I'm doing it for you traducir turco
414 traducción paralela
Peter Blood, I'll make you pay for this... if I spend the rest of my life doing it!
Peter Blood, eğer hayatımın kalanını bunu yaparak geçirirsem sana bunu ödeteceğim!
But I'm doing it for the poor. Don't you understand?
Ama bunu yoksullar için yapıyorum.
And, anyway, I'll be happy about it, because I'll be doing it for you, Trudy.
Ayrıca öyle olsa da bundan mutluluk duyarım, çünkü bunun senin için yapıyor olurum Trudy.
I'm doing it because I care for you
Böyle yapıyorum çünkü sana değer veriyorum.
I'm doing it for you. Let's leave it at that.
Bunu senin için yapıyorum.
I'm doing it for you and Horn.
Sen ve Horn için yapıyorum.
Don't be upset, after all I'm doing it for you.
Üzülmeyin, sonuçta sizin için yapıyorum.
If you don't like what I'm doing, make it transportation for three.
Yaptığım işi beğenmiyorsan üç kişilik bilet al.
But when I realized you was doing it for me I was attracted to you.
Ama benim için yaptığını anlayınca senden hoşlandım.
You're the one I'm doing it for.
Bunları senin için yapıyorum.
Franz, please forgive me if I'm about to do something that violates the Spanish court ceremonial, but I'm doing it for you and your country.
Franz, İspanyol Saray merasimine aykırı bir şey yaparsam beni affetmeni isteyeceğim. Bunu sen ve ülken için yapıyorum.
I'm not doing it for you.
Bunu sizin için yapmıyorum.
- I'm doing it for myself. - You're lying.
- Kendim için yapıyorum.
- I'm not doing it for you.
- Sizin için yapmıyorum.
And I'm not doing it for you.
Bunu senin için yapmayacağım.
- I'm not doing it for you, Mr. Foster.
- Bunu sizin için yapmıyorum Bay Foster.
I'm only doing it for Tanya's sake, you thank her.
Sadece Tanya'nın hatırına yapıyorum, ona teşekkür et!
- I'm doing it for you.
- Senin için yapıyorum.
- I'm doing it only for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
Don't feel you owe me. I'm doing it for myself too.
Oğlunu elinden öylece almalarına müsaade edemezsin.
Without doing anything for it. I'm sure you wouldn't want that.
Söyledikleri haklı, seni aramıza neden alalım ki?
I'm doing it for you!
Bunu senin için yapıyorum!
I'm doing that for Ellsworth, and you don't figure in it at all.
Ben onu Ellsworth için yapıyorum ve senin bir şey yapmana gerek yok.
But, I'm not doing it for you.
Ama işi senin için halletmeyeceğim.
I'm glad you take my word for it, because that's what I was doing.
Sözüme güvenmene memnun oldum. Ama sana söylediğim gibi.
I'm not doing it for you, idiot!
Kaç, kaç.
I hope you know what you're doing, but from here on... it's full price for everything.
Umarım ne yaptığının farkındasındır. Şu andan itibaren her şey gerçek fiyattan.
You won't believe that I'm doing it just for the sake of humanity?
Bunları insaniyet namına yaptığıma hiç inanmayacaksınız, değil mi?
- I'm not doing it for you.
- Senin için yapmıyorum.
I'm doing it for you.
Bunu senin için yapıyorum.
I'm doing it for me, to see if you can build a house in two weeks.
Bunu kendim için yapıyorum ben, iki haftada bir ev bitirebiliyorsan,
I'm doing it for you.
Bunu senin için yapacağım
For you, Gavino, I'm doing it with the grove you'll be a landowner.
Bunu senin için, yapıyorum Gavino zeytinlikle arazi sahibi olacaksın.
Besides, I'm doing it for Laurent, not for you.
Kaldı ki bunu Laurent için yapıyorum, senin için değil!
Are you criticizing me for what I'm doing or for who I'm doing it with?
Ne yaptığımı ya da kiminle yaptığımı eleştiriyor musun?
I'm doing it for you, man.
Senin için adamım.
I'm doing it for you.
Siz olduğunuz için yapıyorum.
Even if it is only for your image, I'm glad you're doing it.
Sadece imajınız için bile olsa, bunu yapmanıza sevindim.
- I'm doing it all for you!
- Bütün bunları senin için yaptım!
I'm doing it for you, Mrs Marika. For your sale... I used to come and listened to you singing.
Ben, madam Marika, hatırın için... şarkı söylemiş olduğun pavyonun eski bir müşterisiyim.
You want me to run around like an asshole, tell me what I'm doing it for.
Etrafta koşturacaksam sebebini bilmeliyim.
- No, you are the one who does it for France,... I'm just a waitress. - We shall be doing this for France!
Alo.
I will leave you here to do whatever it is you're doing, and I will go upstairs and make dinner for myself, since you're not even eating these days.
Seni burada - her ne yapıyorsan - baş başa bırakıp, yukarı çıkacağım... kendime bir ziyafet hazırlayacağım... son günlerde yemediğin için buna fırsatım olmadı.
I'm doing it for you and for Alicia.
Bunu senin için ve Alicia için yapıyorum.
I'm doing things to please you and I'II end up hating you for it.
Senin hoşuna gidecek şeyler yapıyorum sonra da kendimden nefret ediyorum.
It's my ninth sick day If I get caught, I won't graduate I'm doing this for you
Kaynattığım dokuzuncu gün. Yakalanırsam mezun olamam. Bunu senin için yapıyorum.
Do i have to remind you what you'd be doing tonight If it weren't for our help?
Bu gece benim yardımım olmasaydı, burada olamayacağını hatırlatmama gerek var mı?
I'm just doing it for you, Kelly. You know plastic goes right to your thighs.
yok aslında benim hatam.
I'm terribly sorry it's turned out this way, Collie, but you have to understand my only interest is in doing what's best for you.
İşler bu hale geldiği için üzgünüm, Collie. Ama şunu anlamalısın. Benim tek amacım senin iyiliğin.
I was doing it for you, Brian and Mother.
Sen, Brian ve annen için yaptım.
Young master, I'm not doing this for you. It's for the Commander.
Küçük bey, bunu sizin için değil komutan için yapıyorum.