I'll tell you that traducir turco
2,903 traducción paralela
Um... Mrs. Kennedy, if you're not able to do it, I'll just tell them that you're not feeling well.
Bayan Kennedy, eğer çıkamayacaksanız onlara kendinizi iyi hissetmediğinizi söyleyebilirim.
Tell him that I'll stab you if he doesn't.
Ona yapmazsa seni bıçaklayacağımı söyledim.
So you've come here to tell me the truth because you think I'll respect that?
Bunu bana söylemeye geldin çünkü buna saygı göstereceğimi düşünüyorsun.
- Men have been killing men for a lot longer than I've been walking the Earth, I'll tell you that.
- Erkekler erkek öldürüyor olmuş. Dünyada yürürken, Bunu söyleyeyim.
But now that you're here, I'll tell you to your face.
Ama şimdi burda olduğuna göre yüzüne karşı söyleyeyim.
I'll tell you that much.
En azından bu kadarını söyleyebilirim.
Well... I'll tell you, Professor, and this may come off as a little insensitive, considering the 90 % of mankind that's already gone to the grave.
Sana söylüyorum Profesör insanlığın % 90'ının ölüp mezarı boyladığını düşünürsek tavrım, biraz duygusuz gibi gelebilir.
I'll tell you, Professor, and this may come off as a little insensitive, considering the 90 % of mankind that's already gone to the grave.
Sana söylüyorum Profesör insanlığın % 90'ının ölüp mezarı boyladığını düşünürsek tavrım, biraz duygusuz gibi gelebilir.
I'll tell you what - - I will give you 24 hours to learn whatever there is left to learn from that thing, and then I am coming to kill it myself.
Bak sana ne söyleyeceğim. Bu şeyden öğrenmediğimiz şeyi öğrenmen için sana 24 saat veriyorum sonra da onu, kendim öldürmeye geleceğim.
You tell that girl Sonny I will crap on a paper plate for her if it'll get me some of this grub.
Sonny denen kıza söyleyin bana da bu yemekten yaparsa kâğıt bir tabağa sıçabilirim onun için.
When I do, maybe I'll have to tell the cops that you provided these things to me.
Eğer yakalanırsam, polislere, bunları bana senin getirdiğini söylememi ister misin?
You tell anyone that, and I'll fucking kill you.
Birine söylersen seni gebertirim.
If you see him, tell him I'll wait another thirty minutes... and that's it... I got to go.
Onu görünce söyle 30 dakika daha bekler giderim
Oh, I suppose this is when you'll tell us that if we let Mr. Cole go, he'll go and bring back the money.
Sanırım bizden Bay Cole'un gidip parayı getirmesini isteyeceksin.
Also you don't want to eat anything you caught in that lake, I'll tell you that much.
Ayrıca bu gölde tuttuğun herhangi bir şeyi yemek istemezsin. Sana bu kadarını söyleyeyim.
You can have any filthy chicken that you pick up at a bar or meet at the gym,'cause I'll tell you something.
Bardan ya da spor salonundan kaldırdığın herhangi bir mundar tavuğun bile tadına bakabilirsin. Çünkü ne var biliyor musun?
I'll tell the judge that Littlefair hurt you deeply, savagely.
Hâkime, Littlefair'ın seni derinden ve vahşice yaraladığını anlatacağım.
I'll tell you a secret only my husband and I knew... that drink I just gave you, it's made from a local herb called Chanca Piedra.
Sadece benim ve kocamın bildiği bir sırrı söyleyeyim sana : Az önce sana verdiğim içki Chanca Piedra denilen yerel bir bitkiden yapıldı.
I wish I could tell you that you'll be loved.
Keşke sana seni seveceklerini söyleyebilseydim.
Actually, it would have been better to get to know each other some other way, but don't worry I'll tell them the truth, that you're innocent.
Gerçi, bu şekilde tanışmak istemezdim ama merak etmeyin... ... Ben herkese gerçeği anlatacağım, sizin bir suçunuz olmadığını.
You don't want to fucking look at that boy, I'll tell you.
Bu oğlana bakmak istemezsin söyliim sana.
Met with General Lindford, but I'll tell you about that later.
- Evet. General Lindford'la buluştum, fakat bunu sonra konuşuruz.
It's gonna change every single thing in your entire world, and I tell you that right now, but it'll be 10 times that when it actually happens. "
Hayatındaki her şey değişecek ve bu olduğu zaman bu dediğimi on katı şiddette hissedeceksin. "
I'll tell you who killed that woman.
Size o kadını kimin öldürdüğünü söyleyeyim.
It's improved my heart one heck of a heap, I'll tell you that, pardon my French.
Aritmi konusunda çok yardımcı oldu Fransızcamı mazur görün.
Well, it's a lot easier than high school, I'll tell you that.
Doğrusunu söylemek gerekirse liseden çok daha kolay.
I'll tell him you tried your best, that you were very brave.
Elinden geleni yaptığını söylerim, çok cesur olduğunu. Çanta hâlâ sende.
I'll tell you that story.
Ben sana anlatayım o hikâyeyi.
Oh, I'll tell you what I'm aware of, Sophia, that I trusted you, and once again, it was all lies.
Sana ne bildiğimi söyleyeyim, Sophia. Sana güvenmiştim. - Ve yine hepsi yalan çıktı.
Well, I'll tell you what, I'll save your children from beeing bombed, and you can decide how much that's worth to you.
Bakın size ne diyeceğim ben çocuklarınızı bombalanmaktan kurtarayım siz de buna ne kadar paha biçeceğinize karar verin.
I'll tell you that.
Size şunu söyleyeyim.
I'll tell them you've been called away. I'll charm them so that they won't even notice you're not there. Darcy, that's lovely. but...
İş için çağrıldığını söylersin, ben de cazibemle onları büyüledikten sonra orada olmadığını fark etmezler.
I'll call you and you'll tell me about that been.
Seni ararım ve sende bana şu fasulyeyi anlatırsın.
So when I tell you about my dreams, there'll be that sparkle in your eyes.
Ben sana hayallerimden bahsettiğimde, gözlerindeki o ışık geri gelsin.
Now, when the kidnappers call today with their instructions for the drop-off, I want you to tell them that a policeman will be coming, he won't be armed, he'll be alone and he'll have the money.
Kaçıranlar bugün talimatlar için aradığında şöyle demeni istiyorum bir polis gelecek, silahsız ve yalnız... -... ve para onda olacak.
If you tell anyone I said that, I'll deny it.
Bunu başkasına söylersen, inkar ederim.
He'll tell you, I couldn't have been on my motorcycle that night.
Size, o gece motorsikletimle olamayacağımı söyleyecektir.
I'll tell you what I saw... that schmuck burst into the room when Hugo was in the can with his pants down.
Sana ne gördüğümü söyleyeyim o pislik odaya daldı. Tam Hugo tuvalette pantolonunu indirmişken.
Texting. An obscene clothing budget. A stroke-inducing cell phone bill, regardless of the plan that I chose, but I'll tell you, there is one thing that did not make the list.
Mesajlaşma olsun, telaffuz edilemeyecek bir kıyafet bütçesi olsun hangi paketi seçersem seçeyim gelecek olan kalp krizi sebebi telefon faturası olsun...
Hey, I'll tell you man, remember that time at the, uh? Oh, The Stone Pony?
Adamım asıl Stone Poney'deki maceramızı hatırlıyor musun?
Looks like his dog likes to dig, I'll tell you that.
Köpeği çukur kazmayı seviyor görünüyor. Ben de sana bunu söyleyecektim.
And I know a coupla hens there who'll be glad to see me, I'll tell you that.
Ve bir kaç horoz da beni gördüğüne sevinecek biliyorum, sana diyorum.
I'll just tell him that you wanted to get to know me because you thought it was important that his two best gals become friends.
Şey, sadece beni tanımak istediğini çünkü etrafındaki iki kadının iyi geçinmesinin senin için önemli olduğunu söylerim.
- Don't sit there and tell me you turned her down'cause that would make him the smart one, and I don't want to live in a world where that's true.
- Sakın orada oturup bana onu geri çevirdiğini söyleme, çünkü bu Carl'ı daha akıllı yapar ve ben bunun gerçek olduğu bir dünyada yaşamak istemiyorum.
I'll go and tell the manager that you've got cancer and are planning to die here.
Müdüre gidip kanser olduğunu ve burada ölmeyi planladığını söyleyeceğim.
A lot less than you make being a bookie, I'll tell you that much.
- Senin bahisçi olarak kazandığından daha az. - Kızdan haber var mı? - Hâlâ aşağıda.
I'm hardly that I'll tell you.
İnan bana hiç de öyle değilim.
I'll tell you, that kind of caring, that can't be taught.
Bu çeşit bir ilginin öğretilemeyecek bir şey olduğunu söyleyebilirim.
I'll tell you what's freaky is guess what I named that bunny.
- Sana acayip bir şey söyleyeyim. - Tavşanımın adını bil bakalım.
And I'll tell them that you are prepared to tell them anything...
Onlara senin hazır olduğunu söylerim.
I'll tell you that.
Bunu söyleyeyim.
i'll tell you that much 52
i'll tell you that right now 17
i'll tell you 1171
i'll tell you later 223
i'll tell you when i see you 17
i'll tell you a secret 44
i'll tell you everything i know 24
i'll tell you what 1535
i'll tell her 215
i'll tell you a story 22
i'll tell you that right now 17
i'll tell you 1171
i'll tell you later 223
i'll tell you when i see you 17
i'll tell you a secret 44
i'll tell you everything i know 24
i'll tell you what 1535
i'll tell her 215
i'll tell you a story 22
i'll tell you when 27
i'll tell you something 227
i'll tell you about it later 36
i'll tell you everything 135
i'll tell you right now 30
i'll tell you what happened 73
i'll tell 35
i'll tell you on the way 30
i'll tell him 347
i'll tell you all about it 39
i'll tell you something 227
i'll tell you about it later 36
i'll tell you everything 135
i'll tell you right now 30
i'll tell you what happened 73
i'll tell 35
i'll tell you on the way 30
i'll tell him 347
i'll tell you all about it 39