English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I'm your guy

I'm your guy traducir turco

1,061 traducción paralela
I sent a guy to your apartment.
Dairene bir adam yolladım.
Your job is hanging by a thread, and I'm the guy with the knife.
Senin işin bir ipliğe asılı olmak, elinde bıçak tutan da benim.
And I believe I read your quiz in Cosmo : "Is your guy a stud or a dud?"
sanırım bende Cosmo da bir yazınızı okumuştum "erkek arkadaşınız damızlık mı dandik mi?"
But I assumed from your valet you're the kind of guy that liked girls.
Ama yardımcını görünce senin kızları seven biri olduğunu sanmıştım.
You gotta slow your car down and let me in because I'm a big fat guy and I can't go anywhere.
Arabanızı yavaşlatıp beni almalısınız,... çünkü ben kocaman şişko bir adamım ve hiçbir yere gidemiyorum.
You pull that tough-guy shit on Aaron again, I'll kick your ass to Sunday!
Aaron a bir daha sert çocuk oyunu oynarsan, kıçına tekmeyi basarım.
I'm the guy fhat blew up your airstrip.
Havaalanınızı havaya uçurdum.
Before I met your sister, I was like this normal guy who sold beepers and cellular phones.
Kız kardeşinle tanışmadan önce çağrı cihazı ve cep telefonu satan normal bir adamdım.
Uh, let's just stay clear of "I'm the guy that's doing your daughter" and you should be okay.
"Kızınızla yatan adam benim" demediğin sürece herhangi bir sorun çıkmaz.
Ordinarily, I'd take your money but Mrs. D'Arcy's already paid me much more and, well, call me old-fashioned, but I'm a one-bribe kind of guy.
Genellikle parayı alırım fakat Bayan D'Arcy zaten daha çok verdi bana eski moda dersin, fakat ben rüşvet alan bir adamım.
Which is why I thought I had your guy.
Önce senin adamını yakaladım sandım ama düşündüğüm kadar şanslı değilmişim.
I mean, I don't think I'd let this guy back in your life.
Ben olsam bu adamı hayatıma sokmazdım.
- I do need your help like always, guy.
Her zaman ki gibi yardımına ihtiyacım var dostum.
Not just because of all the good things I've heard about you. But because... well, I'm the guy who's representing you... and your mom and dad and several people in town.
Sadece senin hakkında duyduğum onca güzel şey için değil... ama ayrıca... ben... seni, anne-babanı ve kasabadaki pek çok kişiyi... temsil eden adamım.
- I'm not your average guy.
- Ben normal biri değilim.
Mr. Hines, my name is Chuck Fishman, and, uh, I'm the guy that dinged your blue Mercedes last weekend.
Bay Hines, ben Chuck Fishman ben geçen hafta sizin mavi Mercedes'inize ufaktan dokunduran kişiyim.
Either of you guys wanna place a bet, I'm your guy.
Hanginizin oynayacak bahisi olursa, ben hallederim.
[Snickers] I hope you brought your checkbook, wise guy.
Umarım çek defterin yanındadır, budala.
"Why don't you stop dressing me like a mailman and making me dance for you while you smoke crack in your bedroom and have sex with some guy I don't even know on my dad's bed."
"Yatak odanda kafayı çekip, babamın yatağının üstünde tanımadığım bir adamla sevişirken, beni postacı gibi giydirip senin için dans etmeye zorlamayı, neden kesmiyorsun?"
You know, I'm this close to letting you get your own guy.
Yeni biri seçmene izin vermeme az kaldı. Ne yapıyorsun?
I'm the guy that's gonna kick your phony, gold-bricking ass, that's who I am. Man.
Siktiğimin çantasının boş olduğunu biliyoruz.
I am not so dumb as to be ignorant... of the vast hordes of creeps running loose in California... but because this guy is on your recommendation...
Ayrıca Kalifornia'daki orospuluk piyasasında eli kolu serbest dolaşan bir sürü manyak olduğunu bilmeyecek kadar cahil de değilim tamam mı? Ama bu herif senin tavsiyen üzerine benimle çıktı....
You know, I'm thinkin', a guy with your kind of mind... ought to try the land-crab.
Bence senin kafada biri... kara yengecini denemeli.
From now on, I'm just the guy that cuts your lawn.
Bundan böyle sadece çim keserim.
But I'm that same guy you trusted your lives with... ... played softball with, went drinking with.
Ama ben aynı kişiyim, hayatınızı güvendiğiniz top oynadığınız ve içtiğiniz.
I don't want some guy like your dead-weight uncle in my house
Evimde amcan gibi işe yaramaz ikinci birine daha ihtiyacım yok.
Against your average guy, I'd set a bear trap, hardly bet at all.
Karşımdaki sıradan biri olsa bütün paramı sürüp ona tuzak kurardım.
I like your nurse's uniform, guy.
Hemşire üniformandan hoşlandım, adamım.
Since you such a nice guy I ain't gonna break your boy up too bad.
Sizin hatırınıza adamınızı fazla tartaklamayacağım.
- Hey, I found your guy, OK?
- Adamını buldum, tamam mı?
I'm already jealous of every guy who's ever been in your field of vision who's known the smell of your hair who's held your body against his.
Ben zaten seni Görüş alanının icinde olan ve sacının nasıl koktugunu bilen her erkekten.. ... kıskanıyorum.
I was too shallow and insecure to let this guy be a part of our lives... and then when he had something I wanted, I snuck around behind your back... and when you caught me, I lied like a little weasel.
Eleman hayatımızın bir parçası olduğunda çok sığ ve endişeliydim. Ardından onda benim istediğim bir şey olunca, arkandan dolap çevirdim ve beni yakaladığında küçük bir çakal gibi yalan söyledim.
Ray, I'm sorry about your whole life... but I'm not gonna let that guy intimidate me.
Ray, tüm bu yaşamından dolayı üzgünüm... fakat o adamın beni sindirmesine izin vermeyeceğim.
We're just so different. I'm basically your stuffy, buttoned-down sort of guy.
Ben temel olarak mutaassıp ve muhafazakâr biriyim.
I'm Guy, and I'll be your waiter.
Ben Guy ve sizin garsonunuz.
Well, I'm the guy that had to drive you to the hospital when that new foot spray made your toenails fall off!
Ben de, yeni ayak spreyinin senin tırnaklarını yaraladığında seni hastaneye götüren kişiyim.
And if you two wanna go for it, I'm not gonna stand in your way. Look, this guy is the best, you two would be great for one another.
- İkiniz beraber olmak istiyorsanız yolunuzda durmayacağım Bu çocuk harika biridir.
I'm trying to tell you that when you grow up, you're gonna be a handsome guy. You could have kids of your own.
Büyüdüğünde yakışıklı bir adam olacağını, çocuk yapabileceğini anlatmaya çalışıyorum sana!
I'm the guy your mom said was coming to get you.
Ben, annenin seni alması için gönderdiği kişiyim.
I'm the guy that gave your daddy the shaft.
Babanı öbür tarafa postalayan adam benim.
Out on your own? No, I'm hooked up with a guy.
Yalnız mısın?
- No, I wouldn't. I don't want to have to confront you at lunch one day like that other guy, but I will, for your own good, because I like you.
Öteki adam gibi, bir gün öyle yemeğinde sana da bunları söylemek zorunda kalmak istemem, ama yaparım, senin kendi iyiliğin için, çünkü senden hoşlandım.
I actually thought the guy was Al Green, and it's your fault. - My fault?
- Benim hatam mı?
I'll keep your name out of it but just between us, what is the real dish on this guy?
Adını bunun dışında tutacağım sadece aramızda. Bu adam hakkındaki dedikodu nedir?
I'll be your shoulder to cry on, I'll even be your punching bag, but I'm not the bad guy.
İstersen ağlayacağın omuz, istersen kum torban olurum ama kötü kişi değilim.
Yeah, and if you need any help telling them apart, I'm your guy.
Evet, ikisini birbirinden ayırmakta zorlanırsanız size de yardım ederim.
you're a really nice guy and I'm happy to be your roommate and your friend, I'm just y'know.
Sen gerçekten çok hoşsun ve ben senin ev arkadaşın olmaktan çok mutluyum ama bilirsin..
Tomorrow, I'll go pick up your father's ear drops, and any time after this he needs ear drops or nose drops or drops for any orifice above the waist, I'm your guy.
Yarın gidip babanın damlasını alacağım ve bundan sonra ne zaman kulak, burun ya da belden yukarı bir deliği için damla gerekse ben gideceğim.
[Man] I'm okay, but the Puerto Rican guy's trying to steal your hubcaps.
Ben iyiyim, ama Portorikolu herifin teki jantlarınızı çalmaya çalışıyor.
I'm your guy on this.
Bu konuda senin adamınım.
All right, I'm your guy.
- Tamam, kabul. Varım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]