English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I'm on my own

I'm on my own traducir turco

3,169 traducción paralela
Okay, but hurry or I'm gonna start doing number 11 on my own.
Tamam ama acele et yoksa 11 numarayı kendi başıma yapmaya başlayacağım.
I'm not sure if you noticed, but I'm kinda on my own out there.
Bilmiyorum farkında mısın ama dışarıda tek başımayım.
Yes, let me ask a question about that, because I had a fairly strong disgust reaction to some of the things you showed, but the important difference is that I don't try to impose my own dislikes on what other people are allowed to do.
Peki, bir soru sorayım : Bana gösterdiğin şeylerin bazılarından çok fazla iğrendim. Ama şöyle bir ayrım söz konusu :
I've been on my own here a long, long time.
Çok uzun süredir burada tek başıma kaldım.
Getting ready so that I can live well on my own.
Tek başıma yaşamak için hazırlandım.
Although I'm the president of Tae San... without the Director of Tae San Resort, Suh Eun Gee's permission... I won't be able to do anything on my own.
Taesan'ın Başkanı olmama rağmen Taesan'ın Müdürü Seo'nun izni olmadan istediğim her şeyi yapmamam.
I'm sure you can understand why I prefer to leave this world on my own terms rather than spend the rest of my life a vegetable.
Tahmin ediyorum ki bundan sonraki yaşamımı bitkisel hayatta bir bitki gibi geçirmektense buradan neden kendi isteğimle ayrılmak istediğimi anladınız.
Every time I close the lid on that canopy, I feel like I'm shutting the lid on my own coffin.
O kabin kapağını her kapattığımda kendi tabutumun kapağını kapatır gibi hissediyorum.
But I'm not on my own.
İyi de yalnız değilim.
Um, I raised a daughter on my own.
Kızımı kendi başıma büyüttüm.
But she does own the building that my restaurant's in, so I get a sweet deal on rent.
Ama restoranımın olduğu binanın sahibi o yüzden kira için şirinlik yapıyorum.
Okay, but look, I... I'd really rather do this on my own.
Anladım da kendi başıma halletmeyi tercih ederim.
Why does it feel like I've had to go through all this on my own?
Neden bu süreçten tek başıma geçmek zorunda kalmışım gibi hissettim?
"I got to do it on my own terms."
"kendi kurallarıma göre yapacağım."
Only problem, I was still on my own.
Tek sorun, hâlâ yalnızdım.
I was getting kinda nervous about being on my own, you know?
Tek başıma olduğum için biraz endişelenmeye başlamıştım.
I'm on my own.
Tek başınayım.
I can't do it on my own.
Kendim yapacağım.
Reese, thought I was gonna have to do this one on my own.
Reese, bunu tek başıma yapacağımı sanıyordum.
For two minutes I tell the world my secret Then the secret vanishes, all on its own
2 dakika için dünyaya sırrımı söylüyorum sonra sırrım kayboluyor.
All these books I'd spent years trying to discover on my own.
Tüm bu kitaplarla kendimi anlamak için yıllarımı harcadım.
Sometimes, when I'm on my own, I imagine myself dying.
Bazen, yalnızken öldüğümü hayal ediyorum.
I'll start to work on my own.
Kendi işimi yapacağım.
I'm on my own.
Ben tek başımayım.
But I'm a hands-on kind of girl, and since I'm here, it can't hurt to deal with some of my own shit.
Ama ben pratik bir kızım. Madem buralara kadar geldim kendi sorunlarımla da ilgilensem fena olmaz.
I'm on my own.
Kendi başımayım.
I'm never left on my own, if that's what you're worried about.
Beni hiç yalnız bırakmıyorlar. Güzel.
I'm on my own, watching the strangest film in the world and right in the middle of it, here's this bloke crapping a golden turd.
Tek başıma dünyanın en garip filmini izliyordum. Ve filmin tam ortasında, adamın birisi altın sıçıyordu.
Yes, though I tried to keep him, in my own way, mentally, as I masturbated on the train amongst other people.
Evet ama zihinsel olarak onu kendi yolumda tutmaya çalıştım. Metroda başka insanlara mastürbasyon yapmamın amacı buydu.
I spent half of my life worrying my mother wouldn't be able to go out into the world on her own.
Hayatımın yarısını, annemin tek başına dünyaya açılamayacağı konusunda endişelenmekle geçirdim.
I got my own shit going on, all right?
Benim de devam eden bir yaşantım var tamam mı?
♪ Tell me if I'm back on my own ♪
# Yalnız gideceksem söyle lütfen. #
♪ Tell me if I'm back on my own ♪
- Yalnız gideceksem söyle lütfen. - Nasıl gidiyorduk oraya?
♪ Tell me if I'm back on my own ♪ ♪ Giving back a heart that's on loan ♪
- Kalbimi bana geri verecek misin? - Ve artık katlanamıyorum, # #
I have been on my own all my life.
Hayatım boyunca yalnızdım.
Luckily I'm not on my own.
Çok şükür, tek başıma değilim.
That's it, I'm leaving on my own.
Yeter artık. Ben yalnız gidiyorum.
Yes. I'm on my own, all by my lonesome.
Evet, yalnızlığımla beraberim.
And I want her on my own for as long as it takes.
Ne kadar sürerse sürsün onunla yalnız kalacağım.
I need to be on my own.
Ben yalnız kalmalıyım.
Ever since then I had to get by on my own.
O andan itibaren kendi başımın çaresine bakmak zorundaydım.
I've got this crazy idea that I'm gonna turn into a star with a film that I can't get made'cause I can't get my own father's signature on, on, on a release. - It's like, you know... - Shh, shh, shh...
Babama bir belgeyi imzalatamadığım için hayata geçmeyen bir film projesiyle yıldız olma hayaline kapıldım.
I just need a little time on my own.
Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var.
I want to live life on my own terms.
Kendi kurallarıma göre yaşamak istiyorum hayatımı.
- No one. - I took it on my own.
- Kendi başıma aldım.
I can take care of it, even if I'm on my own.
Tek başıma olsam bile idare edebilirim.
I'm gonna go get some things done, and then I'm gonna go to my daughter's ballet recital, so you're on your own until lunchtime.
Ben biraz angarya iş yapacağım sonra da kızımın bale resitaline gideceğim. Öğle yemeğine kadar yalnızsın.
- I'm kind of on my own.
- Tek başıma gibiyim.
And I can assure you that my own security personnel will be on hand as well.
Ve güvenliğin kendi güvenlik elemanlarım tarafından sağlanacağına dair sizi temin ederim.
Maybe you'd bounce back faster, but we're different people, and I need to do this on my own time.
Belki sen daha çok toparlanıyorsundur, ama farklı insanlarız... -... ve vakte ihtiyacım var.
I'm here on my own and it's not a game and a strange wind is blowing
* Kendi ayaklarımın üstünde duruyorum, ve bir oyun değil artık bu * * Garip bir rüzgâr esiyor *

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]