I'll leave you to it traducir turco
684 traducción paralela
If you find it burdensome to have me remain by your side... I'll stop and leave your side.
Varlığım seni rahatsız ediyorsa daha fazla kalmam.
I'll leave it up to you.
Gerisini sana bırakıyorum.
No, I'll leave it to you guys.
Hayır, bu işi size bırakıyorum beyler.
I'll leave it to you.
Karar sizin.
If you will give me Cabal... and if you leave me free to talk with Harding... I promise you you'll see your air force - a third of it, at any rate - in the sky again.
Cabal'i bana verip, Harding'le yalnız konuşmama müsaade ederseniz size söz veriyorum hava kuvvetlerinizin üçte birini yine göklerde göreceksiniz.
I'll leave you to it.
Seni teleskobumla bırakayım.
Okay, then I'll leave it to you.
Tamam, sana bırakıyorum.
I'll leave it just in case you need to wash up.
Temizlenirsin diye bırakayım her ihtimale karşı.
I'll leave it with you to get in touch with me.
Benimle temasa geçme işini sana bırakıyorum.
I'll leave you to it, then
O zaman odanda kal! İyi geceler!
I'll leave it up to you, Rutledge.
Ben ayrılacağım, sen yükseleceksin, Rutledge.
Yes, heh heh, well I'll leave you to it.
Evet, sizi baş başa bırakıyorum.
Because I'm going to get some money - so much money that you'll be able to leave that woman... and then never have to worry about that part of it again.
çünkü biraz para alacağım - karını terk edebileceğin kadar çok para... bir daha işin o kısmını dert etmeyeceksin.
I'll see that you get money, enough to make it all right that you came all this way, but I want you to leave.
Sana para ayarlatırım. Buraya gelme zahmetini karşılayacak kadar, ama gitmeni istiyorum.
I'll leave it to you.
Bunu size bırakıyorum.
If you will be so good as to leave it with me... I'll see that you have your supplies as usual... when you return from your holidays.
Eğer bana bırakmaya lütfederseniz tatilinizden döndüğünüz zaman, her zamanki gibi ihtiyaçlarınızı karşılayacağım.
If you'll just give me a list, I'll get right to it so you can leave town before dark.
Listeyi verirseniz hemen işe koyulurum ve hava kararmadan önce yola çıkarsınız.
I'll leave it up to you, right?
Sana kalmış, tamam mı?
- I'll leave it to you then.
- O zaman, bu işi sana bırakıyorum.
I'll leave it to you
Size bırakıyorum.
And tell her when you get settled, to please come over. Though i expect she'll want to keep you to herself. I know if it were jud... if it were jud come home to me, i'd hold him close, so close, i'd not let him leave again.
Ama eğer bu mağara resimleri gerçekse belki 12 bin senelik olabilirler.
I'll leave it to you.
Sana emanet ediyorum.
I'll leave you to it, I have more guests to serve.
Ben artık ayrışıyorum. Hizmet etmem gereken müşterilerim var.
I'll admit the furnishings do leave something to be desired... but it has a lived-in quality, don't you think?
Mobilyaların pek de arzulanacak cinsten olmadığının farkındayım ama kalite her zaman kalitedir değil mi?
If that's the way you feel about it... kindly return me to my rightful form, and I'll leave.
Eğer olaylar konusunda böyle hissediyorsan beni asıl halime döndür de gideyim.
I'll leave it to you.
Sana bırakıyorum.
If you don't leave I'll give it all to you.
Gitmezsen hepsini sana veririm.
I'll leave it to you.
Size bırakıyorum.
I'll just leave it to you to imagine for yourself the best ending to a story about a man who swallowed another's soul.
Tercihim, sizin ruh yutmanın muhtemel neticeleri hakkında kendi fikirlerinizi oluşturmanız yönünde.
I'll just say a few words and then I'll leave it to you.
Sadece kısa bir şey söyleyeceğim. Ondan sonra sana bırakacağım
Thanks, I'll leave it to you
Sağol, sana emanet ediyorum
Well, if you like her, I'll leave it up to you.
Yani eğer beğenirseniz, kalmasına izin vereyim.
When you make a bet you're supposed to play it fair and I had every right to... call the Gauls, and I'll prove to you that my Egyptians can still build a beautiful... palaces, and I insist that the Roman leave the builders alone and let me tell you...
Bir bahse girdiğinde dürüst oynamalısın, ayrıca Galyalıları çağırmak için her türlü... hakkım da var, ve sana Mısırlılar'ın hala güzel saraylar yapabileceğini... kanıtlayacağım, Romalı'ların İnşaatçıları rahat bırakmalarını konusunda ısrar ediyorum, Ayrıca söylemeliyim ki...
Then, a few vegetables, uh, petit pois, carrots. Then some glace, a little chocolate cake perhaps, and... I'll leave it all up to you.
Sonra biraz salata, birkaç doğranmış havuç sonra bir dilim limon ve bir parça çikolatalı kek olabilir ve gerisini size bırakıyorum.
People'll take it wrong that I leave this to you, but I got Papa's business to see to.
Bunu sana bırakmam yanlış anlaşılacak. Ama babamın işini halletmeliyim.
If by any chance it should occur to you in those 40 or 50 hours to end this matter differently, in some fantastic manner, to lay hands on yourself... Perhaps this is an absurd supposition and I hope you'll forgive me for that, would you be so good as to leave a short but thorough note, just two lines, two lines will do, that's all.
Eğer şu önümüzdeki 40-50 saat içinde, bu konuyu farklı bir biçimde bitirmek düşünceniz varsa, fantastik bir son mesela kendi cezanızı kendinizin vermesi gibi ki belki de bu anlamsız bir varsayım ama böyle düşündüğüm için bağışlayın bana geriye bir not bırakmak gibi bir iyilikte bulunur musunuz?
Excuse me, I'll leave you to it
- İzninizle, sizi yalnız bırakayım.
- I'll leave you to it then, sir.
- Sizi yalnız bırakayım, efendim.
I'll, uh... I'll leave you to it.
Orasını sana bırakıyorum.
I'll leave it here. It's up to you if you want it
Artık senin, ne istersen onu yap.
I'll square it with Mom, that you're not seeing her before you leave and... I'll get a message to that girlfriend when the time is right.
Anneme, gitmeden önce görüşmenizin imkansız olduğunu anlatırım ve zamanı gelince de sevgiline bir mesaj yollarım.
- I ordered... - I'll leave you to deal with it.
Bırakayım da sen ilgilen bununla.
I'll try it out, but you have to leave first.
Deneyeceğim, ama siz gittikten sonra.
As I've said, you'll be forced to come too I hope you don't leave it too late.
Sonunda benim dediğime geleceksin ya, inşallah geç olmaz.
I'll leave it to you, commandant.
Bunun kararını size bırakıyorum, Binbaşı.
I'll leave you to it, then.
Bırakayım da şey yapın.
I'm gonna get the other girl just to prove it to you, but I'll tell Miss Miles to... To leave. Out.
Sırf ispat etmek için diğer kızı yakalayacağım... ama Bayan Miles'a... gitmesini söyleyeceğim.
I'll leave it up to you.
ben sana bağlıyım.
You leave that money with me, and I'll see that he gets it... as a favor to you.
Bana biraz para ver ve bende sana onu gördüğümde... haber vereyim.
I'll leave you to it.
- Peki. Ben seni tutmayayım.
I'll see to it that you go on leave at once.
Hemen istirahata çekildiğinden emin olmak istiyorum.