How could you do it traducir turco
279 traducción paralela
Ruggles, how could you do it?
Ruggles, bunu nasıI yaparsın?
How could you do it?
Böyle birşeyi nasıl yaparsınız?
Tell me : how could you do it?
Söyler misiniz, nasıl yaptınız?
- How could you do it?
- Bunu nasıl yapabildin?
How could you do it!
Bunu nasıl yaptın!
Oh, Joe, how could you do it to...
Oh, Joe, bunu ona nasıl yapabildin...
She loved you so, how could you do it?
Seni o kadar sevmişti, bunu nasıl yapabildin?
How could you do it?
Bunu nasıl yaparsın?
How could you do it?
Bunu nasıl yapabildin?
How could you do it, Zhenya?
Nasıl yapabildin, Jenya?
How could you do it?
Nasıl yapabildin bunu?
How could you do it?
Nasıl bunu yapabilirsin?
How could you do it?
Nasıl becerdin?
But how could you do it?
- Ama bunu nasıl yapabilirsin?
How could you do it?
Bunu nasıl yapabildiniz?
If you can't change your life now while you're still relatively young, how could you do it when you were, say, crowning 50?
Eğer hayatını şimdi değiştiremezsen, nispeten genç olduğun bu yaşta, mesela 50'yi gördüğünde bunu nasıl yapabileceksin?
How could you do it... to Svenning?
Svenning'e bunu nasıl yaparsın?
Is it... How could you do it?
Bunu nasıl yapabildin?
How could you do it?
Bunu bana nasıl yaparsın?
How could you do it, Joe?
Bunu nasıl yapabildin Joe?
How could you do it?
Bunu nasıI yaparsın?
How could you do it?
Bunu nasıl yapabilirsin?
No, I mean literally, how could you do it?
Hayır, demek istediğim gerçekten nasıl yapabildin?
I know how you feel. And there's nothing I can say or do to help you, except that well, I wish it wish could have been me instead of Frankie.
Neler çektiğinin farkındayım ve acını hafifletmek için ne yapabilirim, ne söyleyebilirim bilmiyorum.
How could you do this to me? And why should you go now that it's all over, and I need you? - Why?
Rhett, bunu bana nasıl yaparsın neden herşey bittikten ve sana bu kadar ihtiyacım varken gidiyorsun?
And then one night, you get to thinking how you could crook the house yourself. And do it smart. Because you've got that wheel right under your hands.
Ve bir gün dolandırmak senin aklına gelir ve zekice yaparsın, çünkü rulet tahtası ellerinin altındadır.
How could you do that? Give it up altogether.
Birden her şeyi nasıl bırakabildiniz?
How young do you think it could really make you if you drank a whole glassful?
Sence bir bardak dolusu içsen ne kadar gençleşirsin?
Sakini, if you could get the people in the village to work together how long do you think it'd take them to rebuild the teahouse?
Sakini, köydekileri birlikte çalıştırabilirsek, çay evi ne kadar sürede biter sence?
Do you see how it could be important, mister?
Ne denli önemli olduğunu görüyor musun, bayım?
How could a man like you do it?
Senin gibi biri bunu nasıl yapar?
How could you do it?
Bunu nasıl yaptın?
How could you let them do it?
Bunu yapmalarına nasıl izin verebildiniz?
I've just been trying to understand how you could do it, Sidney...
Sadece bunu nasıl yaptığını anlamaya çalışıyorum, Sidney...
I am sorry, but I do not see how James, Mr. Wilder could possibly be implicated in this business and you average not proof of it.
Üzgünüm, fakat James, Bay wilder'ın bu işe bulaştığını gösteren herhangi bir kanıtınız olduğunu göremiyorum.
I am sorry, but I do not see how James, Mr. Wilder could possibly be implicated in this business and you average not proof of it.
Üzgünüm, fakat James, Bay wilder'ın bu işe bulaştığını gösteren herhangi bir kanıtınız olduğunu göremiyorum.
How could you walk away from it, just to do the things you want? !
Sırf canınızın istediği şeyi yapmak adına, nasıl olurda görevinizi unutursunuz?
How could you let him do it?
Bunu yapmasına nasıl izin verirsin?
You could even learn how to do it.
Nasıl yapılacağını sen de öğrenebilirsin.
How you got cheated of your birthright and what you could do to get it back.
Doğuştan gelen haklarının nasıl çalındığını, onları geri almak için yapman gerekenleri.
You do know how you could've done it.
Nasıl yapabildiğini biliyorsun.
It was humiliating. How could you do something like that?
Bunu nasıl yaparsın?
I do not understand you... how could you hand it over to Marie?
Seni anlamıyorum...! Onu nasıl Marie'ye verebilirsin?
I could show you how to find it, and you could try to recreate the conditions that existed before the accident and fly back into it, but there's no guarantee what will happen to you if you do.
Sana nasıl bulabileceğini gösterebilirim ve sende kaza esnasında olan olayları tekrar ederek geri dönebilirsin, ama eğer bunu yaparsan, hiç bir şekilde garantisinin olmadığını bilmelisin.
How do you know it's the fish? It could be the turkey.
Balık olduğunu nerden biliyorsun, hindi de olabilir.
If you could choose how to die, how would you do it?
Eğer öleceksen, nasıl ölmek isterdin?
Isn't there something you could- - I mean, how do you say it- - Hack into?
Yapabileceğin bir şey yok mu yani, nasıl diyorsunuz, kırmak gibi?
How if you could do it all over again, you'd marry him?
Eğer geri dönebilseydin onunla evlenirdin gibi mi?
And I could see having some kind of a... you know, vacation place, retreat. But I don't know how you do it full-time.
Ve burası bir çeşit, yetenek isteyen bir iş, inzivada biryer, ama bunu bütün gün nasıl yapıyorsunuz bilmiyorum.
How would it be if you could do something very important for society...
Toplum için çok önemli bir şey yapmak istemez miydin?
How tar do you think I could throw it?
- Sence ne kadar uzağa atabilirim?