English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I'm in charge

I'm in charge traducir turco

2,424 traducción paralela
I'm in charge of Avi.
Avi'nin sorumluluğu bende.
I'm in charge.
Sorumluluk bende.
Oh, and he will, because I'm putting you in charge.
Dinlenecek de çünkü komutayı sana veriyorum.
And you make the introductions and you explain to him that I'm in charge of negotiations.
Ona işi anlat ve buluşmaları benim ayarlayacağımı izah et.
That's why I'm in charge.
Bu yüzden patron benim.
I'm in charge of the music.
Ben müzikten sorumluyum.
- I'm in charge here.
- Buranın sorumluluğu bende.
The man in charge of making sure I'm safe.
Benim güvende olmamı sağlayacak adam...
I have the notion that I'm still nominally in charge around here, Mr Beecher.
İsmen de olsa burada hala yetkili olduğumu düşünüyorum, Bay Beecher.
I'm in charge around here!
Burada benim sözüm geçer!
If he's in charge, I'm back in.
Yetkili oysa, ben de varım.
- I'm a special agent in charge.
Görevli bir FBI ajanıyım, demek istediğin oysa.
Good thing I'm leaving you in charge, then.
O halde yetkili olarak seni bırakıyor olmam iyi bir şey.
Now, I'm at a point where I can see the wonder, the cameraman can see the wonder, but Richard, who's in charge, is worrying, going,
şu an, Harika'yı görebileceğim bir yerdeyim kameraman Harika'yı görebilir ama Richard, başta olan kişi, endişe ediyor...
I'm in charge of routing all the school buses in this county,
- Bu ilçedeki okul otobüslerinin güzergahlarını ayarlayanların başındayım,
I can already tell our department meeting is gonna be a lot more entertaining with you in charge.
- Şimdiden söyleyebilirim, - senin başında olduğun zaman, toplantılarımız da eğlenceli geçecektir.
And they decided that I'm in charge of Billy Two this year.
- Ponpon kızlar bir oylama yaptı da çıkan karara göre bu yıl Billy 2'nin sorumluluğunu ben alıyorum. - Üzgünüm.
In fact, some people might say that missing rounds this morning when I'm in charge is crazy behavior, too.
Delilik göreceli bir kavramdır, Yang. Aslında, sorumlu olduğum kontroller yapılmadığında, bazı insanlar buna delilik diyebilir.
Look, I wanna help Jamie as much as you do but you brought a guy in on a gun charge without a gun.
Dinle, ben de Jamie'ye senin kadar yardım etmek istiyorum ama silahı olmayan birini silahı var diye içeri alıyorsun.
I'm in charge of the tissue bank where the hospital gets most of its skin and bone.
Hastane deri ve kemiklerin çoğunu buradan alıyor.
I'm driving, Pini, Whoever is next to the driver is in charge of the map, that's how it works.
Arabayı ben sürüyorum, Pini, şoförün yanında kim oturursa haritayla o ilgilenir. İşler böyle yürür.
I'm in charge of your repairs- - er, your primary physician, I should say.
Senin onarımından sorumlu kişiyim diyelim.
I'm sorry. Are you in charge?
Affedersiniz, yetkili siz misiniz?
Arcee, we'll be outside communications range for some time so I'm putting you in charge.
Arcee, bir süreliğine haberleşme menzilinin dışında olacağız o yüzden komutayı sana bırakıyorum.
But the point is, I'm in charge!
Olay şu ki, kontrol bende.
Now, this might be a little confusing to you, but I'm opening and adjourning this inquest, because the Crown Prosecution Service might bring a manslaughter charge in connection with Robert's death.
Size kafa karıştırıcı gelebilir ama soruşturmayı açıyorum ve erteliyorum. Çünkü savcılık, Robert'in ölümünde cinayet bağlantısı kurabilir. Ve elbette, olmayabilir de.
I was always in charge of the blue bits.
Hep mavi parçalarla uğraşırdım.
Until 4 am, this time slot belongs to Ko Sun-young. and I'm the producer in charge.
Saat 4'e kadar, bu zaman aralığı Ko Sun-young'a ait sorumlu yapımcı da benim.
I'm CHOl Sang-cheol in charge of KANG's case.
Ben, KANG'ın davasıyla görevli Memur CHOI Sang-cheol.
I'm the person in charge, please speak.
Yetkili kişi benim, konuşun lütfen.
I'm in charge of Min-ji's organ transplant.
Min-ji'nin organ nakil koordinatörüyüm.
I, Nurse Oh, will take charge in making sure Doctor Baek recuperates!
Bütün sorumluluğu alıyorum. Doktor Baek'in iyileşmesini sağlayacağım.
I'm in charge, which means I can promote you, yes?
Yetkili benim, bu da demek oluyor ki seni terfi ettirebilirim, öyle mi?
I'm in charge now.
Şimdi görevli benim.
I'm driving, so I'm in charge of the music.
Direksiyon bende olduğundan şarkıya da ben karar veririm.
I'm in charge.
Yetki bende.
- If I'm in charge here, I...
- Burada sorumlu bensem eğer...
If he says he wants to climb the Empire State Building and I say it's okay, it's okay, because I'm in charge.
Empire States gökdelenine tırmanmak isterse bende tamam dersem tamamdır. Çünkü mesuliyet bende.
Now I'm special agent in charge of investigations.
Şu an bir özel ajanım ve soruşturma yönetiyorum.
We have not had an incident even close to that since. And we will not. Not while I'm in charge.
Ayrıca tüm bunlar 30 yıl önce olmuş.. biz artık burdayız
I'm in charge of this itinerary.
Ben bu güzergâhtan sorumlu değilim.
Tonight, you're off duty. I'm in charge.
Bu akşam patron ben olacağım.
He's in charge of all the rest of the animals and he makes sure that they all behave when I'm gone.
O buradaki tüm hayvanların sorumlusu ve ben gittiğimde bütün yetki ona ait.
I'm in charge now.
Artık yetkili benim.
A woman comes to buy groceries and pay bills, but I'm in charge of my own life.
A woman comes to buy groceries and pay bills, but I'm in charge of my own life.
- Well, I think I'll be in charge of the family finances from now on.
- Üzgünüm. - Galiba bundan sonra ailenin mali durumundan ben sorumlu olacağım.
I'm in charge!
Sorumlu benim!
I'm in charge here, not Billy the bureaucrat.
Buradan ben sorumluyum, Billy değil, bürokrat değil.
If I'm gone too long, it's like leaving the inmates in charge of the asylum.
Eğer ortada fazla görünmezsem, tımarhanedeki tutukluları salmak gibi bir şey olur.
I'm the foreman, in charge of this whole project, which is already screwed, and we haven't even begun, but... that's life, I guess.
Tüm projenin ustabaşı benim ki içine sıçmışlar binanın ve daha başlamadı bile. Hayat böyle.
Maybe that excuse would have flown when my dad was here, but I'm in charge now.
Babam burada olsaydı belki kabul ederdi ama artık yetki bende.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]