English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I'm out of options

I'm out of options traducir turco

109 traducción paralela
I believe you left out some of my options.
Sanırım seçeneklerimden bazılarını unuttunuz.
But I'm afraid we're out of options.
Fakat korkarım ki başka seçeneğimiz kalmadı.
Unless I'm mistaken, you're out of options, Dreadnought.
Hatalı değilsem, pek fazla seçeneğin yok, Korkusuz.
I suppose I am... because frankly, I'm running out of options.
Sanırım öyle... çünkü, dürüst olmak gerekirse, elimde başka bir seçenek kalmadı.
I'm afraid you've run out of options.
Korkarım seçeneğin kalmadı.
But if you don't make that bomb, I'm out of options.
Eğer o bombayı yapmazsan, herhangi bir seçeneğim olmayacak.
I'm out of options, Odin.
Başka seçeneğim yok, Odin.
Beka, I am all out of options.
Beka, Seçeneklerimin tümünü kullandım.
I'm out of options, Counselor.
Seçeneğim kalmadı, avukat.
I'm sorry about this, Major, but I've run out of options.
Bunun için özür dilerim, Binbaşı, ama seçenekleri tükettik.
I'm running out of options here.
Fazla seçeneğim yok gibi.
Believe me, I don't want to, but I'm out of options, Doctor.
İnan bana istemiyorum ama seçeneklerim tükendi Doktor.
I have been diagnosed with a rather unique Iiver disease and I'm out of options.
Bana çok nadir görülen bir karaciğer hastalığı teşhisi konuldu ve seçeneklerim tükendi.
With Walker dead, I'm all out of options.
Walker öldüğüne göre hiçbir seçeneğim kalmadı.
We're going to sit down, the three of us, and I'm going to lay out for you clearly, what our options are.
Üçümüz oturacagiz ve ben açikça seçeneklerimizi sunacagim.
I'm sure he'll explore all the usual options for why a guy's heart starts beating so fast it pumps out air instead of blood.
Eminim, bu adamın kalbinin neden aniden hızlı attığını ve kan yerine hava pompaladığını araştırmıştır.
After running out of options, I could only think of one person that could help me find work.
Tüm seçeneklerim bitince aklıma iş bulmama yardım edebilecek tek bir kişi gelmişti.
I can't let these kids risk their lives, but I'm running out of options.
Bu çocukların hayatlarını riske atamam, ama seçeneklerim tükeniyor.
I'm running out of options here, mate.
Seçenekleri tüketiyorum, dostum.
Okay, what do you do when you like a boy and he barely knows you're alive and you already pretended to be his sleep therapist and... I'm out of options.
Tamam, senin canlı olduğunu kesinlikle bilen bir çocuktan hoşlandığında ne yaparsın ve onun uyku terapisti gibi davranmış bile olsan ve--Seçeneklerimi tüketmiş miyim?
I'm running out of options here.
Çarelerim tükenmek üzere.
I'm running out of options here.
Seçeneklerim tükeniyor burada.
And I'm running out of options.
Ve seçeneklerim tükeniyor.
I'm out of options.
Seçeneklerim tükendi.
We're out of options - I have to trust him.
Başka seçeneğimiz yok, ona güvenmek zorundayım.
Maybe I'm out of options.
Belki de seçeneğim kalmamıştır.
- I'm all out of options now.
- Seçeneğim kalmadı artık.
I kind of bombed out on the whole water and light fairy things, and I'm starting to run out of options here.
Su ve ışık perilerinin yaptıklarını bir şekilde başaramadım ve seçeneklerim gittikçe azalıyor.
Now, I'm the last person to tell anyone to go to the police... but I think you're out of options, man.
Şimdi, polise git diyecek en son kişi benim fakat başka seçeneğin yok, dostum. Danny.
Well, after 9 / 11 we were out of options, I guess.
11 Eylül sonrasında seçeneğimiz kalmadı sanırım.
And I should probably take the plea, and I'm running out of options.
Ve seçeneğim kalmadı, şu müdafayı yapacağım muhtemelen.
You're not listening, I'm out of options at this point.
Beni dinlemiyorsun.
I'm running out of options, Sam.
Çarelerim tükeniyor, Sam.
That prick Singer in Oncology told me that as of today, I am out of options and I should check into hospice for palliative care.
Onkoloji'deki hıyarağası bugünden itibaren bir şansımın kalmadığını ve palyatif bakım için bir hospis servisine yatmam gerektiğini söyledi.
If that one stop doesn't give me Benny Gomez, I'll be running out of options.
Uğrayacağım yerde de Benny Gomez'i bulamazsam seçeneklerim tükeniyor demektir.
Uh, so listen, maybe it's none of my business, but I made a few calls, did a little bit of research, and there really are some good options out there.
Dinle, belki haddime düşmez ama birkaç telefon açıp küçük bir araştırma yaptım ve gerçekten birkaç iyi seçenek varmış.
I'm running out of options.
Seçeneklerim tükeniyor.
I guess I'm out of options, so...
Galiba çaresiz kaldım, o yüzden...
I'm running out of options.
Sonunda tüm fikirlerim tükenmişti.
I hope this is it,'cause we're running out of options.
Umarım burasıdır, çünkü seçeneklerimiz azalmaya başladı.
I'm out of options.
Başka seçeneğim kalmadı.
Well, I got to tell you, I'm running out of options.
Söylemeliyim ki, fazla seçeneğim kalmadı.
I'm running out of options, Charlie.
Seçeneklerim tükeniyor, Charlie.
I, uh, sold my stock options and I went out on my own because I saw the error of my ways.
Hisselerimi sattım ve kendi isteğimle ayrıldım çünkü yaptıklarımın yanlış olduğunu gördüm.
But I'm out of time. And options.
Ama zamanım azalıyor seçeneklerim de.
I'm gonna start him on broad-spectrum A.B.s, but other than that, I'm out of options.
Geniş spektrumlu ABS yapacağım ama bunun dışında yapabileceğimiz bir şey yok.
All right. All right. I didn't want to have to sell this, but, uh, I suppose I'm out of options.
Bunu satmak zorunda kalmak istemezdim ama sanırım başka çarem yok.
I'm out of options...
Başka seçeneğim yok.
Well, I'm running out of options here.
Elimdeki seçenekler tükeniyor.
But I'm out of options, I have to request a nuclear attack commitment.
Ama başka çarem kalmadı, nükleer saldırıda bulunulmasını istemek zorundayım.
But I'm running out of options.
Ama seçeneklerim azalıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]