I'm here to warn you traducir turco
82 traducción paralela
I fled this innumerable flock. I'm here to warn you.
" Ben bu sonsuz sayıdaki sürüden kaçıp sizi uyarmaya geldim.
I'm actually here... to warn you for a possible flooding.
- Şey, zıplarken anladım ki Buranın zemini sallanıyor.
I ain't going to sentence you, boy, but I am going to warn you... if you ain't out of here in five minutes, I will open court.
Seni mahkum etmeyeceğim evlat, ama seni uyarıyorum beş dakika içinde burayı terk etmezsen mahkemeyi açarım.
Yes but I must warn you that all those who have dared to spend the night... here before you have died of fear. it is called the plane of departed spirits.
Tamam, ama sizi uyarmalıyım ki, geceyi burada geçirmeye cesaret... edenlerin hepsi korkudan öldü. Onlara düzlüğün terkedilmiş hayaletleri deniliyor.
Look, I'm here to warn you.
Her neyse, bak seni uyarmaya geldim.
I'm here to warn you
Buraya sizi uyarmaya geldim
I'm here to warn you.
Sizi uyarmak için geldim.
It's not bad, but I have to warn you, there are so many robbers here.
Kötü sayılmaz, ama uyarayım, etrafta çok hırsızlık oluyor!
Look, I know there's gonna be an assassination attempt on Queen Cleopatra..., -... and I'm here to warn you.
Kraliçe Kleopatra'ya karşı bir süikast girişimi... olacağını biliyorum, ve sizi uyarmak için buradayım.
Now, I assume you mean well, but I have to warn you, if you barge in here again, I'll have you arrested.
İyi niyetli olduğunuzu varsayıyorum ama sizi uyarmak zorundayım ki buraya tekrardan böyle dalarsanız sizi tutuklattırırım.
I am here to warn you.
Sizi uyarmak için buradayım.
That's why I'm here-to warn you.
İşte bu yüzden buradayım - sizi uyarmak için.
Before we get up in here, I have to warn you all.
Oraya çıkmadan önce sizi uyarmalıyım.
I came to warn you, but I was captured and imprisoned here.
Sizi uyarmaya geldim ancak yakalandım ve burada hapsedildim.
OKAY, BUT I HAVE TO WARN YOU, A GIRL SCOUT TROOP COMES THROUGH HERE EVERY DAY.
Tamam ama seni uyarmalıyım, Kız izci takımı her zaman buraya gelir. Tanrım!
I'm here to warn you.
Ben sizi uyarmak için buradayım.
It's getting a little West Side Story here, Dean, and I gotta warn you, my dancing skills are not up to snuff.
Bu gittikçe küçük bir Batı Yakası Hikayesine dönüşüyor Dean ama seni uyarmalıyım benim dans yeteneğim iyi değildir.
I feel it's only fair to warn you that killing me is crossing the line and you will have every marine from here to Guantánamo Bay up your keister, mister.
Seni sadece uyarmanın daha adil olacağını hissettim, beni öldürme ve sen Guantanamo sahiline kadar tüm askerlere sahip olacaksın. Sana bağlı, bayım.
I'm here to warn you that you're vulnerable... and so is she.
Buraya savunmasız olduğunu söylemeye geldim. Sarah da öyle.
I'm here to warn you.
Sizi uyarmak için buradayım.
- I'm here to warn you.
- Seni uyarmaya geldim.
And if you say, "Screw you, creepo," again I totally understand, but I warn you, I'm gonna put myself, like, geographically in the middle of the street and stand here, me and Punchy, wave to the first bus and say :
Ve yine "canın cehenneme pislik" diyeceksen anlarım, ama seni uyarıyorum. Köpeğimle yolun ortasında dikilip, geçen ilk otobüse el sallar,
But I should warn you, you may experience some mood swings... some irrational thinking here and there... but it is nothing compared to the long-term effects.
Ama seni uyarmalıyım, bazı ruhsal değişimler yaşayabilirsin... bazı mantıksız düşünceler, burada ve orda... ama uzun dönem etkileriyle karşılaştırıldığında bu hiçbir şey değil.
- Trust me, I'm here to warn you.
- Güven bana, seni uyarmak için buradayım.
If you try to warn him, I will kill everyone here, starting with you.
Onu uyarmaya çalışırsan, buradaki herkes ölür. Öldürmeye senden başlarım.
( SCOFFS ) That's why I'm here to warn you about Renee.
O yüzden Renee hakkında seni uyarmaya geldim.
I'm here to warn you about Renee.
Seni Renee hakkında uyarmak için geldim.
When I tried to warn you that the crew was in danger you threw me out of here and now you drag me back and ask me to explain something?
Sizi tehlikeler konusunda uyarmak istediğimde, beni dışarı attınız. Şimdi beni buraya çağırtıp, bir açıklama yapmamı mı bekliyorsunuz?
I'm here to warn you. Your golden parachute might be about to rip.
Seni uyarmaya geldim,... emeklilik tazminatın gümlemek üzere.
I'm only here to warn you because we had an arrangement.
Ben sadece bir anlaşmamız olduğu için seni uyarmaya gelmiştim.
And I'm here to warn you, Capricorn knows where you're staying.
Ve seni uyarmak için buradayım, Oğlak nerede kaldığını biliyor.
I'm only here to warn you.
- Sadece seni uyarmak için buradayım.
But I warn you, I'm just going to lie here, resenting you the whole time, waiting for this hell to be over.
Ama seni uyarayım, hiç kıpırdamadan öylece yatacağım ve bu işkencenin bitmesini bekleyeceğim.
Go ahead, shoot... though I have to warn you, that you may be getting rid of the one person who could help you here.
Hadi, ateş et... Sana burada yardım edebilecek tek kişiden kurtulabileceğin konusunda seni uyarmaya mecbur olmama rağmen...
I'm here to warn you, kid.
Seni uyarmaya geldim evlat.
Look, I'm here to warn you.
Buraya seni uyarmaya geldim.
I'm here to warn you.
Seni uyarıyorum.
So I understand correctly, you are here to warn us of witches.
Sanırım doğru anlıyorum, cadılara karşı bizi uyarmak için buradasın.
That's why I warn you not to call me when he's here. I'm going.
Ben buraya sizi uyarmak için geldim.
I am here for one reason... to warn you.
Tek birşey için burdayım.. Seni uyarmak için.
That's why I'm here, to warn you.
Bu yüzden sizi uyarmaya geldim.
Today I'm here to warn you that you are being lied to.
Bugün sizi uyarmak için buradayım, size yalan söylüyorlar.
Mr. Galindo, I need to warn you that even though it would be quicker and cheaper to have a coyote bring you back here,
Mr. Galindo, sizi uyarmalıyım bu daha hızlı ve ucuz yollu görünse de sizi buraya geri getirmek
I'm here to warn you, girl.
Seni uyarmaya geldim, kızım.
I'm only here to warn you, because you should know what could happen.
Sadece seni uyarmak için buradayım, başına neler gelebileceğinin farkına varmalısın.
Julia may have wanted to broker peace, but I'm here to warn you, Josh.
Julia barış çubuğu olmasını isteyebilir, ama ben seni uyarmak için buradayım, Josh.
I'm here to warn you, girl.
Buraya seni uyarmaya geldim güzelim.
I'm here to warn you
- Sizi uyarmaya geldim.
And that's why I'm here, as your lawyer, to warn you.
Bu nedenle buradayım, avukatın olarak seni uyarmak için.
Look, I need to warn you that I'm here, that I came to you because I need a favor, and it's a big one.
Dinle beni, buraya geldiğimi haber vermek istedim sana geldim çünkü bir iyilik istiyorum hem de büyük bir tane.
Now I'm here, you should warn them I want to see them We're going to see them
burdayım artık, onları uyarmalısın onları görmek istiyorum göreceksin