English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I'm looking into it

I'm looking into it traducir turco

149 traducción paralela
I've already talked to my lawyers, and they're looking into it, and actually they're in contact with Herb.
Zaten avukatlarımla konuşmuş durumdayım ve onlar soruşturuyorlar Herb ile de iletişim halindeler.
It's time you and I stop looking the other way every time he gets mad at the world for the trouble he gets into.
Başını belaya sokup da öfkesini dünyadan çıkarmaya her kalkışında başımızı çevirmemeliyiz artık.
You see, I'm looking into it and I draw our trail on the map.
- Ona bakıp, yolları haritaya çiziyorum. - Neden Yüzbaşı?
I'm still looking into it, sir.
Hala araştıryorum, efendim.
I don't know who his confederate is, but I'm looking into it.
Kim yardım ediyor bilmiyorum, ama bulacağım.
I'm-I'm looking into it.
Onu araştırıyorum.
It's just that i'm having those dreams again... and i'm frightened dad's going to come into those dreams looking like that.
Şu rüyaları yeniden görmeye başladım. Babamın bu haliyle rüyama girmesinden korkuyorum.
Sometimes, me and iris have these moments, And when I'm looking into her eyes, It's hard not to think.
Bazen Iris ile öyle anlar yaşıyoruz ki gözlerinin içine baktığımda benimle aynı duyguları paylaştığını düşünmemek oldukça zor oluyor.
- I'm looking into it.
- Araştırıyorum.
I'll take it into town on the pretext of looking for new winter boots.
Yeni çizmeler bakacağım bahanesiyle şehre götürürüm.
I'm looking into it now, you'll be the first to know.
Şu anda onu araştırıyorum, ilk bilen sen olacaksın. Tamam.
It's on this tape that I'm looking into.
Dinlediğim kasetin içinde geçiyor.
Not yet, but I'm looking into it for her parents.
Henüz bilmiyorum ama ailesi için araştırıyorum.
I'm just looking at it and the words pop right into my fron!
Sadece bakıyorum ve sözcükler birden fronumda beliriyor!
I don't know yet, but I'm looking into it.
Henüz bilmiyorum ama araştırıyorum.
- Tell Max I'm looking into it.
- Max'a bunun peşinde olduğumu söyle.
I've been looking into it. I felt you should know.
Aramalarım sürüyor, ben yalnızca bilmen gerektiğini düşündüm.
I'm looking into it.
Ama... araştırıyorum.
Thank you, I'm looking into it.
Sağ ol, ilgileniyorum.
I'm looking into it.
İşte bunu anlamaya çalışıyorum.
It is too dreadful to imagine what would've happened to you had I not run into Eun-shil, looking for my lady.
Size neler yapabileceklerini düşünmek çok korkunç. Hanımımı ararken Eun-shil'e rastlamam çok iyi oldu.
I doubt you want me looking into who it was that aided and abetted the escape of a wanted fugitive.
Aranan birinin kaçmasına yardım eden kişiyi araştırmamı istemezsin herhalde.
I think it has something to do with those missing funds you were looking into.
sanırım senin şu kayıp fonlarınla ilgili birşeyler buldum.
I'm looking into it.
Araştırıyorum.
- But I'm looking right into it.
Ama içini görebiliyorum.
You can't imagine what it felt like... looking into the face of the woman I once shared a life with and with a single bullet... ending that life.
Nasıldı tahmin edemezsin. Hayatımı paylaştığım kadının yüzüne bakıp bir kurşunla hayatına son vermek nasıldı bilemezsin.
I don't want it sucked into the club's gear when I'm not looking.
Ben bakmıyorken kulübün malzemelerine karışmasını istemem.
I'm looking into it.
Ben ilgileniyorum.
But I've got Vic looking into it, so bring him up to speed.
Zaten o işe bakan Vic var, bu yüzden onu hızlandıracağım.
- I'm still looking into it.
- Hala araştırıyorum.
I start looking into devil-worship and stuff from that era, see if there's anything about plucking out hearts, and would you believe it? There's nothing.
O dönemdeki şeytana tapma ve bunun gibi şeyleri araştırdım, kalp çıkartma gibi şeyler var mı diye baktım ve inanabiliyor musun?
Soon I'm gonna be done at Yale, and it's just like I'm standing on this cliff, looking out into this huge, foggy...
Sanki bir uçurumun kenarında baktığım şey kocaman, sisli bir...
I'm looking into it.
O konuyu araştırıyorum.
I'm still looking into it.
Hala araştırıyorum.
Nothing usable, but they're not sold in many places, so, you know, I'm looking into it.
İşe yarar bir şey yok. Ama şu var ki, böyle şeyleri satan pek fazla yer yok. Şimdi onları araştırıyorum.
I'm totally into the Gormogon file, and it's my opinion, you're looking for a duo.
Tamamen Gormogon dosyasının içindeyim ve görüşüm... Bir çift arıyoruz.
I'm looking into it.
İlgileneceğim.
IT'S JUST... YOU INVITE ME AND THE BOYS OVER FOR A NICE DINNER, AND I'M SITTING HERE LOOKING INTO YOUR BEAUTIFUL EYES,
Sadece beni ve çocukları yemeğe davet ediyorsun ve ben burada senin o güzel gözlerine bakıp yaptığın pirzolanın tadını çıkarırken sen, Nick Garrett ve Sam arasında saklı bir şeyler olduğunu öğreniyorum.
I've men out all over the city looking into it.
Şehrin her tarafında bununla ilgilenen adamlarım var.
I'm looking forward to getting into it.
Buna başlamak için sabırsızlanıyorum.
Yeah, I'm looking into who gave it to him.
Evet. Kimin verdiğini araştırıyorum.
I'm looking into it.
O işi ben hallederim.
I suppose... that they don't have anyone looking into it over at the bureau.
Sanırım büroda bunu araştıracak kimse yok.
- I'm looking into it, sire.
- Onunla ben ilgilenirim, Majesteleri.
I'm going into a diabetic coma just looking at it.
Bakarken bile şeker komasına gireceğim.
I'm looking into it.
Araştırıyorum.
It's you, and unless she's haunted by an astronaut, I think we should be looking into falling, not floating.
Sensin ve ona dadanan bir astronot değilse, sanırım havalanan olarak değil düşüş olarak bakmamız lazım.
It's not that difficult really to find... a good looking Indian boy fresh off the boat... a crisp shirt neatly tucked into his terricot trousers... I'm kidding...
Yakışıklı bir hintli çocuğu bulmak... o kadar zor birşey değil tekneden yeni gelmiş... pantolonun içine sıkıştırılmış güzel bir gömlek... Şaka yapıyorum...
I'm still looking into it.
- Hala araştırıyorum.
We're looking into it, but, yes, I believe so, Home Secretary.
Bununla ilgileniyoruz, fakat evet, öyle olduğuna inanıyorum İçişleri Bakanım.
But I'm looking into it.
ama üstünde çalışıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]