I'll call you in the morning traducir turco
126 traducción paralela
I'll call you in the morning.
Sabah seni ararım.
What a head I'm going to have tomorrow. I shall call for you in the morning, and we'll walk round the square together.
Ya çok kötü sarhoş oldum başım sabah çok ağrıyacak yarın sabah seni ararım, birlikte meydanı bir güzel turlarız.
Honey, I'll call you in the morning.
Hayatım, sabaha seni ararım.
Besides, I'm expecting a call from Jack. Yeah, I'll see you in the morning.
Ayrıca Jack'den telefon bekliyorum.
- I'll call over for you in the morning.
- Sabaha seni istetirim.
I'll call you in the morning.
Seni sabah ararım.
I'll call her in the morning and tell her you got the flu.
Onu sabah arayıp senin grip olduğunu söyleyeceğim.
- I'll call you in the morning, Perelli.
- Sabah ararım Perelli.
I'd appreciate it if you'd call my secretary in the morning. Tell her where you'll be.
Ve eğer sabah sekreterimi arayıp, nerede olacağınızı söylerseniz çok müteşekkir olurum.
I'll call in the morning to take you to the airfield.
Sabah seni havaalanına götürmek için gelirim.
- I'll call you at 7 in the morning.
- Seni sabah 7'de arayacağım.
I'll call you first thing in the morning.
Yarın ilk iş olarak seni ararım.
I'll call you in the morning and We'll talk about it.
Yarın sabah ararım konuşuruz.
I'll call you first thing in the morning.
Sabah ilk iş seni arayacağım.
All right. I'll call you first thing in the morning.
Sabah ilk iş olarak ararım.
I'll call you in the morning, OK?
Yarın sabah ararım, tamam mı?
Right, right, I'll call you in the morning. Yeah.
Seni sabah ararım.
I'll call you in the morning.
Ben iyiyim... Seni sabah ararım.
I'll call you absolutely first thing in the morning.
Sabah ilk iş olarak sizi arayacağım.
I'll call you in the morning and make the arrangements.
Sabah seni ararım, ayarlamaları yaparız.
Uh... I'll call you about it in the morning.
- Sabah ararım.
John, let's say I'll call you in the morning, OK?
John, sabah seni arayacağım diyelim, tamam mı?
I'll call you in the morning no matter what happens.
Her halükarda, yarın sabaha seni ararım.
Right. I'll call you in the morning.
Tamam, seni sabah ararım.
I'll call you in the morning.
Sabah sizi ararım.
- I'll call you in the morning.
- Seni sabah ararım. - Tamam.
Call Louise in the morning and she'll fit you in.
Sabah Louise'i ara ve randevu versin.
Keep her on clear fluids and I'll call you in the morning.
Berrak sıvı ver. Sabah ararım.
Call me tomorrow morning, and I'll fill you in on the details.
Sabah beni ara, sana detayları anlatırım.
If you want, I'll call New York in the morning.
İstersen, sabah New York'u ararım.
I'll call you in the morning "
Seni sabah ararım "
Will you call and tell him I'll be home in the morning?
Lütfen onu arayıp, sabah döneceğimi söyler misin?
I'll call you in the morning. We'll leave first thing.
Sabah seni arayacağım İlk işimiz buradan gitmek
I'll call you in the morning, and if he's not back by then, then we can start worrying.
Seni sabah ararım. Eğer dönmemişse o zaman endişe etmeye başlarız.
I'll call you in the morning? as soon as he wakes up.
Sabah uyanır uyanmaz seni ararım
Well, I'll call you in the morning and see how you're doing.
Sabah nasıl olduğunu sormak için ararım.
Well, I'll call the caterer in the morning, you confirm with Dorothy on the deposit... and, honey, we're in business.
O halde, ben sabahtan yiyecek, içecek şirketini ararım,... siz de Dorothy ile depozito üzerinde anlaşırsınız. ve, tatlım, biz iş yapıyoruz.
I'll call you in the morning.
Seni sabaha ararım.
John, I'll call you in the morning if we find out anything, all right? - I'll talk to you in a little bit.
John, bir şey bulursak seni sabah ararım, tamam mı?
I'll call you in the morning, okay?
Sabah ararım seni, tamam mı?
I'll call you first thing in the morning.
Seni sabah ilk iş ararım.
Call my office in the morning, and I'll schedule you for blood tests.
Sabah büromu ararsanız kan tahlili için bir tarih ayarlarız.
I'll be scheduling the launch... so you can call me in the morning for resources and crew.
Fırlatmayı ben programlayacağım. Kaynaklar ve mürettebat için yarın sabah beni arayın..
I'll call a tow for the truck and you can pick it up in the morning.
Arabanı çektiririz sende yarın sabah gider alırsın.
I'm sure he'll wanna call you in the morning with his regards.
Sabah ilk iş seni çağırıp tebrik edeceğinden eminim.
I'll have my secretary fax the contact information... to your home fax tonight... and you can call him in the morning.
Sabah onu ararsın. - Baba evde faksım yok.
If you want, I'll have the office call in for you, give you a few extra minutes of sleep in the morning.
Eğer sen isteseydin, Senin için bir ofis araması yapabilirdik, sabah uyman için sana ektradan zaman verebilirdik.
I'll call you in the morning, okay? You, too.
Tamam, yarın konuşuruz.
Autopsy in the morning. I'll call you.
Otopsi sabah olacak, seni ararım.
I'll call you first thing in the morning.
Sabah erkenden seni ararım.
Hey, I'll take two aspirins, and call you in the morning. All right? If I can find a phone that works in the Yomuibato.
Bak iki tane asprin alırım ve sabah seni ararım tamam mı tabi eğer Yomuibatoda çalışan bir telefon bulabilirsem