I'm sure of that traducir turco
2,479 traducción paralela
I will speak to the sisters, of course, but I'm sure that they would have come to me if there had been any attempt to molest them.
- Elbette rahibelerle konuşurum ama saldırı teşebbüsü olsaydı eminim bana gelirlerdi.
I'm Kate Reed, and all I want is five minutes of your time, but if you'd rather not talk to me, I'm sure that Paul Shelton will be more than happy to come down and talk to you himself.
Ben Kate Reed, ve bütün istediğim beş dakikanızı almak, ama elbette eğer benimle konuşmak istemiyorsanız, eminim Paul Shelton bizzat gelip, sizinle konuşmaya can atacaktır.
I'm sure that, you know, unconsciously I took advantage of that.
Şundan eminim ki, farkında olmadan bundan yararlandım.
I'll make sure that we have some of the extract waiting for you.
Senin için hazırda bekleyecek bazı özler olması için gerekeni yapacağım.
I'm sure it is - the theory states that a bunch of monkeys on an island learn how to use a rock as a knife, then a bunch of monkeys on another island 10,000 miles away also learn how to use a rock as a knife because they're connected through a morphic field.
Eminim ki bu- - bi kaç maymunun bir adada taşın bıçak olarak nasıl kullanıldığını öğrendi, ondan sonra bir sürü maymun da 10000 mil uzaktaki bir adada taşın nasıl bıçak olarak kullanıldığını öğrendiler, çünkü onlar morfik alan üzerinden bağlantılı.
Um, general, I'm not so sure that Vivian is really built for this sort of mission, you know.
General, Vivian'ın bu tarz bir görevin altından kalkabileceğini sanmıyorum.
I think we should just kind of go through it, and make sure that it's what we want in the store.
Bence bir üstünden geçip, dükkanda istediğimiz şeyler olduğuna emin olalım.
I'm not sure that's actually a type of people.
Bunun bir tip insan olduğunu sanmıyorum.
- Well of course I'm sure that you...
- Peki, ben eminim ki siz...
I'm sure some of his colleagues would take issue with that, but
Bazı bilim insanları bunu tartışacak belki...
Well, of course, I'm sure she wouldn't even say that to her real dad.
Tabiki. Eminim kendi babasına bile söyleyemez.
I'm sure she wants a piece of that action.
Bu yaptığı harekette, eminim ki bir parça olsun kızı istiyor.
That's why I'm sure that ahead of here, something...
İşte bundan, bu yolun ilerisinde, bir şeyler...
He didn't want anyone to know because he didn't have time to see all of youse. - That's all that was. - I'm sure that's all it was.
Hepimizi görecek kadar vakti yoktu ve kimsenin kendini önemsiz hissetmesini istemiyordu.
And I'll make sure that Bobby's with this every step of the way.
Bobby'nin her aşamada işin içinde olmasını sağlayacağım.
There's always the boot room. I'm sure you'll have use of that!
Her zaman kovulma odası vardır.
"I'm sure that the wheels of the fate turned..."
"Eminim kaderin çarkları dönüp..."
He kind of looked like this guy, but now that I think about it, I'm just not sure.
Bu adama çok benziyordu ama şimdi düşünüyorum da bundan pek emin değilim.
I'm not sure exactly, I just know that the last couple of times we've given morphine to a patient, it hasn't really kicked in like it's supposed to.
Tam emin değilim, bir hastaya morfin verdiğimiz son bir kaç seferdir olması gerektiği gibi, gerçekten faaliyete geçmediğini biliyorum.
You know what, I'm sure I can take care of that.
- Bak ne diyeceğim bunun icabına bakabileceğime eminim.
But there is a revolution coming and I'm sure that he'll be part of it.
Fakat gelen bir devrim var ve ben onun bir parçası olacağıma eminim.
You know, there are rules, and I'm not going to leave one member of my crew hanging, so come Monday morning, please make sure my desk is waxed and every pencil on that desk is sharpened
Bazı kurallar var. Ve ben takımımdan birini satmayacağım. Pazartesi sabahı geldiğinde, lütfen masamın cilalandığından ve masadaki tüm kalemlerin ucunun sivri olduğundan emin olun.
In that case, um, could you hand over your phone, please, because I'm pretty sure it still has plenty of texts from Lena on it? Your phone, please. You don't need my phone.
'Tekrar sahneye dönme ve insanları tekrar coşturura bilme konusunda endişeleri olduğunu biliyorum.
I'm not sure that's any of your business.
Seni ilgilendirdiğini hiç sanmıyorum.
I mean, sure, Bear put me though obedience school, but does that mean I have to be unhappy for the rest of my life?
Tamam, Ayı'yla mutlu günlerimiz oldu. Ama bu yüzden hayatımı mutsuz geçirmem mi gerekir?
So now I just have to make sure that the book that chapter comes from never sees the light of day.
Bu yüzden şimdi kitabın o bölümünün asla gün yüzüne çıkmadığına emin olmalıyım.
Look, you're on probation and I'm done making sure that you stay out of trouble.
Bak, gözetim altındasın ve senin beladan uzak duracağından emin oluyorum.
♪ Men. ♪ I'm sure you're aware that depression is often the result of repressed anger.
Depresyonun, genelde bastırılmış öfkenin sonucu olduğunun farkındasındır eminim.
I'm sure some Arabs think of Denmark as an arrogant, anti-Muslim nation that is the loyal friend of the USA.
Arap dünyasında bazı kişilerin Danimarka'yı küstah İslam düşmanı, Amerikancı bir ülke olarak gördüklerinden eminim.
I'm sure voters agree that I can take care of my child and oppose a state-funded privatization of the health sector.
Çocuğumun iyiliğini düşünürken sağlık sektörünün devlet eliyle özelleştirilmesine karşı çıkmamı seçmenler anlayacaktır, eminim.
I know the law, and I'm sure you know that cases of public interest override those principles.
Kanunu ben de biliyorum, ama eminim sen de biliyorsundur ki toplumun iyiliği söz konusuyla bu prensipler geçersizdir.
I think Tom's not entirely sure, but he's got lots of speech, lots of verbalisation, and that also...
Sanırım Tom bundan tam olarak emin değil, Ama konuşacak, söyleyecek çok şeyi var, ki bu da...
I'm playing it kind of cool, though,'cause I want to make sure that I--hang on.
Şu an kendimi ağırdan satıyorum çünkü- - Bekle.
I'm sure you're aware that yesterday, two men... wearing ski masks, robbed Broadway Mutual Bank at King and Church with a pistol, which, in turn, they used to beat Sunil Dhawan, branch manager, father of three.
Eminim sen de dün kar maskeli iki kişinin King ve Church sokağındaki Broadway yatırım bankasını şube müdürü, üç çocuk babası Sunil Dhawan'ı dövmek için de kullandıkları bir silahla soyduklarını duymuşsundur.
And I'll make sure she's processed as gently as possible as long as she admits that she made this trade of her own accord.
Ve o bunu kendi isteğiyle itiraf edene kadar ona nazik davranılacağından emin olacağım.
Ooh! Also, if at all possible, if you could check to make sure I'm still alive on the roof of the van, that would be great.
Ayrca mümkünse bir de bakın bakalım minibüsün çatısına düşünce hâlâ hayatta mıyım?
If I had any memory of that night, I'm sure it would be fond.
O gece ile ilgili bir şey hatırlıyorsam eminim iyi şeyler hatırlıyorumdur.
I'm sure he's just saying that because of the fairy tale thing.
Eminim bunu masal olayı yüzünden söylüyordur sadece.
It was he that thwarted us. I'm sure of it.
Bize köstek olan oydu, eminim.
She made a joke, the type of joke that I'm sure every person in this courtroom has made at one point or another...
Bir şaka yaptı, bir şaka ki eminim bu mahkemedeki herkes bir defa ya da daha fazla...
I'm sure that's probably best for all of you.
Eminim ki hepimiz için en iyisi bu olacaktır.
I'm sure there were a lot of nice kids there that are just like...
Eminim orada çok iyi çocuklar vardır... - Bilmiyorum.
Now, would you rather be a part of a bunch of office space and cubicles and I don't know what would go on here, but I'm sure you've gonna have a lot more turnover with whatever that situation is than if this was recording studio.
Şimdi, sıkıcı bir ofisin ya da kapalı bir hücrenin bir parçası olacaksınız belki ya da artık her ne saçmalıksa bilmiyorum,... ama biliyorum ki burası bir stüdyo olsaydı size dönüşünün ne olduğunu gördüğünüzde pişman olmazdınız.
I always ask my clients, and that is, uh, are you sure that the two of you have done everything in your power to save your marriage?
Evliliği kurtarmak adına elinizden gelen her şeyi yaptınız mı?
I'm not sure you heard, Harold, but there are a lot of good folks that are struggling these days.
- Harold bilmem duydun mu ama, bugünlerde kasabada sorun yaşayan gerçekten iyi insanlar var.
Sure, it was a mistake not thinking about the future, but that doesn't mean that it was a mistake being with you or loving you, and... and I married you because I wanted to spend the rest of your life with you,
Elbette gelecekle ilgili plan yapmamak hataydı. Ama bu seninle birlikte olmamım ya da sevmemin hata olduğunu göstermez. Seninle evlendim çünkü hayatım kalanını seninle geçirmek istiyordum.
He was sleeping with my wife, I was sure of that, but I didn't know how long he'd known her for.
Karımla yatıyordu, bundan emindim, ama ne zamandan beri karımı tanıdığını bilmiyordum.
If there's one person that I'm sure is gonna get the hell out of this town and make something of herself, it's you.
Eğer bu şehirden kurtulup, kayda değer biri olacağına inandığım bir kişi varsa, o da sensin.
Okay. Well, I'll be sure to make note of that in the inventory.
Peki, o zaman envanter sayımında bunu not etmeyi unutmayayım.
Speaking of surprises, I am pretty sure that dog was not on the guest list.
Sürpriz demişken o köpeğin davetli listesinde olmadığından adım gibi eminim.
You see, I'm pretty sure that you're the result of the brownies that this girl gave me last night.
Bunun dün geceki kızın bana verdiği kekler yüzünden olduğundan eminim.
i'm sure 2891
i'm sure you are 126
i'm sure you will 140
i'm sure of it 474
i'm sure you're right 87
i'm sure that 41
i'm sure you do 212
i'm sure i will 55
i'm sure it's fine 69
i'm sure you can 67
i'm sure you are 126
i'm sure you will 140
i'm sure of it 474
i'm sure you're right 87
i'm sure that 41
i'm sure you do 212
i'm sure i will 55
i'm sure it's fine 69
i'm sure you can 67