How's it traducir turco
43,728 traducción paralela
How's it going? It's good.
- Nasıl gidiyor?
How's it feel?
Nasıl hissettiriyor?
That's how it works.
- İşler böyle yürüyor.
How's it going? So?
- Nasıl gidiyor?
On! So, how does it feel to bag Seattle's most eligible bachelor?
Peki Seattle'ın en seçkin bekârını avlamak nasıl bir duygu?
How's it going?
Orada durumlar nasıl?
That's exactly how it was when you were born.
Sen doğduğunda da işte böyleydi.
How's it going?
Nasıl gidiyor?
♪ People lining up to get it Fantastic knew how to flip it ♪
Millet sırada bekliyor Fantastic nasıl satacağını biliyor
♪ It's a service you're using So, how about some couth? ♪
Hizmet alıyorsunuz Biraz terbiyeli olalım mı?
So, how's Ed doing? I don't know if it's hit him yet.
Eee, Ed nasıl oldu?
That's how it works.
Yapacakları bu. İşler böyle yürüyor. Nasıl bir anlaşma?
Hey, how's it going, man?
Hey. Hey, Nasıl gidiyor adamım?
How's it going with the music?
Müzik işi nasıl gidiyor?
Look, Martin- - so even if we do find her, find them, how's it gonna look?
Bak, Martin... Onu, onları bulsak bile bu nasıl görünecek?
Actually, figuring how to get 20 tons of corn feed from Germany to Nigeria can be more exciting than it might sound like.
Aslında, 20 ton mısırı Almanya'dan Nijerya'ya nasıl götüreceğini çözmek göründüğünden daha heyecan verici olabilir.
Hey, how's it going, guys?
Nasıl gidiyor beyler?
That's not really how it works.
Gerçekten böyle çalışmıyor.
That's how much it costs to betray my neighbor.
Komşuma ihanet etmek ne kadara mal olur.
How's it going, Yuri?
Nasılsın, Yuri?
How ridiculous it's all been. Duelling. And you and I fighting like children.
Her şey, o düello ve ikimizin çocuk gibi kavga etmesi nasıl da gülünç.
You know, Walter, in Twin Peaks, it's been the Double R Diner for over 50 years, and that's how people know it.
Walter, Twin Peaks'te buranın adı 50 yıldan fazladır Double R. İnsanlar böyle biliyor.
And seeing as how it's your birthday.
Madem bugün doğum günün.
I don't know how it looks to you, Cory, but it seems to me, everybody's forgotten we're fighting a war here.
Sana nasıl geliyor, bilmem ama bence herkes savaşta olduğumuzu unutmuş.
It's always seemed funny to me how a man can go from looking at a map of, I don't know, say Helmand province, to finding himself in Europe trying to persuade our friends and allies that his crazy dream is their crazy dream too.
Bana ilginç gelen şey şu, diyelim ki Helmend vilayetinin haritasına bakıp duran bir adam kalkıyor, dost ve müttefikleri, bu çılgınca rüyanın onların da çılgın rüyası olması için ikna etmek üzere Avrupa'nın yolunu tutuyor.
It would've been nice if the conversation after had been about the failure of counterinsurgency, or why we seem so desperate to be at war all the time, or how maybe what we're doing is just making more enemies all in the name of keeping America safe.
Daha sonra kontrgerillanın başarısızlığı veya neden savaşa bu kadar meraklı olduğumuz veya Amerika'nın güvenliğini sağlamak adına yaptığımız şeylerin nasıl olup da daha fazla düşman kazandırdığı hakkında bir tartışma başlatsa iyi olurdu.
Okay, I can see how it's gonna save lives, but how's is it gonna make me money?
can nasıl kurtabildiğini anlıyorum ama nasıl para ediyor?
It's sexist how the women always get blamed.
Hep kadınların suçlu bulunması cinsiyet ayrımcılığından.
Well, I have someone else's wallet, and I don't know how I got it.
Başkasının cüzdanı var ve nereden geldi bilmiyorum.
It's so pretty how it reflects on the water.
Suya yaptığı yakamoz çok güzel.
Let's see how it goes.
Biraz zaman verelim.
That's how it works.
İşte böyle işliyor.
How do you think it's going?
Sence nasıl gidiyor?
What if that's how Douglas is doing it?
Ya Douglas'ta böyle yapıyorsa?
What does it do and how does it work?
Ne işe yarar ve nasıl çalışır?
But it's not how you were born.
Fakat sen oğlan olarak doğmadın.
This is how it's been forever.
Ebedi oluşu bundan ötürü.
How hot is it in there?
İçerisi ne kadar sıcak?
It's how I'll earn your trust.
Güvenini kazanma yolum.
It's just the more I see of everything, the more I realize how hard it all is for you.
Her şeyi ne kadar iyi anladıysam senin için o kadar zor olduklarını fark ettim.
How else do you know it's yours?
- Başka nasıl senin olduğunu bilebilirsin ki?
Everything's gone to shit, that's how it's gone.
Her şey sarpa sardı.
What I do and how many times I do it in the bathroom, that's personal, okay?
Tuvalette kaç kere ne yaptığım seni ilgilendirmez, kişisel bir şey, tamam mı?
! - That's not how I meant it.
- Öyle demek istemedim.
Oh, also, it's probably best if you don't give Madeline any kind of advice, like how to peel a potato.
Ayrıca Madeline'e patates nasıl soyulur gibi tavsiyeler vermezsen çok iyi olur.
It's funny how clothes always seem to do that on you.
Ne giysen yakışıyor.
Hey. How's it going?
Nasıl gidiyor?
Well, it's not how we met.
Biz böyle tanışmadık ama.
How come it's always the guy rescuing the girl?
Neden sürekli erkek kızı kurtarıyor ki?
How's that for staying out of it?
İyi karışmadım değil mi?
- Brinn, how's it going, darling?
Brinn, nasılsın canım?