I'm going to my room traducir turco
253 traducción paralela
I'm going to be married, Poole. In a few weeks, she'll be under this very roof... in this very room, as my wife.
Birkaç hafta içinde, tam bu çatının altında olacak... tam bu odada, karım olarak.
I'm going to my room.
Odama gidiyorum.
Sure you are. I'm just going up to my room, and I'll see you home. 791...
Ben odama çıkıyorum, seninle orda görüşürüz.
I'm going back to my room.
Odama geri dönüyorum.
I'm going up to my room and read.
Odama okumaya gidiyorum.
I'm going to stay here in the dining room and finish my breakfast.
Burada kalıp kahvaltımı bitireceğim.
I just know that I'm going to my room.
- Düşünmüyorum. Tek bildiğim ;
I ´ m going to my room, I ´ m tired.
Ben odama gidiyorum, yorgunum.
Yes, I'm going to my room.
Evet, odama çıkıyorum.
I'm going straight up to my room.
Ben doğruca odama gidiyorum.
I'm going to be shoveling snow in my living room.
Kendi oturma odamda kar küreyeceğim.
I'm going to my room.
Ben odama gidiyorum.
No, sir, I'm going to eat them in my room.
Hayır, bayım, odamda yemek üzere çekiliyorum.
I'm... I'm going to smoke it in my room.
Odamda içeceğim.
I hope they enjoy the flight, because I won't be at my hotel because my hotel gave away my room for which my hotel is going to be sued in court!
Umarım uçuştan memnun kalırlar, çünkü yerimi bekletmeyen ve bu yüzden de mahkemelik olacağım otelimde olmayacağım!
I'm tired, I'm going to my room.
Yorgunum, odama gidiyorum.
I'm now going inside my room to meditate away my hostility towards you.
Şimdi de içeri gidip sana olan sinirimi meditasyonla geçirmeye çalışacağım.
I'm going to my room first.
Önce odama çıkacağım.
I'm just going to my room.
Ben odama gidiyorum.
Now, the only other things that I remember... other than constantly trying to guide this thing... which was always involved with either movement, rhythm, repetition or song... Or chanting, because, uh, two people in my group... had brought musical instruments, a flute and a drum... which, of course, are sacred instruments... was that sometimes the room would break up... into six or seven different things going on at once.
Sürekli olarak rehberlik etmeye çalıştığım bu olaydan başka hatırladığım diğer şeylerse muhakkak bir hareketle, bir ritimle, bir tekerrürle, şarkıyla veya bir ilahiyle alakalı, çünkü gruptan iki kişi yanlarında müzik aleti getirmişlerdi, flüt ve davul bunlar tabii ki kutsal enstrümanlardı...
I'm going to my room.
Ben odama geçiyorum.
I'm going to go back to my room now, and that will be the end of me.
Şimdi odama çekileceğim ve bu benim için her şeyin sonu olacak.
unless i need a note from my mother, i'm going to the ladies'room. - pick up line 1.
Tost makinasi mı, yoksa ocak mı?
But I hope you leave room for my fist... because I'm going to ram it into your stomach... and break your goddamn spine!
Ama umarım yumruğum için de yer kalır..... çünkü yumruğumla mideni delip..... omurganı parçalayacağım.
I'm going to try to tell you what it is before you coat my blistering feet with butter and drop me off at the emergency room.
Önce ne olduğunu söyleyeceğim sonra da kavrulan ayağımı iyice yağlayıp beni en yakın acil servise götürebilirsin.
- I'm going to my room.
- Odama gidiyorum.
- I think i'm going to my room to take a nap.
- Odama gidip biraz kestireceğim.
I got so goofy last night Diane, lying here wondering whether I was going to live or die, that I thought I saw a giant in my room.
Dün çok ahmaklaştım Diane. Burada yatmış,... ölecek miyim ölmeyecek miyim diye düşünürken,... odamda bir dev gördüğümü sandım.
Well, I'm going up to my room.
Ben odama çıkıyorum.
Now, when I've decided what I'll do about Jimmy, I'll let you know. I'm going to my room!
Jimmy ile ilgili kararımı verdiğimde ne olduğunu size de söylerim.
- Now, if you'll excuse me, I'm going to my room!
Şimdi izin verirsen, odama çıkacağım! Bu kadar yeter.
I'm going back to my room, and I'm going to make sure that you do not enter it.
Odama geri dönüyorum ve oraya girmeyeceğinizden emin olacağım.
I wanna... I'm going to my room, I'll talk to you later.
Odama gidiyorum ben, sizinle daha sonra konuşuruz.
I was going to do my living room like this, but... it didn't go with my other stuff.
Ben de oturma odamı böyle yapacaktım, ama... diğer eşyalarıma uymadı.
I'm going to my room
Ben odama çıkıyorum.
I was called by President Kennedy at 8 o'clock in the morning and he said, come to my room, and he still had his bathrobe on and and he said, here's something I'm writing for you, you're going to hold a press conference to announce it.
Sabah 8'de başkan Kennedy beni aradı ve odama gel dedi bornozu hala üzerindeydi ve "Şuraya bir şeyler yazıyorum bunları duyurmak için bir basın toplantısı düzenleyeceksin" dedi.
I bet you my ass he's going over to that little senorita's room...
Sanırım o küçük senyoritanın odasına gidiyor.
Dad, I'm going to my room with three strange men.
Baba, üç yabancıyla birlikte odama çekiliyorum.
I'm sorry... I was going up to my room but I'm tired and I can't get up.
Odama çıkmaya çalışıyordum ama çok yoruldum ve kalkamıyorum.
Tuesdays and Thursdays, I rehearse with my partner... so the living room's going to be off-limits.
Salı ve perşembeleri, ortağımla prova yaparım... bu yüzden oturma odası sınırlarının dışında.
I'm going to go to my room now and cry.
Odama gidip, ağlayacağım.
I'm going to my room.
- Bırak gitsin.
I'm going to go back to my room because Stoney's meeting me there.
Odama geri döneceğim. Çünkü Stoney beni orada bekliyor.
- You must. - I'm going to my room.
- Bunu yapman gerekli.
- No thanks, I'm going to my room.
- Hayır, teşekkür ederim.
I'm going to my room where it's not so...
Odama gidiyorum, orası değildir..
Okay, you know what? I'm going to go to my room now and, uh, I'm going to stay there till I'm 18.
Ben şimdi odama gideceğim, ve on sekizime gelene kadar... orada kalacağım.
Marlene? I'm going to go to my room.
- Gidip biraz uzanacağım.
I'm going to my room
Odama çıkıyorum
If going back to my room and watching Halloween H2O qualifies as plans then yeah, I'm all booked up.
Odama dönüp "Halloween H20" yi izlemek bir plansa evet doluyum.
I'm going to enjoy having my room all to myself.
Odaya tek başıma sahip olmanın keyfini çıkaracağım.