostility to the male sex?
Erkeklere karşı düşmanlık beslemiyorsunuz, değil mi?
She'd neverfeIt physical love. To CIaude, this explained her hostility.
Claude'a olan sevgisini hiç harekete dökmezdi, bu da saldırganlığını açıklıyordu.
One : by a majority vote, the commission finds no solid evidence for hostility by either ape towards humans as at present constituted in this year of our Lord 1 973.
Bir : Komisyon, içinde bulunduğumuz 1973 yılı itibariyle maymunların insanlara düşman olduğuna dair elle tutulur kanıtlar olmadığını, oy çokluğuyla kabul etmiştir.
Workers, citizens were organize in this country... They have shown their hostility to Trotksy.
Ülkedeki işçiler, zanaatkârlar ve alelade yurttaşlar Troçki'ye düşman kesilecektirler.
He's using his talents as a writer to express his hostility and malice towards the political system.
Yazarlık yeteneğini kullanarak politik sisteme olan öfkesini dile getiriyor.
- She can't endure hostility.
- Düşmanlığa katlanamadığını söylüyor.
I'm getting a hostility ache, and a migraine headache now.
Başım ağrıyor. Migrenim tuttu.
Indifference to the world is neither ignorance nor hostility.
Dünyaya kayıtsız kalmak ne cahilliktir ne de düşmanlık.
By a feeling of hostility towards us or towards yourself?
bize veya kendinize karşı düşmanlık duygusu?
If we avoid remarks on the Civil War, there'll be no open hostility.
Halk savaşı üzerine konuşmadığımız Takdirde düşmanlık olmaz.
You're using sex to express hostility.
Sen düşmanlığı göstermek için seksi seçiyorsun.
I got a license, but I have too much hostility.
Sürücü belgem var ama sevmiyorum.
You've had hostility towards David ever since I mentioned him.
Sana ilk söz ettiğimden beri David'i çekemiyorsun?
I'm now going inside my room to meditate away my hostility towards you.
Şimdi de içeri gidip sana olan sinirimi meditasyonla geçirmeye çalışacağım.
Get out that hostility.
O düşmanlığı içinden at.