I'm glad you asked traducir turco
261 traducción paralela
I'm glad you asked.
Güzel bir soru sordunuz.
- I'm glad you asked me that.
- Bunu sorduğuna memnun oldum.
I'm glad I asked you to take me home.
İyi ki beni eve götürmeni istemişim.
I'm glad you asked me to go to the movies.
Beni davet ettiğine sevindim.
I'm mighty glad you asked me, mister.
İyi ki sordunuz bayım.
- I'm glad I asked you to take me up.
Beni yukarı çıkartmayı kabul ettiğin için çok mutlu oldum.
I'm glad you asked me that question, Lonesome.
Bu soruyu sormana sevindim'Yalnız'.
I'm glad you asked.
Sorduğuna sevindim.
Called people, asked around and suddenly thought of looking in the phone book. Anyway, I'm glad you could come.
İnsanları aradım, herkese sordum,..... sonra aklıma birden telefon rehberi geldi.
It's all right, darling. I'm glad you asked.
Teşekkürler sevgilim, bunları sorduğun için mutluyum.
I'm glad you asked it.
Sormanıza sevindim.
I'm glad you asked, because I believe in a man knowing all about his business.
Sorduğun için memnun oldum, çünkü ben işini tamamıyla bilen adama inanırım.
I'm glad you asked that.
Bunu sorduğunuz için mutluyum.
I'm glad you asked that question, sir.
Ne? O soruyu sorduğunuza memnun oldum, efendim.
But I'm glad you asked me about Jo Ann.
- Vince, haydi bir iyilik yap.
I'm glad you asked me that.
Sormanıza memnun oldum.
I'm glad you asked me that question. The reason is because if you had asked Simons or Bradlee, they would've said :
Bu soruyu bana sormana sevindim, çünkü eğer Simons ya da Bradlee'ye sorsaydın sana şöyle derlerdi :
Now, I'm glad you asked that.
Sorduğunuza sevindim.
- You're a brave man, and I'm real glad you asked.
- Sen cesur bir adamsın, ve sorduğuna da gerçekten çok sevindim.
I'm glad you asked me out.
Çıkma teklif etmene sevindim.
Oh. I'm so glad you asked.
Sormanıza çok sevindim!
You know, I'm glad you asked me that question.
Bu soruyu bana yöneltmenizden memnuniyet duydum.
As I said, I'm glad you asked me that question.
Dediğim gibi, sormanız beni memnun etti.
I'm awfully glad you asked me that, Lloyd...
İyi ki bana bunu sordunuz, Lloyd...
I'm glad you asked, april.
- Sorduğuna sevindim April.
I'M GLAD YOU ASKED, MY DEAR.
Bunu sormana çok memnun oldum hayatım.
Not that I care. I'm glad that you asked that, Dad, because I'm not being all I can be.
Klüp Bud artık açılmıştır.
Well, I'm glad you asked.
- Sormana sevindim.
I'm glad you asked, son.
Bunu sorduğun için mutluyum oğlum.
Grand Uncle. I'm glad you asked me here or you could've ended up like the bird.
Senin sonun da kuşunki gibi olacak.
Grand Uncle, I'm glad you asked me here or you could've ended up like the bird.
Büyük amca, beni buraya çağırdığın için çok mutluyum ; yoksa sonum kuş gibi olabilirdi.
Well, I'm glad you asked that question, Dinah, because when my daddy said someone was bad, he meant that that person was lazy.
Bunu sorduğuna sevindim, Dinah, babam birisi için "kötü" dediyse, bu onun "tembel" olduğu anlamına gelir.
Aren'tcha glad I asked you on this vacation?
Tatil yapalım dediğime mutlu değilsindir herhalde değil mi?
I'm glad you asked. Maihar'du... the book.
Maihar'du kitap.
I'm glad you asked.
Bunu sormandan memnun oldum.
I'm actually glad you asked that question, sir.
Aslında bu soruyu sormanızdan dolayı memnun oldum, efendim.
Well, I'm glad you asked.
Sorduğuna sevindim.
I'm glad you asked that, Sarah.
Bunu sorduğuna sevindim Sarah.
I'm glad you asked me.
Dur. Bak Jewel. Bana bu soruyu sormana sevindim.
- I'm glad you asked. She was wonderful, full of life, untill I killed her, of course.
Bunu sormana sevindim, çünkü o harikaydı, hayat doluydu ben onu öldürene kadar tabii ki.
Well, I'm glad you asked that.
Peki, bunu sorduğunuza sevindim.
Mm-mm, I'm the one who's glad you asked.
Mm-mm, isteğini yerine getirmek beni mutlu etti.
I'm very glad you asked me that.
Bunu sormanıza çok sevindim.
Well, I'm, uh, glad you asked.
Ben, sorduğunuza sevindim.
Well, I'm glad you asked me that.
Sormana sevindim.
But I'm glad you asked me out, I'm having a very nice...
Ama beni buraya getirdiğin için teşekkür ederim. Çok...
- I'm so glad you asked to see me.
- Çok sevindim.
The president of the United States may be sued. So why not a senator? I'm glad you asked me.
- Bay Fish, yargıtay, yakın bir zamanda, Amerika Birleşik Devletleri başkanının, görev süresi içerisinde dava edilebileceği yönünde bir karar aldı, bu durumda, bir senatörü neden yargıdan muaf tutalım?
No, I'm glad that you asked.
Hayır, iyi ki sordunuz.
I'm glad you asked.
- Bu mu? Sormana sevindim.
Ha. I'm glad you asked.
Ha. Sorduğuna sevindim.
i'm glad to see you 135
i'm glad you're happy 27
i'm glad you're safe 28
i'm glad you liked it 33
i'm glad you're feeling better 26
i'm glad you're okay 84
i'm glad 829
i'm glad you came 232
i'm glad i could help 31
i'm glad to hear that 156
i'm glad you're happy 27
i'm glad you're safe 28
i'm glad you liked it 33
i'm glad you're feeling better 26
i'm glad you're okay 84
i'm glad 829
i'm glad you came 232
i'm glad i could help 31
i'm glad to hear that 156