English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I'll have to think about it

I'll have to think about it traducir turco

93 traducción paralela
I think maybe I'll have to do something about it.
Sanırım bu konuda bir şeyler yapmam gerekecek.
I think we'll have to talk about it, Horace.
İkimiz bu konuyu konuşacağız, Horace.
I guess I'll just have to think about it.
Bunu bir düşüneyim.
I'll have to think about it.
Düşünmem gerek.
He says "Well, I'll have to think about it."
"Bu konuyu düşünmem gerekecek" dedi.
I'll have to think about it.
Bunu bir düşüneyim.
- I'll have to think about it.
- Bunu düşüneceğim.
I'll have to think about it.
Bu konu hakkında düşüneceğim.
I'll have to think about it.
Düşünmem lazım.
- But I'll have to think about it.
Ama düşünmem gerekiyor.
I'll have to think about it.
Bu konuyu biraz düşünmeliyim.
I'll have to think about it, Phil.
Düşünmem lazım, Phil.
YES, I'LL HAVE TO THINK ABOUT IT.
- Evet, bir düşüneyim. - Hayır.
I'll have to think about it.
Bunu düşünmeliyim.
I'll have to think about it.
Bunu düşünmem lazım.
I'll have to think about it.
Bunu düşünmem gerek.
I'll have to think about it.
Biraz düşünmem gerek.
Why don't I return to my ship so that you'll have time to think about it?
Neden gemime dönmüyorum, böylece düşünecek zamanın olur.
I'll have to think about it.
Bu konuda düşünmeliyim.
Well, I'll have to just think about it a little bit.
Bunu biraz düşünmem gerekecek.
Ooh, I'll have to think about it.
Bunu düşünmem gerekecek.
I'll have to think about it.
Düşüneyim.
- I was going to say... - I'll have to think about it.
- Şunu söyleyecektim bunu düşünmeliyim diyecektim.
I'll have to think about it.
Şimdiden itibaren düşüneceğim.
So, go and find a quiet corner and have a think about it... and I'll come round and chat to you whilst you are doing it, okay?
- Gidip sessiz bir köşe bulun ve - Biraz düşünün ben gelip sizinle konuşacağım - Tamam?
I'll probably have to self appoint myself, but I'm going to put out a flyer, you know, about shutting doors, locking windows, I mean, the thing is... you just don't think it's going to
Kendi kendime gelin güvey olacağım ama kapıların camların kilitlenmesi için ilanlar falan asacağım.
- I'll have to think about it.
- Bunu düşünmem gerekecek.
Well, I'll have to think about it.
Bunu düşünmem gerek.
But I'll have to think about it.
Fakat üzerinde düşünmem gerek.
I guess someday we'll have to break up. Don't even think about it.
Bir gün ayrılmak zorunda kalacağımızı tahmin ediyorum.
I'll have to think about it.
Düşünmem gerekiyor.
I'm sure it's something I'll have to think about.
Eminim cevap vermeden önce düşünmem gereken bir şey.
I'll have to think about it.
Bu konuda düşünmem lâzım.
I'll have to think about it, and get back to you.
Şey, bunu düşünmem gerek... sana sonra haber veririm.
I just kept saying, "I don't know, I'll have to think about it,"
"Bilmiyorum, düşünmem lazım" dedim durdum.
I think we both know what's happened, don't we, really What's happened is I've tried to jump over the barrier and that ain't panned out as I had hoped and so if you just let me free, I'll go home and say nothing more about it, we'll both have a lovely Christmas.
Bence ikimiz de ne olduğunu biliyoruz. Engelin üzerinden zıplayarak geçmeyi denedim ama hiç de umduğum gibi olmadı yani gitmeme izin verirsen, eve dönüp bu olayı unutacağım ve ikimizde güzel bir Noel geçireceğiz.
"I'll have to think about it"
Bir düşüneyim.
I'll have to think about it.
Bunu biraz düşünmem lazım.
O-okay. I'm gonna have to see about that, - but I don't think it'll be a problem.
İcabına bakmam gerekecek ama sorun olacağını sanmıyorum.
I'll have to think about it.
Düşünmem lazım bunu. Kafa yormam lazım.
I'll have to think about it.
Bunu bir düşüneceğim.
Well, I don't think we'll have to worry about that, because for a single woman, it can take about five years to get an adoption.
Bunun için endişelenmemiz gerekeceğini sanmam, çünkü bekar bir kadın olarak, evlat edinebilmem 5 yıl sürebilir.
- I'll have to think about it.
- Düşüneceğim.
How about I kiss you so hard, every time you think about it you'll have to change your underwear?
Seni, bunu düşündüğün her defasında iç çamaşırını... değiştirmek zorunda bırakacak şekilde öpsem, ne dersin?
it gets put in a file cabinet so i don't have to think about it or hear about it or be fucking reminded of - - i'll get to it.
Sonra da bir dosya dolabına giriyor ve böylece konuyla ilgili ne bir şey duyuyorum, ne düşünmem ne de hatırlamam gerekiyor. - İlgileneceğim.
It is the fundamental truth that I have verified through three decades of empirical, investigative, legal, academic research, trying to answer some fundamental questions about human existence and why we behave the way we do, why we think the way we do,
İnsan varoluşu ve neden bu şekilde davrandığımız konusundaki bazı temel soruların cevabını bulmak için otuz yıllık boyunca yaptığım gözlem, araştırma, hukuki ve akademik inceleme sonucunda doğruladığım gerçek şu : Neden bu şekilde düşünüyoruz.
I'll have to think about it.
Biraz düşünmem lazım.
I'll have to think about it.
Bunu düşüneceğim.
Yeah, I'll have to think about it.
Fakat bunu düşünmeliyim.
Harry, I realise you hired me because I have neither the right nor the inclination to ask tricky questions, but if you're about to do what I think you're about to do..... you realise what it'll mean? There'll be no way back.
Harry, beni, sana hileli sorular sormaya ne hakkım ne de isteğim olmadığı için tuttuğunun farkındayım,... fakat yapacağını düşündüğüm şeyi yapmak üzereysen..... bunun ne anlama geleceğinin de farkındasındır?
Have a day or two to think about it. I'll find you a better fight, sweetheart.
Sana dövüş ayarlayacağım hayatım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]