English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I'm broke

I'm broke traducir turco

5,444 traducción paralela
I'm broke and homeless, okay?
Beş parasız ve evsizim, tamam mı?
Uh! I broke a heel.
Ayakkabımın topuğu kırıldı.
I mean, I was alone, I was pregnant, I was broke.
Yalnızdım, hamileydim, 5 parasızdım.
I never broke.
"Asla bozulmadım."
It just didn't work out. I broke up with him.
Yürümedi işte ayrıldım ondan.
I'm broke.
Beş parasızım.
Last year, I broke my mom's favourite hand mirror and buried it at the end of the house.
Geçen yıl, annemin ev sevdiği el aynasını parçaladım ve evin bahçesine gömdüm.
I'd go broke if I had to buy every pill my drug plan doesn't cover.
sigortamaın karşılamadığı şeyleri yaptırmaya başlarsam batarım.
I broke you.
Ben de seni kırdım.
I broke the toaster, too.
Ekmek kızartma makinesini de kırdım.
You don't know why I broke your lamp? - I'm sorry.
- Niye kırdığımı anlamadın mı yani?
I'm completely broke.
Tamamen meteliksiz kaldım.
A guy I used to work with broke me out.
Eskiden beraber çalıştığım bir adam beni çıkarttı.
You wanna tell me why I just broke up a fight between the sheriff and the mayor?
Neden demin Şerif'le Belediye Başkanı arasındaki kavgayı ayırdım söyler misin?
She's upset with me because... I broke her knee.
Bana kızgın çünkü bacağını ben kırdım.
Then when we broke up, I had to find work, so I got a job on the crew.
Daha sonra ayrıldığımız zaman iş bulmak zorunda kaldım. - Böylece tayfadan biri oldum.
Whenever you're ready. ♪ I'm broke, but I'm happy ♪ No. I'm happy.
- Hayır, mutluyum.
This kid called me a faggot, so I, broke a yardstick on his face.
Bu çocuk bana ibne dedi ben de cetveli suratında parçaladım.
I'm broke.
Sıkıntılıyım.
I'm broke!
Parasızım.
And I hope I broke one of your ribs.
Ve umarım kaburgalarından birini kırmışımdır.
You broke one of my rules, Sabine, and I'm guessing that spell of yours is probably a one-time deal.
Kurallarımdan birisini bozdun Sabine. Öyle tahmin ediyorum ki yaptığın bu büyü sadece tek kullanımlık.
I'm broke, Hank.
Çok kırıldım, Hank.
- I'm not talking to you. - You broke into a public building.
Seninle konuşmuyorum.
And so despite the fact that I was writing about him and he should be my subject, I broke the first rule of journalism and fell in love with my subject.
Onun hakkında yazmama ve yazımın konusu olmasına rağmen gazeteciliğin ilk kuralını kırmış ve hakkında yazdığım kişiye aşık olmuştum.
I broke my collarbone, my wrist, ruptured spleen and three concussions.
Dalağımı zedeledim. Ve üç kere sarsıntı geçirdim.
Well, I'm afraid the doctor stepped on it and broke it. I'm afraid it lies in pieces.
Korkarım ki doktor onun üzerine bastı ve kırıldı.
Yes, I was touring there with my orchestra when war broke out.
Evet, savaş patladığında orada orkestramla turdaydım.
I broke up with him.
Ondan ayrıldım.
I told you, we broke up.
Ayrıldığımızı söyledim ya.
See, my friend, his broke down, so I lent it him, tried to do him a favour.
Arkadaşımın arabası bozulunca benimkini ona emanet olarak verdim. Kendisine iyilik etmeye çalıştım.
Pino, I'm broke, will you loan me?
Pino, param yok. Senden borç alabilir miyim?
I already broke randy. Come here, buddy.
Daha şimdiden Randy'i kırdım.
- I think she broke her wrist.
- Sanırım bileğini kırdı. - Tabii bakarım.
Well, I didn't know that. I broke my arm.
Ben bilmiyordum ve kolumu kırdım.
I'm fucking broke anyway.
Beş parasız kaldım zaten.
- I broke up with her, jared.
Ondan ayrıldım Jared.
- No, I broke it off. - Mm.
- Hayır ben ayrıldım.
- No. I broke it off.
- Hayır ayrıldım.
I swear to you, I broke it off.
Yemin ediyorum ben ayrıldım.
I mean, this is the most important promise that I have ever made in my entire life, and I just broke it.
Hayatım boyunca verdiğim en büyük söz buydu ve ben bozdum.
- I fucking broke my leg.
- Lanet olası bacağımı kırdım.
I pressed it so hard, I broke his nose.
O kadar kuvvetli bastırdım ki burnunu kırdım.
I'm broke.
Param yok.
Enough! I just broke out of prison for you.
- Senin için bir hapishaneden kaçtım.
Listen, if you want specifics, it was the night that I thought you broke up with me, Elena.
Bak, detayları istersen bu benden ayrıldığını sandığım gece oldu Elena.
I thought you broke my heart, so I rip open Aaron's neck.
Kalbimi kırdığını sandım, ben de Aaron'un boynunu parçaladım.
I already broke my rule once for Matt and Tyler.
Matt ve Tyler için kuralımı çiğnedim zaten.
I got out of jail and I was just as broke and fucked up as everyone else.
Hapishaneden yeni çıkmıştım ve boşandım, herkese olduğu gibi ben de batırdım.
I'm sure Bubbles is going to want to fucking do it, he's broke right now.
Eminim Bubbles bunu yapmak isteyecektir. Beş parasız şu sıralar.
I broke my collarbone. Ooh!
- Ben de köprücük kemiğimi kırmıştım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]