I'm really not traducir turco
7,984 traducción paralela
I mean, I'm not really a big fan of heights... Let me tell you. But, you know, something inside me said, "you have to do this."
Yüksekten hoslandigim pek söylenemez ama içimden bir ses "bunu yapmak zorundasin" dedi.
I'm not really here to see you.
Buraya seni görmek için gelmedim.
- Yeah well, there's, uh there's not really a lot of extra space where I live, so...
- Evet ama kaldığım yerde fazladan yer yok.
I'm really hung right now. And not in the good way.
Şu an çok açım ve pek havamda değilim.
Listen, I'm gonna pop this off'cause it's not protecting me from the smell, so I'm not really sure what the point is.
Bu maskeyi beni kokudan korumadığı için çıkaracağım. Ne işe yaradığını anlayamadım.
But I'm really not in the right head space right now.
Şu anda kafa olarak buna hazır değilim.
I'm not really in the mood, Edward.
Hiç havamda değilim, Edward.
I'm not really hungry.
Pek aç değilim.
It's not really... it's not really that common to come by... and I'll remember you guys for it.
Gerçekten çok sık başınıza gelen bir şey değil ve sizi bununla hatırlayacağım.
And then, I want to walk out of here... like I'm gonna be seeing everybody in Glee Club tomorrow, and like it's not really good-bye.
Ve sonra buradan sanki yarın Glee Kulübü'ndeki herkesi görecekmişim gibi çıkmak istiyorum ve gerçekten veda eder gibi değil.
I'm always like, oh, shit, there's Louie, but it's not like I really think it's funny, and you know, that's not a criticism, you know?
Bakıyorum Louie çıkmış. Ama komik değil yani. - Eleştiri anlamında demiyorum.
I forgot. No, I'm really sorry that I forgot that we're not ever to speak of any feelings ever.
En ufak hislerimizi bile konuşmamamız gerektiğini unuttuğum için özür dilerim.
Not really. Well, I guess we haven't come around to that conversation yet.
Sanırım o konuşmayı henüz yapmadık.
I've been debating whether or not to even bring it up because it's a hospital thing and you're probably really tired of doctors and medicine
Sorsam mı sormasam mı diye düşünüyordum çünkü hastane yemeği ve sen büyük ihtimalle doktorlar ve tıptan sıkılmışsındır.
It's not exhaustive, but I have really stuck with the jobs that I've had and I am incredibly educated about the current corporate climate and also what marketing means in the digital age.
Bu yorucu değil ama gerçekten yaptığım işlere takıldığım olmuştu. Ve inanılmaz derecede geçerli kurumsal iklim hakkında ve dijital çağda pazarlamanın ne olduğu konusunda eğitimliyim.
You know, if we just take a minute and put our hearts together, you and me right here, I think we'll both find that we're not really all that different.
Eğer sadece bir dakika ara verirsek ve kalplerimizi bir araya getirirsek, sen ve ben burada gerçekten o kadar farklı olmadığımızı bulacağız.
To really enjoy sex, I need candles, because it's the flame that gets me going, not the person in my bed.
Seksten zevk almak için, mumlara ihtiyacım var çünkü beni tahrik eden ateştir, yatağımdaki kişi değil.
I'm really not looking for some guy to die on my couch.
Adamın tekinin kanepemde ölmesini gerçekten istemiyorum.
It's not really fair for me to say it, I guess. You do you.
Sanırım, bunu söylemek pek adil değil, Sen nasıl istiyorsan, öyle yap.
I'm really not.
Hayır. Hiç değilim.
Well, I guess he's not really an uncle, he's more like a best-friend uncle but I think that's better anyway, right?
Sanırım o tam olarak amcan değil. Daha çok, en iyi arkadaş-amcan gibi ama ; biliyorsun, bence böyle olması bazen daha iyi oluyor, değil mi?
You know I'm not really a doctor, right?
Gerçek bir doktor olmadığımı biliyorsun değil mi?
You really think I'm not gross?
- Gerçekten iğrenç değil miyim?
I'm- - I'm really not seeing it, Ralph.
Sahiden anlamıyorum Ralph.
Just so you know, I'm not really a beginner.
Bu arada, tam olarak başlangıç seviyesinde sayılmam.
But it's not because I'm deluded or some sort of a psycho, it's just that... I was really enjoying getting to know you. I didn't want to say something that would scare you off.
Ama bunun sebebi seni kandırmaya çalışmam ya da bir çeşit psikopat olmam değildi sadece seni tanımak çok güzeldi ve korkmana sebep olacak bir şey söylemek istemedim.
I'm not really in the habit of sharing my research with my peers.
Gerçekten araştırmalarımı okuyucu grubumla paylaşmak huyum değildir.
Sir, I really hope you are not considering this.
Efendim, umarım bunu ciddiye almazsınız.
I'm really not a smart man.
Ben gerçekten zeki bir adam değilim.
I'm sorry, I really can't do this If you're not gonna sit still.
Üzgünüm, sabit durmazsan bunu yapamam.
And I think it's so awesome that the Warblers'passion for show choir is stronger than ever,'cause we're really gonna need that strength and commitment to not only win sectionals, but to take it all the way to nationals this year!
Bülbüller'in hırsının her zamankinden daha fazla olması harika bir durum çünkü bu güce ve sadakete, yanlızca bölgesel yarışmalar için değil, bu yılki ulusal yarışma için de ihtiyacımız var.
I would smile and jump up and down and say, "I'm not really here. I'm not really here."
Gülümser, zıplar zıplar "Burada değilim ki, değilim ki." derdim.
I'm not really here.
- Burada değilim ki.
I'm not really here!
- Burada değilim ki!
I'm not really here! I'm not really here!
- Burada değilim ki, değilim ki!
Not to be greedy, but we could really use your help on this Starling City super-virus thing.
Aç gözlülük gibi olmasın ama Starling'i virüsten kurtarmamıza da yardım edersin bence.
I'm not even supposed to be talking to you until it's official, but... With Roman running around killing all of these people for no good reason, you don't really want him walking away large and in charge, hmm?
Resmileşene kadar seninle konuşmamam lazım Roman'la onca insanı sebepsiz yere öldürmeniz gerçekten onu sağlıklı bir şekilde ortada gezmesini istemiyorsun değil mi?
I'm not really playing bartender.
Barmen rolü yapmıyorum.
- Not really. I'm just 22.
Sadece 22 yaşındayım.
[Chuckles] You know, I'm not really feeling up to it.
- Aslına bakarsan pek havamda değilim.
I'm not really sure how this is supposed to work, Wes.
Bunun nasıl yürüyeceğini bilmiyorum, Wes.
I'm just not feeling this, really.
- Şarkıyı pek hissedemiyorum.
You know, he really felt that I had these anger issues and that I was just really not communicating very well, which I didn't agree with, but... that's how that ended.
Öfke sorunlarım olduğunu hissetmişti ve iyi iletişim kuramadığımdan değil ki buna katıImıyorum ama... işte böyle sona erdi.
- No, no, I'm not really hungry.
- Hayır, pek aç değilim.
And I'm not sure I'm really hearing one.
Ve şu an öyle bir şey duyduğumu sanmıyorum. Çünkü dinlemiyorsun şef.
I'm not really used to this.
Ben gerçekten buna alışkın değilim.
No, it's not really. I'm sure Morgan is very
Hayır, hayır, eminim ki Morgan çok....
I'm not really a sheriff.
- Şerif bile değilim.
I'm not using it as a euphemism, I do like your office, really.
Kibarlık olsun diye söylemiyorum. Gerçekten ofisini beğendim.
Y-You know, I'm not really much for... for public speaking. All right.
Konuşma yapabilecek bir havada değilim.
- I'm trying not to look at any of it, but this isn't really about tests, right?
- Müptelası değilim. - Hiçbirine bakmamaya çalışıyorum ama bunun testlerle bir ilgisi yok, değil mi?
i'm really not in the mood 24
i'm really sorry 2069
i'm really good at it 17
i'm really sorry to hear that 26
i'm really tired 107
i'm really happy 47
i'm really busy 47
i'm really busy right now 18
i'm really happy for you 111
i'm really grateful 18
i'm really sorry 2069
i'm really good at it 17
i'm really sorry to hear that 26
i'm really tired 107
i'm really happy 47
i'm really busy 47
i'm really busy right now 18
i'm really happy for you 111
i'm really grateful 18