I'm not sure about this traducir turco
292 traducción paralela
I'm not sure, but whatever you folks were imagining about this magistrate, he will be less than that.
Bu yargıcı ne sandığınızı bilmiyorum ama öyle biri değil.
I'm not. If I ran away and never found out the answer to the rest of this... I'd never know for sure about you, would I?
Kaçarsam ve bu olayın ardındaki cevabı öğrenemezsem senden asla emin olamayacağım, değil mi?
- I'm not so sure about this.
- Ben o kadar emin değilim.
My generals are not so happy with me about this... as I'm sure your generals are not so happy with you.
Generallerim bu tutumumdan pek memnun değil... ki bence sizin generalleriniz de pek memnun değildir.
To be honest, I'm not so sure about this Regies.
Doğrusu ben bu Regies'e pek güvenmiyorum.
I'm just not quite sure about this one.
Ama, bundan pek emin değilim.
I'm still not sure about this guy.
Bu adamdan hala emin degilim.
But I'm not so sure... how wild I am about this buddy-buddy aspect.
Ama emin değilim. Arkadaşlık kurmak için delirmediğimi söyleyebiliriz.
I'm not sure about this, but I suspect... that he's better in bed with my girl than I am!
Emin değilim ama... onun yatakda benden daha iyi olduğuna dair şüphem var!
Well, I don't know anything about film stars, Miss Giles, but if this gathering is any indication of her local interest, I'm sure that Miss Gregg won't disappoint her fans. I do hope not.
Film yıldızlarını tanımıyorum, ama bu toplantı bölgedeki hayranları içinse, onları hayal kırıklığına uğratmayacaktır.
Now I'm not saying that Sheriff Dawson knew anything about this. But he sure should have.
Şerif Dawson'ın bundan haberi olduğunu söylemiyorum ama olmalıydı tabii.
- I'm not so sure about all this.
- Bundan hiç emin değilim.
But I'm not so sure about this irreversible business.
Ama şu geri dönülemez işinden emin değilim.
I'm not so sure about this.
Bu konuda emin değilim.
I'm not sure how I feel about this.
Bu konuda ne hissettiğimden emin değilim.
I'm not so sure about this.
Emin değilim.
I'm not sure about this.
Bundan pek değilim.
Now, this is the part of the script I'm not sure about.
Senaryonun bu kısmından emin değilim.
I'm not too sure about this.
Ben pek emin değilim.
- I'm not so sure about this, Orujo.
Bundan çok emin değilim Orujo.
I really don't mind if you know all this about me I'm just not too sure that I want to know.
Benim hakkında her şeyi bilmenize gerçekten aldırmıyorum Bilmek istediğime de çok emin değilim.
I'm not sure about this.
Bilmem ki...
I'm not sure about this.
Bundan emin değilim.
I wrote my address down'cause I'm not sure about this number.
Adresimi yazdım çünkü telefon numarasından emin değilim.
I'm still not sure about this. Nevertheless, it's been....
Hala bu konuda kesin bir karar vermedim.
Say, Al, don't think that I'm not grateful for your dragging me out of a warm pool hall to picket on this balmy winter morn. But are you sure that anyone is giving oh, say, a rat's patoot about this?
Hey Al, beni bu "yumuşak" kış sabahında sıcak su havuzundan çıkarıp bu gösteriye sürüklediğin için minnettar olmadığımı düşünme... ama herhangi birinin bu yaptığımızı ne bileyim, kafasına taktığını düşünüyor musun?
I'm not sure about this.
Emin değilim.
I'm not so sure about this, Kate.
O kadar emin değilim Kate.
I think I see where you're going with this and I'm not sure how I feel about it.
Bununla nereye varacağını biliyorum ama ben aynı şekilde hissetmiyorum.
- I'm not sure how to feel about this, Mulder.
- Ne hissedeceğimi bilemiyorum, Mulder.
I'm not really sure I should be talking about this with you or with anyone.
Bu konuda sizinle veya başka biriyle konuşmalıyım pek emin değilim.
I'm not sure about this.
- Susamıştım. - Bundan emin değilim.
This photographer who seemed really dull and this actor guy who I'm not sure about because when I answered the phone "Chandler Bing" he said, " Whoa!
Fotoğrafçı adam aptal gibi... Bir de aktörle görüşeceğim. Ondan emin değilim çünkü telefonu açıp "Chandler Bing" dediğimde "kısa mesajmış" dedi.
I'm not too sure about this, Maggie.
Bundan pek emin değilim, Maggie.
- No, I'm absolutely not sure about this.
- Hayır, kesinlikle emin değilim.
I'm not sure how I feel about this.
Ne hissettiğime emin değilim.
I'm still not sure about this, Father.
Ben hala emin değilim Peder.
I'm not sure about this.
Pek emin değilim.
I'm not sure I understand about this.
Tam olarak anlayamadım.
I'm not really sure about this neighborhood.
Bu mahalle bana pek güvenli gelmedi.
I'm not sure about releasing this thing into the wild, Will. it is a demon.
Bu şeyi tekrar serbest bırakmak hoşuma gitmiyor, Will. O bir iblis.
I'm not so sure about this.
- Bundan emin değilim.
I'm not sure how I feel about NASA allowing couples... to go on this type of mission together.
NASA'nın böyle bir görevde evli çiftleri... görevlendirmesini anlayamıyorum.
I'm not sure about this dress.
Bu kıyafetten emin değilim.
I'm not so sure about this Bradford thing, dad.
Şu Bradford meselesinden pek emin değilim baba.
I'm just not sure I want to talk about it at this precise moment.
Ama şu anda bundan bahsetmek istediğimden emin değilim.
I'm not sure about this.
- Bundan emin değilim.
Look, you seem to know more about this than anyone- - why, I'm not sure- - but I need to settle this case, and you want to be sheriff again.
Bak, bunun hakkında herkesten daha çok biliyor görünüyorsun... neden, emin değilim, ama bu davayı halletmem gerek ve yeniden şerif olmak istiyorum.
I'm not so sure about this Bradford thing, dad.
Aklından neler geçiyor oğlum? Şu Bradford meselesinden pek emin değilim baba.
I'm not sure all this was about the money.
Bütün bunların parayla ilgisi olduğundan emin değilim.
To be literal about it, and I'm not sure this will dissipate... your very strong emotions on the subject... but he was actually stolen right from over me.
Açık söylemek gerekirse, konu üzerine güçlü coşkunuzu dağıtır mı bilmiyorum, ama.. gerçekten çalınmış.