English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I'm fine with it

I'm fine with it traducir turco

394 traducción paralela
She thought I needed background, so she gave it to me with southern exposure... ... and a fine view of the Mediterranean.
Biraz deneyime ihtiyacım olduğunu düşündü ve beni Akdeniz'e götürdü.
It would be a very fine thing I believe to pass our lives together with our common scientific dream to work together constantly in our search and any discovery that we should make no matter how small would deepen the friendship
İnanıyorum ki hayatımızın geri kalanını birlikte, ortak bilimsel ruyamızla geçirmemiz iyi olur. Araştırmalarımızda devamlı beraber çalışmak ve yapacağımız her buluş ne kadar küçük olursa olsun halihazırda olan arkadaşlığımızı derinleştirecek ve birbirimize olan saygımızı artıracak.
But you were fine earlier. - Yeah, it happened all of the sudden. I can't move and I asked her mother to help me with the work.
Evet hareket edemiyorum, Ebeyi çağırdım, bu da bana yardım edecek.
I'm talking how this set was working fine until you began fiddling with it.
Sen parmağını sokuncaya kadar bu cihazın ne denli güzel çalıştığından söz ediyorum.
I'll get it back, and if any of it's missing, I'll replace it with her fine, soft flesh!
Parayı alacağım ve eksik miktarı onun etiyle tamamlayacağım!
You understand? I'm fine with it, as long as they know what they want.
Benim için hava hoş, yeter ki ne istediklerini bilsinler.
♪ If you don't mind dealing with Fagin It's a fine life! ♪ It's a fine life! ♪ Though diseased rats threaten to bring the plague in
Fagin'i göz ardı ederseniz hayat güzeldir... fareler hastalık bulaştırabilir ama hayat güzeldir... komşunun kazı hep daha besili olsa da... bizim de başımız kel değil ya payımızı alırız, hem de gani gani... eğer bunu dert etmezseniz hayat güzeldir... çay ve bisküvimiz olmasa da hayat güzeldir... hayat çok güzeldir...
I want you to know that the "equipment" we borrowed, is in fine shape and will be returned to you very soon, if nothing interferes with it.
Senden aldığımız malzemeler sağlam durumda. Eğer bir müdahale gerçekleşmezse çok yakında onlara kavuşacaksın.
And I figured, it's his life, and if that's who he loves, then that's fine with me.
Ama bu onun hayatıydı ve o kızı seviyorsa buna karışmazdım.
I'm sure it will be fine with Herbert.
Eminim Herbert'la iyi olacak.
If you ask me fora straight answer then I shall say that, as faras we can see, looking at it by an large, taking one time with another, in terms of the average of departments, then in the final analysis it is probably true to say that at the end of the day, in general terms, you would probablyfind that not to put too fine a point on it, there probably wasn't very much in it one way orthe other.
Pekala Bakanım, madem benden direkt bir cevap bekliyorsunuz o halde şöyle diyebilirim, gördüğümüz kadarıyla geniş perspektiften baktığımızda, birini alıp diğerinin üstüne koyduğumuzda bakanlıkların genel uygulamalarını düşündüğümüzde son bir analiz yaparak şöyle diyebilirim ki genel koşullarda, günün sonunda şuna ulaşmanız kuvvetle muhtemeldir ki o kadar açıkça üstüne gitmeden öyle ya da böyle içine dahil olmamalı.
If I could have the same security with another ideal, it would be fine for me.
Aynı güvenliği başka bir idealde bulsaydım o da uyardı bana.
If I'm gonna be a nerd, fine. I can deal with it.
Eğer bir inek olacaksam, bununla baş edebilirim.
So I made the middle light turn with the wheels, and it works fine.
Ben de tekerleklerle dönen... küçük ışıklar yaptım... ve gayet iyi çalışıyor.
I'm what you call a partial ocular albino, but I'm fine with it.
Bende yarı oküler albino durumu var, ama beni rahatsız etmiyor.
I'm going to another one, Gentlemen's Inn. It's fine with me.
Buna şaşıran K. gerekenden daha fazla söz etti Frieda'dan.
I'm fine with it.
Benim için sorun değil.
Look, I'm fine with it.
Neden? Ben iyiyim.
I'm fine with the age thing until it sticks its tongue down my brother's throat.
Yaş konusunda problem yok Tabi kardeşimin boğazına dilini sokana kadar.
I'll get it back, and if any of it's missin'... I'll replace it with her fine, soft flesh.
Onu geri alırım, ve tek kuruşu kaybolmuşsa yerine onun yumuşak, taze etini koyarım.
I'm fine with it.
Onu sevdiğim falan yoktu... Aslında bu iyi bile oldu.
I'm fine with it.
İyiyim.
Because you know what? Because I am fine with it.
Çünkü biliyor musun, Bu konuda rahatım.
I couldn't be more fine with it.
Bundan daha rahat olamazdım.
Listen, I'm fine with it, okay?
Dinle, benim için sorun yok, tamam mı?
I know about the tractor story and I'm fine with it.
Traktör hikayesini biliyorum ve sorun değil.
Fine. It just proves that I'm not ashamed of anyone I've slept with.
Bu sadece yattığım kimseden utanmadığımı gösterir.
I'm sure it will make a lot of money. Thank you Mr. Poston, but I think we'll be fine with the money we make selling our son into slavery.
Teşekkürler Bay Postem, ama sanırım oğlumuz Tweek'i... —... köle olarak satınca yeterli paramız olur.
hese things happen, but it has nothing to do with what I'm doing here with you fine gentlemen today.
Bu tür şeyler olur. Ancak bugün burada olmamla bir ilgisi yok.
I'm fine with it. I am so fine with it. Stop it!
Benim için hiç sorun değil.
It's fine with me, I guess, but...
Benim için sorun değil, sanırım, ama...
I'm fine with it.
Böylesi daha iyi.
- I'm fine with it, actually.
Aslında benim için sorun değil.
I'm not fine, all right? I do it once, then pass out like a grizzly bear that got shot in the ass with a sedative dart.
Bir kere yapıp sonra poposundan sakinleştirici dart yemiş bir ayı gibi bayılıyorum.
but I'm fine with it.
Ama halimden memnunum.
You know, you told me, and i'm fine with it.
Bana söyledin ve bununla bir sorunum yok.
Not because it's revealing, which I'm fine with.
Fazla teşhir edici olduğundan değil, onu sorun etmiyorum.
I'm perfectly fine with it.
Tamamen iyiyim ben.
Hey, if you want to be in denial it's fine with me, but I'm trying to keep dad from making the same mistake twice.
Senin içinde umut varsa benim açımdan bir sorun yok. Ama ben burda babamı aynı hatayı iki kez yapmaktan kurtarmaya çalışıyorum.
I'm fine with my life as it is.
Bu şekilde yaşamaktan mutluyum.
I'm fine with it.
Bence sorun yok.
It took another mind-meld with Tuvok, but I'm fine.
Tuvok bir kez daha zihne girme işlemi yaptı ama iyiyim.
I'm sure she's fine. If anybody can deal with this. it's Karen.
Eminim iyidir, eğer biri bununla başa çıkabiliyorsa, Karen'dır.
All right, if this is what you want, then I'm- - I'm fine with it.
Yani eğer istediğin buysa benim için sorun yok.
If I have to go to war with the railroad to stay, it's fine by me.
Burada kalmak için onlarla savaşmam gerekirse savaşırım.
- Mind if I break bread with my brothers? - Lose the playbook, it's a $ 500 fine.
Siz kardeşlerimle yemek yememin mahzuru var mı?
Fine. If you don't want me to come up with a way to integrate you into my brilliant plans and use you to my advantage, then I'll just kill you now and be done with it!
Dahiyane planlarıma sizi de dahil edeceğim ve avantaj sağlayacağım bir yol bulmamı istemiyorsanız ikinizi de öldüreyim de bitsin bu iş!
Why not! All I have to do is downsize and upgrade some, uh, voice activation sensors so they can correlate with the proper pronunciation and vibrato and, uh, while I'm at it, no offense, but the pixelation in your holo-imaging matrix could use a little fine-tuning.
Yapmam gereken bazı ses aktivasyonları ile çalışan sensörler ile ses telaffuzu algılayan bir, uh, Onun için yaşıyorum, alınmak yok, ama senin hologram imajındaki pikseller küçük bir ayar için faydalı olur.
And tell your Aunt Connie it is fine with me if she wants to give you away, but I am not going to salute her if she insists on wearing pink taffeta. And I...
Halan Connie'ye seni benden uzaklaştırmasında sorun olmadığını ama pembe tafta giyerse onu asla selamlamayacağımı söyle.
I'm not saying that I'm not fine with it, all right?
Bunu sorun etmiyorum.
- I am, I'm fine with it.
Sorun etmiyor gibi görünmüyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]