English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I'm getting older

I'm getting older traducir turco

130 traducción paralela
I'm sure it's because your father's getting older now. So, he's starting to get more interested in what's going on in his son's life.
Baban yaşlanıyor, muhtemelen çocuğunun ilgisini kazanmak istiyor.
She's young and pretty, you see, and I'm getting older.
O genç ve güzel. Bense yaşlanıyorum.
The doctor says I'm getting older although, I'm blamed if I feel it.
Doktor yaşlandığımı söylese de öyle hissediyorsam suçlusu benim.
I'm getting older.
Yaşlanırım.
I realize that it is incongruous to make this philosophical speech tonight but please believe firstly that I am sincere and secondly that it is not because I'm getting older that I'm making this declaration of intellectual caution.
Bu felsefi konuşmayı bu gece yapmamın yersiz olduğunun farkındayım, ama öncelikle içtenliğime inanın lütfen, ayrıca bu zihinsel ihtiyatın açıklamasını yapma nedenim..... gittikçe yaşlanıyor olmam da değil.
I'm getting older, more sensitive to sounds and...
Yaşlanıyorum. Gürültüden rahatsız olmaya başladım artık.
- No, no, I'm getting older.
Ay!
But I'm getting older, you know?
Artık yaşlanıyorum.
I'm getting older.
Yaşlanıyorum.
I'm getting older, Anne.
Yaşlanıyorum Anne.
I'm getting older by the minute.
Geçen her dakikada daha da yaşlanıyorum.
I just kept getting older, and it got more difficult to see.
Sadece gittikçe yaşlandım, ve görmek zorlaştı, gözüm döndü.
Time is slipping away, and I'm getting older and older, Huck.
Zaman akıp gidiyor ve ben gitgide yaşlanıyorum Huck.
I'd look in the mirror and I'd say, well, I guess I'm getting older.
"Galiba, yaş alıyorum."
I'm getting older... but I'd like to sleep with you.
Gittikçe yaşlanıyorum... ama seninle yatmak hoşuma gidiyor.
I'm getting older and uglier. Please, Marge, help me find a man before it's too late. Well, I'll try.
lütfen marge, daha fazla yaşlanmadan önce birini bulmama yardım et hmm, elimden geleni yaparım hatırlıyor musun bizi Bowler'ın Hall of Fame'ine götürdüğün günü
Maybe it's because I'm getting old, and he's getting older... and you're not getting any younger yourself.
Belki ben ihtiyarlıyorum, o da ihtiyarladı diyedir. Nitekim sen de genç sayılmazsın.
Perhaps it's just that I'm getting older.
Belki de yalnızca olgunlaşıyorumdur.
Of course I'm getting older.
Tabii ki yaşlanıyorum. Hepimiz gibi.
Yeah, I guess I'm getting older.
Evet, sanırım olgunlaşıyorum.
I'm getting older and I gotta think about the future.
Yaşım ilerliyor ve geleceğimi düşünmek zorundayım.
I'm getting older, too.
Benim de olamaz mı? Yaşlanıyorum da.
See, I like getting older, because that means I'm one year closer to death.
Ölüme bir yıl daha yaklaştığım için yaşlanmayı seviyorum ben.
You know, I wouldn't care about getting older if I thought my mind was gonna be as sharp as yours is.
Senin kadar zeki kalacağımı bilsem yaşlanmaktan korkmam.
I'm - I'm getting older. I just -
Yani biliyorsun işte, yaşlanıyorum.
I'm getting older now.
Yaşım ilerliyor.
I'm getting older thought I would branch out and take some new chances.
yaşlanıyorum yaptıklarımı bir kenara bırakıp yeniliklere girişmeye karar verdim.
- I'm getting older.
- İhtiyarlıyorum.
And I'm only getting older.
Ve ben yaşlanıyorum.
I've had 100 % success rate, I'm only getting older and slower.
% 100'lük bir başarı oranına sahibim, ama artık yaşlanıyorum ve ağır kalıyorum.
I'm getting older and I'm going to die.
Yaşlanıyorum ve öleceğim.
But she just kept getting older... and I was already starting to go blind, so Wes... he was the one taking care of her.
Fakat yıllar yılları kovaladı ve... Ben de tam göremez olmuştum. Yani Katie'nin bakımı Wes'e kalmıştı.
Look. I'm getting older, and there's a lot of stuff that I wish I could- -
Bak, yaşlanıyorum ve keşke yapsaydm dediğim -
I'm getting crankier as I get older.
Ben de yaşlandıkça huysuzlaşıyorum.
I didn't know them, but Roy kept telling me how I was getting older, and that pretty soon I wouldn't need to be his friend anymore.
Tanımıyordum ama Roy sürekli bana ne kadar büyüdüğümü ve çok yakında artık onun arkadaşı olmama gerek kalmayacağını söylüyordu.
Bitsy should say, "l'm getting older. I want companionship." Bobby should say, "Hot men don't go for me any more."
Bitsy, "yaşlanıyorum, artık bir arkadaşa ihtiyacım var," Bobby de, "yakışıklılar artık benimle ilgilenmiyor," demeliydi.
I don't want to say it, but the more I'm growing up... the older Ma is getting.
Bunu söylemek istemiyorum ama ben büyümeye başladıkça annem de yaşlanıyor. Onun da yaşı ilerliyor.
I'm just sad you were so scared of getting older.
Sadece yaşlanmaktan bu kadar korkuyor olmana üzüldüm.
My ophthalmologist tells me I'm just getting older.
- Muayenede bir şey çıkmadı. Oftalmoloğum bana yaşlandığımı söylüyor.
I'm just getting older, okay?
Sadece yaşlanıyorum, tamam mı?
Yeah, but, you know, I'm getting older... and... people don't care about you as much when you get older.
Evet, ama, bilirsin yaşlanıyorum ve insanlar yaşlandığın zaman sana daha az aldırıyorlar.
Yes, I know I'm getting older.
Evet, yaşlandığımı biliyorum.
And I'm getting older and sicker.
Yaşlandıkça daha da hastalanıyorum.
Or you have the belief that "I'm not getting older, I'm getting younger."
ya da "benim için her şey yolunda" gibi, ya da "yaşlanmıyorum, gençleşiyorum" gibi.
I have never taken medication now, as I'm getting older.
Çünkü şimdiye kadar hiç bu kadar ilaç almamıştım.
I'm planning on getting older.
Ama yaşlanmayı planlıyorum.
But I'm getting older.
Ama yaşlanıyorum.
I'm getting older, as they say.
Ve dedikleri gibi, yaşlanıyorum.
And i think i'm getting older,
Sanırım yaşlanıyorum.
It's just that... I'm getting older.
Sadece artık yaşlanıyorum.
Mom's getting older and I have to look after my sister's baby.
Annem yaşlanıyor ve ablamın bebeğine bakmak zorundayım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]