I'll tell you what's wrong traducir turco
73 traducción paralela
I'll tell you what's wrong.
Söyleyeyim.
I'll tell you what's wrong.
Sana, olmayan ne, söyleyeyim!
- I'll tell you what's wrong.
- Nesi var, söyleyeyim.
- I'll tell you what's wrong with you.
- Neyin olduğunu söyleyeceğim.
I'll tell you what's wrong with it, my lad.
Sana sorunu söyleyeyim, evlat.
I'll tell you what's wrong with you.
Ben sana derdini söyleyeyim.
If you won't say what's wrong with you, I'll tell you a story.
Sorununuz ne olduğunu söylemeyecekseniz size bir hikaye anlatacağım.
I'll tell you what's wrong with you!
Senin derdin ne söyleyeyim!
Tell me what's wrong, or I'll kill you.
Söyle ne var, yoksa öldürürüm.
I'll tell you what's wrong.
Sana sorunun ne olduğunu söyleyeyim.
I'll tell you what's wrong.
Sana sorunu söyleyeyim.
- I'll tell you what's wrong.
- Neyin yanlış olduğunu söyleyeceğim.
Yeah, well, I'll tell you what's wrong.
Evet, sorunun ne olduğunu söyleyeyim.
I'll tell you what's wrong.
Söyleyeyim size :
I'll tell you what's wrong.
Sana ne olduğunu söyleyeyim.
- I'll tell you what's wrong.
Neyim olduğunu söyleyeyim.
- I'll tell you what's wrong with me.
- Sana sorunumu söyleyeyim.
I'll tell you what's wrong with you, okay?
Sana neyin olduğunu söyleyeyim.
Well, I'll tell you what's wrong with that.
- Ne olduğunu söyleyeyim..
I'll tell you what's wrong.
Sana neyin yanlış olduğunu söyleyeceğim.
I'll tell you what's wrong with down here.
Buranın nesi olduğunu söyleyeyim sana.
I'll tell you what's wrong.
Sorun mu ne?
- I'll tell you what's wrong.
- Merhaba. - Sana neyin yanlış olduğunu söyleyeyim.
I'll tell you what's wrong if you promise not to take it.
Eğer çekmeyeceğine söz verirsen ne sakıncası olduğunu söylerim.
What's wrong? I'll tell you what's wrong.
- Sana neyim olduğunu söyleyeyim.
I'll tell you what's wrong with me.
Derdimin ne olduğunu söyleyeyim.
- What's wrong with it? I'll tell you what's wrong with it, first of all you're going to want to have a mind of your own, !
- Nesi mi kötü?
- I'll tell you what's wrong with him.
- Ben sana söyleyeyim.
I'll tell you what's wrong with the medical aspects of this case, Poirot.
Bu olaydaki tıbbi görünümün yanlışlığını söyleyeyim, Poirot.
All right, you tell me what's wrong, I'll tell you how to fix it.
Pekala, sorununu anlat, sana nasıl çözeceğini söyleyeceğim.
Um, and if they're not, then I'll try to make them better, but you gotta... tell me what's wrong.
Eğer değilse, durumu düzeltmeye çalışırım ama bana sorunun ne olduğunu söylemelisin.
"I'll tell you what's wrong with Jim," see, they've got all kinds of opinions.
"Sana Jim'in ne derdi olduğunu söyleyeyim!" Gördünüz mü? Bu da bir görüştür.
I'll tell you what's wrong!
Sana ne olduğunu söyleyeyim.
I'll tell ya, you know, w-w-women ain't gonna never tell you what's wrong.
Kadınlar hiçbir zaman neyin ters gittiğini söylemezler.
I'll tell you what's wrong :
Sana ne yanlış olurdu söyleyeyim :
I'll tell you What's wrong.
Uyuşmayan şeyi söyleyeyim sana.
Yeah. I'll tell you what's wrong - You just vision-walked across my hand.
Sana neyin yanlış olduğunu söyleyeyim- - az önce elimin üzerinden "imgeyürüdün".
I'll tell you what Phyllis did wrong.
Phyllis'in neyi yanlış yaptığını söyleyim.
I'll tell you what's wrong- - my best friend lying to my face.
Neyin yanlış olduğunu söyleyeyim. En iyi arkadaşım yüzüme karşı yalan söyledi.
No, I'll tell you what's wrong.
Bunda bir yanlışlık yok. Hayır, size neyin yanlış olduğunu söyleyeyim.
You don't know. Well, I'll tell you what I know. Your husband took money from the wrong people.
Ben ne bildiğimi söyleyeyim eşiniz, yanlış kişilerden para çalmış.
Maybe you think I'll call you in 3 years to tell you how grateful I am for boarding school, but if that's what you think, you have it all wrong!
Aklınca üç sene içinde seni ağlamaklı bir sesle arayıp yatılı okulun iyi bir fikir olduğunu ve nihayet çok mutlu olduğumu söyleyeceğimi mi hayal ediyorsun? Böyle bir şey düşünüyorsan çok yanılıyorsun.
I'll tell you what's wrong.
Size sorunun ne olduğunu söyleyeyim.
I'll tell you what's wrong.
Size neyin yanlış olduğunu söyleyeyim.
- It's not the best strategy, but until I actually talk to her, at least I can hold out hope that - So you're not talking to her because you don't want to hear what you think she might tell you? - I'm wrong about what happened.
- Akıllıca bir davranış değil ama en azından onunla konuşana kadar düşündüğüm şeyin yanlış olduğuna inanmak istedim.
I'll tell you what's wrong, Nate.
Sana ne olduğunu söyleyeyim, Nate.
I'll tell you what's wrong.
- Neyim olduğunu söyleyeyim.
I'll tell you what's wrong with tennis.
Tenisin neresi kötü söyleyeyim.
I'll tell you what's wrong.
Sorunun ne olduğunu söyleyeyim.
I'LL TELL YOU WHAT'S WRONG WITH THE WAY YOU LOOK.
Ben senin nasıl görünmen gerektiğini söyleyeceğim.
YOU'LL TELL ME WHAT'S WRONG WITH THE WAY I LOOK.
Sen benim nasıl görünmem gerektiğini söyleceksin.