I'm the best traducir turco
9,999 traducción paralela
I know. We're doing the best we can.
Farkındayım.Çabalarımız onun için.
We both know that I'm the best surgeon to do that procedure.
Bu ameliyatın uzmanı benim biliyorsun ki.
I think the people closest to death deserve our best care.
Sanırım ölüme yakın insanlar en çok ilgiyi hak ediyorlar.
- Edward, careful. She's getting the very best care available from what I hear.
Mümkün olan en iyi bakımı alıyor duyduğuma göre.
Well, she's tied up trying to get Ensign Wilt's car into evidence, so I called Cyber Operations and they have their best agent on the way now.
- Abby'e götür. - Teğmen Wilt'in arabasında kanıt bulmaya çalışıyor. Siber Operasyonlar bölümünü aradım.
Some of the best hackers I know use the most obvious passwords.
Tanıdığım en iyi bilgisayar korsanları genelde en kolay şifreleri kullanıyorlar.
Then she lost the best pocket knife that I ever had.
Sonra da hayatım boyunca sahip olduğum en güzel çakıyı kaybetti.
I was in great shape, living on my own, and the best part was, I didn't need help from nobody.
Kendi başıma yaşıyor ve iyi bir durumdaydım. En iyi kısmı da yardım için kimseye ihtiyacım olmadı.
I mean, whatever the other thing is I'm sure that it's probably best for both of us if you just keep it to yourself.
Öbür şey her neyse kendine saklamanın ikimiz için de en iyisi olacağından eminim.
I'm not gonna lie to you and say it's great, but it's the best play we have.
Size yalan söyleyip "Harika" demeyeceğim ama elimizdekinin en iyisi bu.
I'm out-of-date and not in the best repair and I'm still rather fine.
Ben de demodeyim ve en iyi hâlimde değilim ama oldukça iyiyim.
Not exactly the best time to come out with it, I do realise, but I like you.
Böyle bir konuşmanın pek de sırası değil, farkındayım ama senden hoşlanıyorum.
I've given Dr. Mahfoud my personal assurance that he will get whatever he needs to give your son and all the victims of this terrible tragedy the best available medical care.
Oğlunuza ve bu korkunç trajedinin kurbanlarına en iyi tedavileri uygulamak için elinden geleni yapacağına dair Dr. Mahfoud'dan özel söz aldım.
These three years, they've been the best time of my life, but I want to be with my family.
Bu üç yıl hayatımın en güzel zamanıydı. Ama ailemin yanında olmak istiyorum.
And I'm having the best time.
Harika vakit geçiriyorum.
- I'm doing the best I can.
- Elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
That was the best first run of any patient I've ever had!
Şimdiye kadarki hastalarımın hepsinden daha iyi yürüdün!
I'm the closest thing Superman has to a best friend.
Ben Superman'in sahip olduğu en iyi arkadaşım.
You know? Did I live the best one that I could?
Yaşayabileceğim en iyi hayatı yaşadım mı?
I did the surgeries because I thought that was your best option.
En iyi şansının bu olduğunu düşündüğüm için yedi tane ameliyat yaptım.
Fine. But I get the best one, someone low-maintenance.
Tamam ama en iyisini ve en az bakım gerektireni alacağım.
Considering the amount of time that I had, I did the best I could.
Bu yazdığım zamanı da göze alırsak yapabildiğimin en iyisini yaptım.
I mean why will these be the best and worst years of our lives?
Neden hayatlarımızın en iyi ve en kötü beş yılı olacak demek istedim.
Hey, I picked the best team for the job.
Bu iş için en iyi takımı toparladım.
In the meantime, I am gonna bat for you as best I can.
Bu süre zarfında bende elimden gediğince... sana yardım edeceğim.
You know I'm the best.
En iyisi benim.
Naturally, I saved the best for last.
Doğal olarak, en iyisini sona sakladım.
I'm keeping all the best gear for myself, yo.
En baba silahı kendime saklıyorum.
Probably the best plan I've ever come up with. - Hi.
Muhtemelen şimdiye kadar yaptığım en iyi plan.
My friend Karima and I were the best of all.
Arkadaşım Karima ile ekibin en iyileriydik.
So, I go out there and find us the best lead and you want me out there, ticking boxes.
- Tabii ya! Dışarı gidip bize en iyi ipucunu bulayım kutucuklara tik atayım, istediğin bu.
I did the best I could, Jimmy. What did you do?
Herhangi bir kimseden hiç yardım almadan 22 yıl ailemi korudum.
Well, I know, but I'm dating him, I... so I have to be absolutely sure that he's the best person for the job.
Biliyorum ama onunla çıkıyorum. Yani iş için en iyi adayın o olduğundan kesinlikle emin olmalıyım.
I give the best massages.
Çok iyi masaj yaparım.
The interview went really, really well, but I decided not to take the position, which actually worked out for the best, because I talked to them how I was unhappy working with all the crappy bands,
Çok iyi geçti ama işi almamaya karar verdim. En iyisi bu. Çünkü onlara çalıştığım grupları beğenmediğimi söyledim.
The police have the best of intentions, I'm sure, but I believe it's wise to have someone on the ground representing our interests.
Polisin iyi niyetle bu olayı aydınlatacağına eminim. Ama sizin, işinde ehil bir kişi olduğunuzu ve bizim çıkarlarımızı temsil etmeyi kabul edeceğinize inanıyorum.
And I did my best to shield the princess from the cameras,
Elimden gelen en iyi şekilde prensesin cesedini kameralardan korumaya çalıştım.
I know, without a doubt, that you and I together, a team, is what's best... for us, for the country, for our beautiful children...
Biliyorum, hiç şüphesiz sen ve ben birlikte bir takımız. Bizim için, ülkemiz için, güzel çocuklarımız için en iyisini yapmaya çalışıyoruz.
I got us tickets to "The Second Best Exotic Marigold Hotel".
Dinozorları seviyorsunuzdur umarım.
I know you're kidding, but I found the first one incredibly moving.
The Second Best Exotic Marigold Hotel'e bilet aldım.
Oh honey bunny, I would destroy you in the best possible way.
Fıstığım, seni en şukela şekillerde haklarım ben.
The best I could ever know, but...
Hem de tanıdığımın en iyisi ama...
Although I haven't showered in a really long time, so I'm probably not the best judge.
Gerçi uzun zamandır duş almadığım için bu hükmü verebilecek en uygun kişi değilim.
It's best I don't bother you with the points of my trade.
Zanaatımın detaylarıyla canını sıkmamam en iyisi.
I didn't even want to be here in the first place, and now that I'm here, I'm not allowed to do my best.
En baştan burada olmayı istemedim, buradayım ama en iyimi yapmama izin yok.
For what it's worth, you're the best cop I've ever known.
Ne olursa olsun sen tanıdığım en iyi polissin.
I'm afraid your paranoia has gotten the best of you, but, nevertheless, please excuse me.
Korkarım ki paranoyan kontrolden çıkmış ama yine de, izninizle.
You are seriously the best person I know, you know that?
Sen tanıdığım en iyi insansın, biliyor musun?
But, hey... it's the best I could do on such short notice.
Ne yapalım habersiz gelince elimden anca bu kadarı geldi.
I know I haven't exactly been the best father to date, but I'm here today to tell you that I can't be a better father if I'm in prison.
Sayın Bayım, bugüne kadar dünyanın en iyi babası... olamadığımı biliyorum. Ama eğer hapse girersem... daha iyi bir baba olamayacağımı söylemek için bugün buradayım.
I'm finding it's the best way to work with non-actors.
Bence en iyisi gerçek oyuncularla çalışmamak.
i'm the best man 19
i'm the devil 24
i'm the boss 113
i'm there 209
i'm the king of the world 16
i'm the queen 23
i'm the lucky one 30
i'm the only one 38
i'm the one who's sorry 33
i'm the same 30
i'm the devil 24
i'm the boss 113
i'm there 209
i'm the king of the world 16
i'm the queen 23
i'm the lucky one 30
i'm the only one 38
i'm the one who's sorry 33
i'm the same 30