I'm doing everything i can traducir turco
329 traducción paralela
I'm doing everything I can.
Elimden gelen her şeyi yapıyorum.
I'll think anything you like, but I'll still say I'm doing everything I can.
- İstediğin her şeyi düşüneceğim. Ama yine de elimden geleni yaptığımı söyleyeceğim.
I'm doing everything I can, everything I know how to do.
Ben elimden geleni yapıyorum, hayatım.
I'm doing everything I can but the old wallet's rather thin these days.
Elimden gelen her şeyi yapıyorum ama bu günlerde eski cüzdan oldukça inceldi.
I'm doing everything that can be done.
- Gerekli olan her şeyi yaptım, Ace.
- I'm doing everything I can.
- Elimden geleni yapıyorum.
I'm doing everything I can under the circumstances.
Mevcut koşullar altında yapabileceğim her şeyi yapıyorum.
- I've started all the wheels rolling. We're doing everything we can.
Sizi temin ederim, bütün çarkları döndürmeye başladım.
I'm doing everything I can, I can't do that.
Elimden geleni yapıyorum ama bunu yapamam.
I'm doing everything I can, in my written and oral reports.
Yazılı ve sözlü raporlarımda elimden geleni yapıyorum.
I'm doing everything I can... and stop calling me Shirley.
Elimden geleni yapıyorum... ve bana Shirley demeyi kes.
- I'm doing everything I can.
- Yapabildiğim her şeyi yapıyorum.
I'm sure the police are doing everything they can to apprehend them.
Eminim polis onları tutuklamak için elinden geleni yapıyordur.
I did everything I could, and I'm doing everything I can.
Yapabileceğim her şeyi yaptım, şu anda da yapıyorum.
I'm doing everything I can.
Yemin ederim, elimden geleni yapıyorum.
I'm doing everything I can.
Elimden geleni yapıyorum.
Look, I'm sorry, mister, but we're doing everything we can.
Üzgünüm bayım, ama elimizden geleni ardımıza koymuyoruz.
I'm doing everything I can to sell your paintings.
Resimlerini satayım diye her şeyi yapıyorum.
I'm doing everything I can.
Yapabildiğim her şeyi yapıyorum.
I'm sorry, ma'am, but we're doing absolutely everything we can.
Üzgünüm bayan ama elimizden gelen bu.
But I think we're doing everything that can be done.
Ama yapılabilecek herşeyi yaptığımıza inanıyoruz.
Look, I'm sure Captain Janeway is doing everything she can to find us.
Bana bak, Kaptan Janeway, bizi bulabilmek için, elinden geleni yapıyordur.
I'm doing everything I can to integrate them into your crew but frankly, you're not making it easy for me, Captain.
Onların, bu geminin mürettebatı ile kaynaşması için elimden geleni yapıyorum fakat bunu benim için hiç kolaylaştırmıyorsunuz kaptan.
All I can say is... we're involved in a hostage situation, doing everything we can... to make sure everyone comes out safe and sound.
Söyleyebileceğim tek şey bir rehine krizinin olduğu ve herk esin güvenliğini korumak için elimizden geleni yaptığımız.
Hell, I'm doing everything I can for you.
Kahretsin, senin için yapabileceğim her şeyi yapıyorum.
is he aware that I'm doing everything I can to strengthen the bond between the Dominion and the Bajorans?
Dominion ve Bajoran halkı arasındaki bağı güçlendirmek için elimden gelen her şeyi yaptığımın farkında mı?
I'm doing everything I can to stop it.
Bunu durdurabilmek için herşeyi yapıyorum.
Colonel, I'm doing everything I can.
Albay, yapabileceğim herşeyi yapıyorum.
I will subject myself to these crazy treatments, And i keep telling myself that i'm doing everything i can, but it's a lie.
Bu çılgın deneylere kendimi kobay yapacağım ve kendime yapabildiğim her şeyi yaptığımı söyleyip duruyorum ama bu bir yalan.
As committed as you are to doing everything in your power to get an A, I'm equally committed to getting my C, possibly D if I can't get a good look at your answer sheet.
- Sen A almak için çırpınırken eğer cevap kağıdına iyi bir göz atablirsem C'mi hatta D'mi almaya razıyım.
I'm doing everything I can to save you and you want to dump me, son of a bitch.
Ben seni kurtarabilmek için her şeyi yapayım ve sen beni salak yerine koy, kaltak.
I want you all to know we're doing everything we can to bring you home.
Sizi eve getirebilmek için elimizden gelen her şeyi yaptığımızı bilmenizi istiyorum.
Come, I will buy you both a drink... and you can tell me everything that you have been doing.
Gelin, size içecek birşeyler ısmarlayayım... ve sen de bana yaptıklarını anlatırsın.
I'm doing everything I can to get us out of here.
Buradan kurtulmamız için elimden geleni yapıyorum.
You know I'm doing everything I can... to set the record straight.
kayda geçirebilirim... biliyorsun herşeyi yaparım.
I'm doing everything I can to make sure we have a perfect Christmas.
Mükemmel bir Noel kutlamak için elimden gelen her şeyi yapıyorum.
- Dr. Fraiser's doing everything she can, but I'm afraid he's fallen into a deep coma.
- Dr Frasier elinden geleni yapıyor,..... ama korkarım derin komaya girdi.
- I'm doing everything I can to get them.
- Onları alabilmek için herşeyi yaptım.
I'm doing everything I can to find him.
Onu bulmak için elimden geleni yapıyorum.
- I'm doing everything I can.
Elimden geleni yaparım.
I'm sure T'Pol and Malcolm are doing everything they can to get us out of here.
Eminim T'Pol ve Malcolm bizi kurtarmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardır.
I'm sure you're doing everything you can.
Yapabileceğin herşeyi yaptığına eminim.
I'm doing everything I can.
Yapabileceğim her şeyi yapıyorum.
I'm doing everything I can to keep this family together.
Bu aileyi bir arada tutmak için her şeyi yapıyorum canım.
I'm doing everything I can.
Yapabildiğim herşeyi yapıyorum.
But I can't stop doing everything I like because I quit smoking.
Ama sigarayı bıraktım diye hoşlandığım her şeyden vaz geçecek değilim.
I'm doing everything I can.
Annem ilaç alıyor.
I'm sure that the sheriff and Mr. Smith are doing everything they can to help find her.
Maggie, Maggie, eminim ki şerif ve Bay Smith onu bulmak için her şeyi yapacaklar.
I told them we're doing everything we can for their crewmen.
Mürettebatları için elimizden geldiği kadar herşeyi yaptığımızı söyledim.
For two hours, I've been doing everything I can to make it come out.
Onun dışarı çıkması için iki saat boyunca ne gerekiyorsa yaptım.
I am doing everything that I can to help you, but you just, you can't rely on me to make this happen, and you can't rely on the nanites.
Sana yardım edebilmek için elimden gelen herşeyi yapıyorum. Ama sen sadece.. bana ve nanitelere güvenemezsin.