English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / Hounded

Hounded traducir turco

151 traducción paralela
Not because he hounded me into it, but because I'm no good.
Peşimi bırakmadığı için değil, iyi biri olmadığım için.
You've hounded me... pursued me.
Beni takip ettin kovaladın.
That's why you hounded him. That's why you hate him, hate his friends.
Bu yüzden onu kovaladın ve ondan nefret ediyorsun.
An officer disgraced and hounded out of society... who shot himself in a back room off the Haymarket because his life was ruined.
Hayatı mahvolduğu için bir pansiyon odasında kendini vurup öldüren... gözden düşmüş ve toplumun dışına itilmiş bir subay.
Now that you've hounded and worried her you don't even know where she is.
Onun peşine düştünüz ama şimdi nerede olduğunu bile bilmiyorsunuz.
I want them hounded until every one of them is brought back to me.
Onların yakalanıp bana getirilmesini istiyorum.
Since I came into Stuart's money, hounded every day for more money.
Stuart'ın mirasını aldığımdan beri her gün daha çok para istiyorlar.
So you can hound him like he's been hounded all his life?
Tüm hayatı boyunca olduğu gibi onu kovalamaya devam edebilesiniz diye mi?
And Angela Vetto, a little girl you hounded from childhood until you killed her.
Ve Angela Vetto,.. ... öldürene kadar çocukluğundan beri yakasını bırakmadığın o minik kız.
A man gotta be hounded all his life?
Hayatımız boyunca yargılanmak zorunda mıyız?
I want you to see the extent of these secrets for which they have hounded me, the knowledge which costs the lives of those dearest to me, the power which is still mine - - enough energy to lift mankind
Beni izlemelerinin nedeni olan sırların, çok sevdiğim insanların hayatlarına mal olan bilgilerin ve hala benim olan gücün kaynağını görmenizi istiyorum.
So Shirai even hounded you at home?
Yani Shirai evi bile izliyor öyle mi?
Philip hounded me with his prophesies.
Philip kehanetleriyle peşimi bırakmadı.
A code so severe that whoever breaks it is hounded from our midst... as unfit to live with.
Bu öylesine ciddi bir kuraldır ki, onu ihlal eden, birlikte yaşamaya... uygun değil diye aramızdan kovulur.
And you know the rest, one failure after another... and always hounded by these disbelievers.
Devamını da biliyorsun. Arka arkaya başarısızlıklar yaşadım ve sürekli bu inançsızlar tarafından takip edildim.
Hounded by the King's men, she took refuge in the Cour des Miracles.
Kral ve adamları onu takip etti Cour des Miracles daki dilencilere sığındı.
And that's why, for 20 years, we've been hounded... jailed, pushed out of windows, shot... and given the stiffest sentences?
Bu yüzden midir ki ; 20 yıldır takip ediliyor hapislere tıkılıyor, pencerelerden aşağı atılıyor, vuruluyor ve en ağır cezalara çarptırılıyoruz?
Until you do, you're gonna be questioned, you're gonna be followed and you're gonna be hounded
Konuşuncaya değin, sorgulanacaksın, İzleneceksin ve izin sürülecek ve Dr. Flemming bu konuda bir şey yapamayacak.
Shortly afterwards, I was hounded out of the country.
Kısa bir süre sonra ülke dışına kovuldum.
Your family will be hounded and blamed.
Ailen sürekli gözlenecek ve lanetlenecek.
After being hounded and cursed at for ten years, Madame Markos died in a fire.
10 yıl süren dışlanma ve lanetlenmelerden sonra Madam Markos 1905'de çıkan bir yangında öldü.
If I'm not mistaken you hounded my sister to death
yanılmıyorsam Ablamı öldürenler sizlersiniz
You will be hounded out of England!
İngiltere'den def olacaksınız.
They hounded you to death!
Sana bir huzur vermediler, hocam!
You hounded my father for 20 years.
Babamı 20 yıl takip ettiniz.
For days he hounded him everywhere to make him lose his temper.
Günlerdir onu sinirlendirmek için her yerde onu kızdırdı.
So, if I don't want to be hounded by bureaucrats... I must have help. I can't work alone.
Bürokratlarin pesime düsmelerini istemiyorsam yardim bulmak zorundayim.
It's as though he were hounded to his death.
Sanki ölüm onu takip ediyordu.
She gets a hundred lashes for every single kid... that she has hounded out of that fucking place!
Kovaladığı her bir çocuk için... yüz kamçı darbesi alsın!
Hounded and attacked like a criminal.
Suçlu gibi kovalandı ve saldırıya uğradı.
No, I don't want to see you spend the rest of your life... being hounded by a bunch of tabloid reporters.
Hayır, hayatınızın geri kalanını bir grup bulvar gazetesi muhabiri... tarafından kovalanarak geçirdiğinizi görmek istemiyorum.
My condition was like that of a lone player.. - who was being hounded by 11 players.
Benim böyle yalnız bir oyuncu oluşum 11 oyuncunun dikkatini çekiyordu.
Mulder, you hounded me to have lunch with you today, and then you don't show.
Mulder! Bugün birlikte öğle yemeği yiyecektik, ama ortalarda gözükmedin.
I couldn't come sooner, I was hounded by police.
- Dah önce gelmek isterdim ama polis rahat bırakmadı.
After the way you hounded me all those years in high school to play?
Lise yıllarında oynamak için o kadar ısrar etmenden sonra mı?
" I'm hounded from my friend's garden, come to me
" Dost bağına düştüm gel,
Until someone I know hounded me into giving it up.
Tanıdığım biri yakama yapışıp bıraktırana kadar.
A jerk who's hounded me for months.
Beni aylardır takip eden bir hödük.
Service was hounded out of the State Dept.
Service, Dışişleri'nden kovuldu.
You would be hounded out of public life.
Toplum yaşamından dışlanacaksınız.
And the Dani are really being hounded into extinction.
Ve gerçekten Dani'lerin nesli tükenmeye başlıyor.
I'm feeling hounded.
Hep takip ediliyorum.
Godoy was hounded by the Inquisition and by Fernando Vll.
Godoy, Engizisyon ve VII. Fernando tarafından takip edildi.
For too long, Lightyear has hounded me.
En sonunda, Işıkyılı beni tahrik etmeyi başardı.
I'm sick and tired of being hounded by salesmen!
Dükkanlarda satıcıların beni takip etmesinden bıktım artık!
They hounded me for years.
Beni yıllarca takip ettiler.
# They hounded you, you lost control
# Peşine düştüler, kontrolü kaybetin
The enemy hounded us all the way.
Düşman peşimizi bırakmadı.
Within an hour, I'll have you hounded by reporters.
Bir saatten kısa süre içinde basına haber veririm.
She seemed hounded.
Onu korumak için istasyondan almamı istedi.
Would you come here, please? Your father wants to talk to you. Hounded by hemorrhoids?
Buraya gelirmisin lütfen Baban seninle konuşmak istiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]