I'm out of the game traducir turco
154 traducción paralela
As soon as I rake in the chips, I walk out of the game.
Ben parayı alınca oyundan çıkacağım.
I'm out of the game.
Bu işlerde yoğum.
I got thrown out of the game.
Oyundan atıldım
And as far as I'm concerned any game where the main object is something that came out of a urinal is definitely not a sport.
Bana kalırsa herhangi bir oyunun asıl nesnesi klozetten çıkıyorsa o şey spor olamaz.
Kick me out of the game or I'll start screaming like a mad fool.
Ya beni oyundan atarsın ya da deli gibi bağıracağım.
I'm so far ahead of the game, next time you see me, I'll probably be picking out my china patterns.
Bu konuda çok ilerledim, beni bir daha gördüğünde evim için porselenleri seçiyor olacağım.
No, I'll probably get out of the game before then.
Hayır, sanırım ondan önce oyun dışında kalacağım.
I'm out of the game.
Oyunda yokum.
Maybe I should get out of the game.
Ohh. Belkide şunu yapmalıydım.Oyundan çıkmak.
Maybe I should get out of the game.
Bilmiyorum, belki bu işten kurtulmalıyım.
I been out of the game for so long, man.
Uzun zamandır oyunun dışındaydım, adamım.
So what I'm going to do is I'm just taking myself out of the game.
O yüzden yapacağım şey kendimi oyunun dışında bırakmak olacak.
Because I wanna get out of the game while I'm ahead. That's why.
Hâlâ vaktim varken bunlardan kurtulmak istiyorum da ondan.
I got knocked out of the game so soon.
Oyundan çok çabuk atıIdım.
I'm thinking of getting out of the bush pilot game.
Başka iş bulmayı düşünüyorum.
If I don't get at least a ministry, I'm out of the game.
Eğer en azından bir bakanlık alamazsam oyunun dışında kalırım.
I was, uh, thrown out of the game entirely.
Oyundan tamamen atıldım.
I think I got an idea, boy how to take Graffiti out of the game forever.
Öyle bir planım var ki, oğlum Graffiti sonsuza kadar işe bulaşamayacak.
I suppose I'd like to think of my husbandtaking my son to a ball game and, and not having to worry whetherdaddy is checking out the pitcher's glutes.
Sanırım, çocuklarımın babasının, onları maça götürdüğünde, atıcının kıçını kontrol etmediğini bilmek istiyorum.
I've been out of the game for so long...
O kadar uzun zamandır bu işten uzağım ki ne kadar eğlenceli olduğunu unutmuşum.
I didn't take him out of the game.
Ben onu oyundan almadım.
Cheryl, you know, I barely know you... but when we were coming out of the poker game the other night... we saw into your car... and we saw Larry hitting you.
Cheryl, biliyorsun, seni fazla tanımıyorum ama geçen gece pokerden sonra arabada sizi gördük ve Larry sana vuruyordu.
Don't kill the messenger, but I'm afraid you're out of the game!
Elçiye zeval olmazmış ama korkarım oyun dışı kaldın.
In the meantime, I'm out of the game.
Bu arada, oyundan çıkıyorum.
"you know, I played the shit out of my game,"
"Ben unumu eledim, eleğimi astım"
Maybe it's me, maybe I didn't explain the rules of the game very well but if you don't get out of here in less then two minutes we're gonna be turned into tasty chewy people bits.
Bana mı öyle geliyor bilmem ama oyunun kurallarını iyi açıklayamadım galiba. İki dakika içinde buradan çıkmazsak lezzetli yemeklere dönüşeceğiz.
Keep busting my balls and I'll take you out of the game for good.
Canımı sıkmaya devam edersen, seni oyun dışına alırım.
- Listen, Fitch I've been out of the game for 10 years.
dinle. 10 yıldır oyun dışındayım.
In high school, this girlfriend annoyed the crap out of me, but when she came to a basketball game, I played like crazy, out of my mind, because all of a sudden I was playing for her.
Evet. Aynı lisedeki gibi. Beni çok sinir eden bir kız arkadaşım vardı.
I got out of the game for a reason, you know.
Bir sebep yüzünden oyundan ayrıldım.
I was out of town calling a pre-season game the day Billy was shot.
Billy'nin öldürüldüğü gün şehir dışındaydım. Bir hazırlık maçını anlatıyordum.
But as I enjoyed playing the game so much... we've arranged a little present for you... if you'd like to look out of your office window... courtesy of our friend, Mr. Albert Stroller.
Seninle oynamak çok zevkli olduğu için sana bir hediye hazırladık. Camdan dışarı bak lütfen. Arkadaşımız, Albert Stroller'ın nezaketine karşılık.
I'm out of the game.
Oyun dışındayım.
How many gamblers did I bail out last weekend with my game of the year?
Geçen hafta sonu, "yıIın oyunu" ile kaç bahisçiyi sıkıntıdan kurtardım biliyor musunuz?
One complaint, I'm out of the game.
Bir şikayet ve oyun dışıyım.
Well, honey, nobody knows what's around the corner but I know one thing, if you keep yourself out of the game for fear of losing, there is no way on this Earth you're gonna win.
Tatlım, kimse az sonra ne olacağını bilemez ama bildiğim bir şey var, kaybetme korkusuyla oyuna girmezsen, hiç kazanma şansın olmaz.
- I'm out of the game.
- Oyun dışı kaldım.
I'm out of the game.
Ben maçtan atıldım.
I'm sorry that things got... so out of hand, and I know I'm going to jail for taking the shot, so it's probably the wrong time to say this, but... if everything you told me is true, maybe it'll be worth it, playing the game.
İşler kontrolden çıktığı için üzgünüm, ve iğneyi vurunduğum için hapse gideceğimi biliyorum, yani bunu söylemek için muhtemelen yanlış bir zaman, ama... bana söyledikleriniz doğruysa, oyunu oynamak, belki de buna değdi.
I'm out of the game.
Oyunun dışında kaldım.
I'm out of the game.
Artık oyunda değilim.
You know I'm not good at this, but before I go out tonight and play the biggest game of my life, I wanted to call you because I need you to hear me out.
Bu işte iyi olmadığımı biliyorsun,... ama bugün dışarı çıkıp, hayatımın en büyük maçını oynamadan önce seni aramak istedim, çünkü beni duymana ihtiyacım vardı.
Well, I'm throwing you both out of the game!
İkinizi de oyundan atıyorum!
What I do know is their end game is exactly the same as ours, and that's me out of this hellhole.
Tek bildiğim, onların durumu da bizimkiyle aynı. Böylece bu pis yerden kurtulacağım.
I'm out of the game.
Ben oyun dışıyım.
Good job. So, as it turns out, tonight is my nephew's tee ball game and I kind of missed the first three, so... You've already disappointed him so much.
Bu gece yeğenimin t-ball maçı varmış ve ilk üçünü ben kaçırdım, yani onu zaten hayal kırıklığına uğratmışsın.
But I tell you one thing, I'm out of the game. Well, as much as I want to believe you, Bernie, I can't just yet.
- Her ne kadar sana inanmak istesem de Bernie, bunu henüz yapamıyorum.
I'm out of the game mom, completely out of it.
Oyundan çıkıyorum.. tamamen
By unselfish, I mean we sprint up the court on every fast break... not because we might get a dunk and get your dick sucked after the game... but because sprinting might pull the defense out of position -
Takım olarak derken, bulduğumuz her kulvardan koşacağız. Sayı atacağımız ya da maçtan sonra saksafon çektireceğiniz için değil. Koşarken savunmayı dağıtıp- -
All right. Look, either I sell every car on this lot, or I leave Temecula and get out of the game for good.
Tamam, bak, ya buradaki tüm arabaları satarım, ya da Temecula'yı terk ederim ve bu oyundan ayrılırım.
I wish there was two of me, so one of me could be out here wasting my life with you, and the other one could be in there watching the football game with Bob Costas.
Keşke benden iki tane olsaydı. Böylece birimiz hayatımı seninle harcarken burada olurdu. Öteki de Bob Costas'la beraber Futbol maçını izliyor olurdu.