Hubert traducir turco
603 traducción paralela
If our new baby is born before I get back talk Molly out of naming him Hubert will you?
Bebeğimiz ben dönmeden önce doğarsa... Molly'yle konuş adını Hubert koysun, olur mu?
- She wants to call him Hubert.
— Adını Hubert koymak istiyor.
She was in a school production when she was 10. Do you remember, Hubert?
On yaşındayken okul tiyatrosundaydı.Hatırlıyor musun, Hubert?
Hubert, you stay right here.
Hubert, burada kalıyorsun.
- Hubert let Mr. Castle decide.
- Hubert Bay Castle'nin kararına saygı duyalım.
- "How do you mean Hubert or Herbert?"
- "Hubert ve Herbert mi dedin?" diyorum.
Now remember from this moment on, you're no longer Hubert Hawkins the carnival entertainer ;
Şu andan itibaren unutma, artık karnaval göstericisi Hubert Hawkins değilsin ;
But if my plan succeeds, I assure you, Hubert Hawkins will not have died in vain!
Ama planım başarılı olursa, sizi temin ederim, Hubert Hawkins boşuna ölmüş olmayacak!
Hubert and I collected all these things when we lived in Africa.
Hubert'la, bu şeyleri Afrika'da yaşarken toplamıştık.
Hubert was my husband.
Hubert benim kocamdı.
So Hubert used to call him a witch dentist.
Bu yüzden Hubert ona kabile dişçisi derdi.
- Hubert was so witty.
- Hubert çok komik bir adamdı.
Where do you live, Hubert?
Nerde yaşıyorsun Hubert?
Yes. My father's Dr. Hubert Van der Mal.
Evet, babam Dr. Hubert Van der Mal.
Their Royal Highnesses, King Hubert and Prince Phillip!
Majesteleri Kral Hubert ve Prens Phillip!
Thus, today would they announce that Phillip, Hubert's son and heir, to Stefan's child would be betrothed.
Bu amaçla, bugün Hubert'in oğlu ve veliahdı Phillip ile Stefan'ın çocuğunun sözlendiklerini ilan edeceklerdi.
No sign of her yet, Hubert.
Hala hiçbir iz yok, Hubert.
I'm sorry, Hubert, but after sixteen years... of worrying, never knowing- -
Üzgünüm, Hubert, bilmeden, merakla geçen onaltı yıldan sonra- -
Right, Hubert.
Haklısın, Hubert.
But, Hubert, they're not even married yet.
Ama Hubert, daha evlenmediler bile.
Now hold on, Hubert.
Dur bir dakika, Hubert.
- Now, be reasonable, Hubert.
- Biraz makul ol, Hubert.
Nothing, Hubert.
Hiçbir şey, Hubert.
I warn you, Hubert, this means war.
Seni uyarıyorum, Hubert, bu savaş demektir.
No- - Nothing, Hubert.
Hayır--Hiçbir şey, Hubert.
Uh, not now, Hubert.
Şimdi olmaz, Hubert.
- Oh, oh, uh- - Forgive me, Hubert.
Kusura bakma, Hubert.
Receive into thy merciful hands, O Lord, the soul of this, thy servant, Hubert Carter.
Tanrım, kulun Hubert Carter'ın ruhunu... merhametli ellerine al.
I have to disappoint you. I made a nice amount of money, this afternoon.
Sizi hayal kırıklığına uğratacağım sevgili Hubert ama bu öğleden sonra, hatırı sayılır miktarda para kazandım.
Really, I'm too old to be reprimanded.
- Yapma, sevgili Hubert. Azar işitecek yaşı çoktan geçtim.
I'd have preferred Hubert or Gontrand.
Hubert veya Gontrand'ı tercih ederdim.
Sad because of the recent demise of Rear Admiral Sir Hubert Marple.
Tuğamiral Sör Hubert Marple'ın geçenlerde vefatı yüzünden üzücü.
Hubert!
Hubert!
- Where's Hubert?
- Hubert nerede?
Yes, Dr Hubert Marlow. He used to work here.
Dr. Hubeft Marlow.
You see, Hubert Marlow died four weeks ago.
Hubeft Marlow dört hafa önce öldü.
I'm looking for the grave of Dr Marlow, Dr Hubert Marlow.
Dr. Marlow'un, Dr.Hubert Marlow'un mezarını arıyorum.
- Hubert Marlow.
Hubeft Marlow.
Dr Hubert Marlow.
- Dr.Marlow.
The body was supposed to be Hubert Smith. Died of heart failure in a nursing home.
Sanırım o, hastanede ölen Hubert Smith di.
And this gigantic sum... was inherited by your grandfather, Hubert Moon... who returned to London and frittered it away on wine, women and loose living.
Ve bu devasa servet dedeniz Hubert Moon'a miras kaldı. O da Londra'ya dönüp parayı, şarap ve kadınlarla harcadı.
Dear Hubert, what are you doing?
Hubert... Ne yapıyorsunuz, sevgili Hubert?
Do you mind if I call you Hubert?
- İzin verirseniz size Hubert diyebilir miyim?
Mr. Secretary General, my name is Hubert Barère de Tartas.
Sayın Genel Sekreter, benim adım, Hubert Barère de Tartas.
Hubert, he's been dead for a long time.
Hubert, o öleli çok uzun zaman oldu.
- Listen Hubert, what's gotten into you?
- Hubert, ne oldu sana?
Hubert, it's him.
Hubert, bu o.
What kind of question is that, Hubert?
Ne biçim bir soru bu, Hubert?
Are you dreaming, Hubert?
Hayal mi görüyorsun, Hubert?
- Thanks, Hubert.
Teşekkürler, Hubert.
How low.
- Hubert bir aşağılıkmış meğer.