I'm dying traducir turco
4,279 traducción paralela
I'm not dying in jail.
Hapiste ölmücem.
♪ now I'm dying ♪ What happened to Deacon?
# Ölüyorum # Deacon'a ne oldu?
♪ now I'm dying ♪
# Ölüyorum #
Also, just to clear the air, I apologized completely to your father for running away when I thought he was dying.
Bu arada, açıklığa kavuşması açısından öleceğini öğrendiğimde kaçtığım için babanızdan tamamen özür diledim.
I'm dying of heat, I'm always hot when I wait.
Sıcaktan ölüyorum... Beklerken hep sıcak basıyor bana.
I'm dying, Raymond.
Ölüyorum Raymond.
I'm dying.
Ölüyorum.
Jesus, I'm dying, Steve.
Tanrım, çok kötüydü, Steve.
I'm dying to talk about something, although... Do Hoon told me not to tell you about it.
Bahsetmezsem çatlayacağım ama Do Hoon kimseye söylememi istedi.
Oh, my God, I'm dying.
Tanrım! Ölüyorum, ölüyorum!
Oh, my God. Am I dying?
Aman Allah'ım, ben mi ölüyorum?
- I'm dying.
- Ölüyorum.
You know what I'm gonna ask, right? He's dying.
- Ne soracağımı biliyorsun, değil mi?
I felt like I was dying.
Ölüyorum sandım.
♪ Oh, get me away from here, I'm dying ♪ ♪ Play me a song to set me free ♪
Çeviri : dejavu2008
"I'm just dying for another nipple."
"Fazladan meme ucu için ölürüm" diyor mu?
I'm not afraid of dying.
- Ölmekten korkmuyorum.
I have been dying to call you, but I was so ashamed.
Seni aramak için deliriyordum, ama utandım.
Ohh. But I'm dying back here.
Ama burada ölüyorum ben.
In fact, since you won't remember being here in the next few minutes, I have a secret that I'm dying to share.
Hatta birkaç dakika sonra bütün bunları hatırlamayacağın için paylaşmak için delirdiğim bir sırrımı sana söyleyeyim.
I'm dying.
Öleceğim.
I'm not really dying.
Öldüğüm falan yok.
But, I mean, I hope you don't mind me asking, but what is it you're dying of?
Ya umarım sormamda sakınca yoktur ama ne hastalığın vardı?
But I feel really bad about you dying and everything, so I'll give you a hand job.
O yüzden sana mastürbasyon yapayım.
I am not retiring and you're not dying.
Ne ben emekli olacağım ne de sen öleceksin.
"This is about everything." I have no less than 45 questions that I have been dying to ask you, Mr. Stephens.
Size sormak için can attığım 45'ten fazla soru var Bay Stephens.
I'm afraid of dying.
Ölmekten korkuyorum.
My God, I'm dying here.
Geberiyorum burada.
If I'm optimistic, it's because I got something worth dying for.
Ben olumlu bakıyorsam uğruna ölebilecek bir şeyim olduğu içindir.
" I'm afraid of dying and I'm sorry to be alive.
" Ölmekten korkuyorum ve yaşadığım için üzülüyorum.
When the doctor found out how many Proloft I took without dying, he was so impressed by the safety of the product, he asked for a case.
Doktor aldığım onca Proloft'a rağmen ölmediğimi anlayınca ürünün güvenliğinden çok etkilendi ve bir kutu istedi.
I'm a tough old bird, I'll be ages dying.
Beni öldürmesi zordur. Ölmem uzun sürecek.
Yes, I'm dying.
- Evet... Ölüyorum.
This has taken so long, I'm dying of hunger!
Çok uzun sürdü açlıktan ölüyorum!
I'm dying to see Young...
Young'u acil görmem lazım...
Damn it, I'm dying.
Kahretsin, ölüyorum.
I'm in a room... With my dying patient, alone. And something has entered to the room.
Bir odadayım ve yanımda ölmek üzere olan hastam var ve odaya bir şey girdi.
I saved his life back in the forties, found him dying of a war wound outside a VA hospital.
1940'lı yıllarda onun hayatını bizzat kurtardım. Virginia'da hastane köşelerinde savaş yarasıyla sürünürken buldum onu.
And I'm dying to know the suit that prompted lawyers to insist on the shower cap directions.
Avukatların duş bonesi talimatı hazırlamasına neden olan davayı öğrenmek için can atıyorum.
I am dying to read that Tweet.
O zaman attığı tweet'leri okuyacağım.
I know you've got all these ideas about patterns and people dying in threes... dad, murdered, okay?
Düzenler ve insanların üçlemeler hâlinde öldüğü konusundaki fikirlerini biliyorum. Baba, öldürüldüler, tamam mı?
Well, that's too bad because I'm dying to take it off.
Bak işte bu kötü olduö zira çıkarmak için can atıyorum.
Oh, I'm not afraid of dying, Jean.
Ben ölümden korkmuyorum Jean.
Bad Santa, I hope you like dying as much as I'm going to enjoy killing you.
Kötü Noel Baba umarım seni öldürürken benim alacağım zevk kadar sen de ölmekten zevk alırsın.
I could hear it, not anymore, not since Lexie walked out and I heard someone say the barn was dying.
- Duyabiliyordum ama artık duyamıyorum. Lexie oradan çıktığından ve birinin ahırın ölüyor olduğunu söylediğini duyduğumdan beri bir şey duymadım.
So, then, apart from the fact that I'm dying, I'm fine.
O halde öleceğim gerçeği dışında bir şeyim yok.
Tell you what, though, next time I say I'm dying to see you, let's keep it metaphoric.
Bak ne diyeceğim? Bir daha "Seni görmek için ölüyorum!" lafını metaforik olarak kullanalım.
And now I have to tell them he's dying.
Şimdi ise ona öldüğünü söylemek zorundayım.
And I'm dying.
Ve de ölüyorum.
Well, because if you didn't steal that bean, they wouldn't have had a chance to take Henry, we wouldn't be on this island, and I wouldn't be dying of dreamshade.
Çünkü o fasulyeyi çalmamış olsaydın kimsenin Henry'yi kaçırma şansı olmayacaktı, biz de bu adada olmayacaktık ve ben de Düş Gölgesi'nden ölmüyor olacaktım.
It's nice to see a friendship blossoming instead of wiling away like a dying turd flower. I know, I'm eating it all up.
Biliyorum, hepsini tükettim.
i'm dying to know 22
i'm dying here 71
dying 249
i'm done 1705
i'm doing well 24
i'm drowning 44
i'm doing great 97
i'm done with you 104
i'm doing my best 94
i'm different 70
i'm dying here 71
dying 249
i'm done 1705
i'm doing well 24
i'm drowning 44
i'm doing great 97
i'm done with you 104
i'm doing my best 94
i'm different 70
i'm dangerous 29
i'm dry 24
i'm done now 24
i'm doing good 49
i'm down 125
i'm dr 1049
i'm done talking 64
i'm done with it 49
i'm driving 280
i'm done here 97
i'm dry 24
i'm done now 24
i'm doing good 49
i'm down 125
i'm dr 1049
i'm done talking 64
i'm done with it 49
i'm driving 280
i'm done here 97