I'm sorry to interrupt you traducir turco
202 traducción paralela
I'm sorry to interrupt this serenade, but I really wish you'd go to bed.
Serenadınızı bölmek istemem ama gerçekten yatağa girmelisin.
I'm sorry to interrupt you again, Jerry.
Yine kestiğim için bağışla Jerry.
Yes, I know. I'm awfully sorry to interrupt this way... but it's so hard to get to see you the regular way, and... this will only take a minute, really.
Evet, farkındayım ve bu şekilde böldüğüm için son derece üzgünüm ama normal yollardan sizi görmek çok güç, ayrıca bu sadece bir dakikanızı alacak, gerçekten.
I'm sorry to interrupt you.
Kestiğim için üzgünüm.
I don't want to buy anything, and I'm sorry to interrupt you, but I wanted to tell you, you're making a serious mistake.
Bir şey satın almak istemiyorum... ve işinizi de böldüğüm için üzgünüm... ama ben çok ciddi bir hata yaptığınızı size söylemek istiyordum. - Ha?
I'm sorry, but you'll have to interrupt him.
Üzgünüm ama bölmek zorundasınız.
- I'm sorry to interrupt you, Your Majesty.
- Sözünüzü kestiğim için üzgünüm Ekselansları.
Sorry to interrupt, but I'm back on duty at 2 : 00 and you won't have time to cook my mackerel.
Yarıda kestiğim için özür dilerim, ama 2'de işe dönmem gerekiyor. ve bana uskumru pişirecek kadar vaktin olmayacak.
Sorry to interrupt. As I understand it you feel the signing of this pact has been detrimental to our security.
Kestiğim için bağışlayın ama... anladığım kadarıyla... bu anlaşmayı imzalamak, sizin açınızdan ulusal güvenliğimize aykırı.
I'm sorry to interrupt you, sir, but this is impossible for me.
Sizi durdurduğum için özür dilerim efendim, ama bu benim için imkânsız.
I'm sorry. I didn't mean to interrupt you.
Afedersin, lafını kesmek istemedim.
I'm sorry to interrupt you. Excuse me, señora.
Konuşmanızı böldüğüm için özür dilerim, senyora.
I'm sorry to interrupt you.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Sorry to interrupt you, but I asked M for a list of all the ports
Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama M'den Stromberg tankerinin gittiği
I'm sorry to interrupt the dance, but I'm sure you'll want to hear the news.
Dansı böldüğüm için özür dilerim, ama bu haberi hepiniz duymak istersiniz.
Lauren, I'm sorry to interrupt, but Anne Tyler called when you were out.
- Lauren, sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama siz dışarıdayken Anne Tyler aradı.
Not quite, Woody. Well, I'm sorry to interrupt you, but, uh, Denise called.
- İşini böldüğüm için özür dilerim ama Denise aradı.
I'm sorry to interrupt, Mr. Woeste and you gentlemen but now it's time to relax.
Böldüğüm için bağışlayın, Bay Woeste ve baylar... ancak şimdi rahatlama zamanı.
I'm sorry to interrupt, but I just have to ask you have we met somewhere before?
- Pardon, böldüğüm için üzgünüm ama sormam gerek, acaba daha önce tanıştık mı?
I'm sorry to interrupt, Doctor Sutphin, but there are two police detectives waiting to see you in your office.
Özür dilerim kestiğim için... ama iki Polis Dedektif ofisinde sizi bekliyor.
Mr Skinner, I'm very sorry to interrupt, but Agent Mulder is demanding to see you.
Bay Skinner, böldüğüm için özür dilerim, ama Ajan Mulder sizi görmekte ısrar ediyor.
I'm so sorry to interrupt you while you're busy writing letters.
Meşgulsün, mektup yazmanı böldüğüm için üzgünüm.
I'm sorry to interrupt you but could you read number two again?
Randy, afedersin. Kestiğim için özür dilerim, Ama ikinciyi tekrar okur musun?
I'm sorry, Dr. Crane, I hate to interrupt but you're all out of time for today.
Özür dilerim, Dr. Crane, sözünüzü kesmekten nefret ediyorum ama bugünkü vaktimizin sonuna geldik.
I'm sorry to interrupt you, Doctor but Ensign Tyler has broken his leg and...
Böldüğüm için üzgünüm doktor ama asteğmen Tylerın bacağı kırılmış ve...
Inez, I'm sorry to interrupt you, but I think I've got it.
Inez, işini böldüm, kusura bakma ama sanırım buldum.
Captain, I'm sorry to interrupt, but you must come with me to the White Star at once.
Kaptan, rahatsız etmek istemezdim ama hemen Ak Yıldız'a gitmeliyiz.
Dr. Vucelich, Dr. Benton, I'm sorry to interrupt you.
Dr. Vucelich, Dr. Benton. Böldüğüm için üzgünüm.
I'm sorry to interrupt you, but Mr. Steinbrenner and I want you to know we appreciate all the hours you've been putting in.
Çalışmanı böldüğüm için özür dilerim, ama Bay Steinbrenner ve ben senin bu kadar azimle çalışmana minnettarız.
I'm really sorry to interrupt you but the case with the stones where is it?
Böldüğüme üzgünüm ama... Çanta, taşların olduğu nerede o?
I'm sorry to interrupt... But Dr. Stroomkoning wants to see you urgently.
Özür dilerim ama Dr. Stroomkoning, acilen sizi görmek istiyor.
Gentlemen if I'm boring you... I'm sorry, Bill. I didn't mean to interrupt.
Üzgünüm, Bill.
- Hi. I'm really sorry to interrupt you.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm.
I'm sorry to interrupt you, but, uh, I'm having a bit of a problem.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm... ama bir sorunum var.
I'm sorry to interrupt you.
Araya girdiğim için üzgünüm.
I'm sorry to interrupt, but Dad needs you, Frasier. - No, he doesn't.
Sözünüzü kestiğim için özür dilerim ama babamın sana ihtiyacı var.
I'm so sorry to interrupt you.
Rahatsız ettim, üzgünüm.
I'm sorry to interrupt your meal, but... how can you all be so jovial after our near miss?
Yemeğinizi böldüğüm için özür dilerim ama... Böyle bir olaydan sonra nasıl bu kadar dost canlısı oluyorsunuz?
Sorry to interrupt your afternoon, ma'am, but..... I was wondering if you could tell me where l can find your daughter.
Sizi rahatsız etmek istemezdim efendim, ama bana kızınızı nerede bulacağımı söyleyebilir misiniz, acaba?
I'm so sorry to interrupt you but I'm kind of looking for a fresh face next.
Özür dilerim. Lafını böldüğüm için üzgünüm ama yeni bir konuşmacı arıyordum.
I'm terribly sorry to interrupt you when you're having dinner.
Yemek yerken rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Sorry to interrupt, but I have got a gun pointed at this officer's head, so I'm sure you're aware the procedure is to stay calm, don't inflame the situation and listen.
Böldüğüm için üzgünüm ama bu memurun başına bir silah doğrulttum,... o yüzden eminim hepiniz sakin kalmanız gerektiğini biliyorsunuzdur,... olayı alevlendirmeyin ve dinleyin.
Susan, I'm really sorry to interrupt, but i just had to tell you...
- BöIdüğüm için üzgünüm ama söyIemek zorundaydım.
I'm sorry to interrupt, do you think you can lose any more staff?
Rahatsız ettiğim için üzgünüm, sence daha fazla personel işten çıkarılabilir mi?
- Oh, Chris, I'm terribly sorry to interrupt you.
- Ah, Chris, çok üzgünüm rahatsız ettiğim için.
Sorry to interrupt, but I think one of you may have misplaced a power.
Böldüğüm için özür dilerim, ama sanırım aranızdan biri gücü yanlış yere koydu.
I'm sorry to interrupt, but can I say, right off the top, thank you for calling me in.
Sözünüzü kestiğim için kusura bakmayın ama önden şu söylemek istiyorum çağırdığınız için teşekkür ederim.
Sorry to interrupt you there, but I gotta ask you a quick question.
Böldüğüm için özür dilerim Bob ama çabucak bişey soracağım.. doğduğunda daha doğrusu...
Sorry to interrupt you there. Listen, I'm not in town right now.
- Beklettiğim için üzgünüm, şu an uygun değil
Greg. I'm sorry to interrupt while you guys are eating but thanks for coming back. It's good to see you.
Yemeğinizi böldüm ama geldiğin için teşekkür etmek istedim.
Sorry to interrupt, but I need to see you and the others.
Araya girdğim için özür dilerim ama seni ve diğerlerini görmem lazım.