English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / Howling

Howling traducir turco

671 traducción paralela
And just as I was commencing to get drowsy, I heard dogs howling.
Ve tam uykuya dalmak üzereyken köpeklerin uluduklarını duydum.
I heard some queer beast howling back there along the water.
Su boyunca tuhaf bir yaratığın uğuldadığını duydum.
- Yeah. - ( WOLF HOWLING )
Evet.
- I heard his lady friend howling last night.
- Dün gece sevgilisinin ulumasını duydum. - Yaa?
[Wind Howling]
[Wind Howling]
[Coyote Howling]
[Coyote Howling]
[Howling Continues]
[Howling Continues]
And there he come, howling at me and waving them just like...
Bir anda bana yaklaştı ve onları sallayarak...
The military clique howling Clemenceau down because he told them that the army was honeycombed with graft and warned them not to provoke the Prussians.
Askeri komite Clemenceau'yu yuhalıyor çünkü ordunun rüşvet aldığını söylemiş ve Prusyalıları savaşa provoke etmemeleri için uyarmış.
Instead of sitting decently at the table eating their dinners... they're howling and roaring at one another like a lot of banshees.
Adam gibi oturup yemeklerini yiyeceklerine yabani hayvanlar gibi birbirlerine uluyup kükrüyorlar.
Howling like a dog-wolf at moon-time.
Dolunayda havlayan bir kurt köpeği gibiydi.
Well, Myra, we're a couple of howling successes.
Myra, ikimiz de çılgın gibi başarılı olduk.
Wish that dog would stop howling.
Şu köpek havlamayı kesse artık.
[Wind Howling]
[Rüzgar Uğultusu]
He doesn't need more than one second... to invent the most howling lie you ever heard.
Bir saniye sürmez sana duyduğun... en muhteşem yalanı uyduracaktır.
"And on the freezing winter nights..." "you hug your wretched clothes tight, listening to the wind howling..."
" Ve soğuk kış gecelerinde parçalanmış giysilere sımsıkı sarılıp rüzgarın inlemesini dinlersin.
You're living this wonderful life while those poor people have tattered clothes.. out in the howling wind, while the Duke of Sensir has blazing hot rooms...
Sensir Dükü'nin sımsıcak evinde insnlar otururken ve diğerleri orada yırtık elbiselerle rüzgarda donarken böyle bir hayat sürmeye utanmıyor musun?
Already the British lion is howling with terror.
İngiliz aslanı panik içinde.
- You'll be howling in a minute.
Birazdan iyice kendini kaybedeceksin.
You don't suppose we've made the most howling mistake, do you?
Çok büyük bir hata yapmadık, değil mi?
But suppose that spook starts howling?
Tabi. Ama ya o hortlak uğuldamaya başlarsa?
The gauchos were howling with laughter... when they saw us come out on the track.
Bizim piste doğru ilerlediğimizi gördüklerinde Gaucho'lar gülüştüler.
Then quit howling!
O zaman avlanmayı kes!
Oh, darling, no wonder he's howling.
Demek o yüzden havlıyor.
- Well, gentlemen, as I was saying... there I was, besieged on all sides... the citizens to the front, the howling investors behind me... the sheriff's men closing in.
- Evet beyler, dediğim gibi oradaydım, her tarafım sarılmış vatandaşlar önümde, uğuldayan yatırımcılar ardımda polis şefinin adamları etrafımı çeviriyordu.
He'll start on the prowl, looking for me with a cold howling heart of hate... and a gun full of bullets to try and stop me from talking about what I don't know.
Nefretle dolu acımasız bir kalp ve mermiyle dolu bir silahla beni bilmediğim bir konuda konuşmadan önce susturabilmek için sürek avı başlatacaktır.
Poor howling idiot.
Zavallı budala.
I tell thee, churlish priest, a ministering angel shall my sister be when thou liest howling.
Sen de şunu bil ki pazarlıkçı papaz, kardeşim koruyucu meleklere katılırken sen böğüreceksin cehennemin dibinde.
I heard a peafowl howling.
Tavus kuşu uluması duydum.
- Don't pay attention to that public howling.
- Milletin uğuldamasına kafanı takma.
- The coyotes stopped howling.
- Çakallar ulumayı kesti.
You quit that howling down there and go to bed!
Hey, nara atmayı kes ve git yat!
And got shipped out to this howling wilderness.
Ve bu kasvetli vahşiliğe gönderildim.
Without warning, down they come out of them hills howling like souls in torment.
Yerliler, işkence çeken ruhlar gibi inleyerek aniden tepelerden aşağı inmeye başladılar.
- That howling out there doesn't help any.
- Şu ulumalar da buna hiç yardımcı olmuyor.
Could that be a man howling like that?
Bir adam böyle ses çıkarabilir mi?
- Stop howling at me.
- Bağırınıp durma başımda.
- I am not howling!
- Bağırınmıyorum!
- Stop howling and get out of here.
- Bağırınmayı kes ve burdan git.
I am not howling.
Bağırınmıyorum.
Come September and we'll have your publishers howling across the country.
Eylül ayı gelsin, senin yayıncıların ülkenin her yanında dolanıp duracaklar.
No, you're not! You're howling!
Hayır, çalışmıyorsunuz!
You've been howling for weeks and weeks!
Uluyorsunuz! Haftalardır uluyorsunuz!
What do you suppose them coyotes is howling so about?
Bu uluyanlar sence çakal mı?
"... howling for 3 days about... "
"... Dünyadan kaybolan bir insanın... "
I'm sending you to fight your war, to talk up a howling mob.
Sözcükler silahın olacak,... insanlara olan biteni anlat.
Next thing you know, I'm howling', they're moaning'.
Sonra, ben bağırırım, onlar inler.
Who reduce frightened farmers to howling dogs?
Korkmuş çiftçileri köpek gibi havlamak zorunda bırakanlarla mı?
He got to howling'" Repent.
"Pişman ol. Pişman ol!" diye uluyordu.
One minute you're a howling banshee, the next, you're cold potatoes.
Bir an haykıran bir ölüm perisisin, bir an sonra ise soğuk bir patates.
I say, Lily's howling her head off.
Lily koşarak çıktı, sen uluyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]