I'm your man traducir turco
2,932 traducción paralela
I-I respect your skills as a journalist and as a blogger, James, but I do this for a living, and I don't think you know or understand this man at all.
Bir gazeteci ve blog yazarı olarak yeteneklerine saygım var James ama bu iş benim uzmanlığım ve bence bu adamı hiç tanımıyorsun ve anlamıyorsun.
Look, um... I'm sure there's another man out there who'd be more... Appreciative of your...
Bak, eminim dışarıda senin kendine has cazibeni daha çok takdir edecek biri vardır.
I'm sorry, but I think you might have a higher tolerance for a man's hands on your body than I do.
Kusura bakma ama bir erkeğin ellerinin vücudunda gezmesine alışıksın sen zaten.
I'm on to all your little tricks, man.
Bütün numaralarından haberim var.
I am your new man-servant, Sire.
Sizin yeni uşağınızım Majesteleri.
I'm your hype man. You know, like in rap?
Ben senin "hype man" inim.
Man : Well, you know what? I'll bring my sidearm, you bring your inkblots, we'll see who makes a better case.
Bak sana ne diyeceğim ben silahımı kapayım, sen de teçhizatını al gel.
So what? Did I steal your man?
Eee, erkeğini mi çaldım?
I know who the best man to send is, Your Majesty.
Ben bunu en iyi kim yapacak, biliyorum Hünkâr'ım.
- I found an envelope with your name on it and I thought it was your wife, who I know now is your ex-wife but she didn't know anything about it and there was a man yelling from the other room.
- Üzerinde soyadınız yazılı bir zarf buldum. Başta eşinizin olduğunu sanmıştım, şimdi eski eşiniz olmuş gerçi. Ama o bu konuda hiçbir şey bilmiyordu.
- I'm your man. - who sees that he takes away? Or does he alone see God... who sees God turn his face towards him?
Yada Tanrı'nın kendisine yüzünü dönebileceğini gören sadece o muydu?
So because I share your bed, I'm not allowed to have feeling for other man? Is that it? Sexual feelings?
Yatağını paylaşıyorum diye, başka erkeklere karşı birşey hissedemez miyim?
- I'm not your man.
- Senin adamın değilim.
I'm your giant man.
Ben senin devasa erkeğinim.
"Don't be upset, young man." "I'm your best friend."
Üzülme delikanlı, ben senin dostunum.
I mean, I was actually kind of surprised when you asked me to be your best man.
Yani sağdıcın olmamı istediğinde epey şaşırmıştım.
I left you a little best man gift on your dresser.
Seninle telefondayken sana küçük bir sağdıç hediyesi bıraktım.
I promised your old man that we would find it together... But he is not here to enjoy it.
Babana bunu beraber bulacağımıza söz vermiştim ama şimdi bunun tadını çıkarmak burada değil.
- I was your best man.
- Senin sağdıcındım.
I'm so sick of your shit, man!
Senin pisliğinden yoruldum artık!
Besides, man, I'm pretty sure I saw you putting something in your cargo pocket the other day.
Seni geçen gün kargodan cebine bir sey koyarken gördügüme bayagi eminim.
I just hate it when everyone acts like your life is over if you don't have a man.
Sadece bir erkeğin yoksa herkesin hayatın bitmiş gibi davranmasından bıktım.
I'm only a man, but my actions are the price you pay for your apathy, for your debauchery.
Ben sadece bir kişiyim ama eylemlerim, umursamazlığınız ahlaksızlığınız için ödeyeceğiniz bedel.
You got to know I'm your man.
Bilmen lazım ki ben senin adamınım.
I'm your best friend on this side, man.
Bu taraftaki en iyi arkadaşın benim adamım.
Mike, I almost punched you in your damn face just now, man.
Mike, senin neredeyse o kahrolasıca yüzünü yumruklamıştım dostum.
- Come on, I need your fucking help, man.
- Yardımına ihtiyacım var.
I'm your man.
Ben senin erkeğinim.
Now, I'm getting to understand that your husband was a well respected man around here, Mrs Denning.
Pekala... Anladığım kadarıyla, kocanız kasabanın saygın insanlarından biriymiş, bayan Danning.
Dad's only, like, a very brilliant, accomplished man, who, you know what, after we get reunited, is going to help me get on my feet and who is going to cherish me, and make up for the years of humiliation that I endured being your daughter.
Babam sadece çok iyi ve başarılı bir adam, ve biliyor musun, biz tekrar kavuşunca, bana tekrar ayaklarımın üzerinde durabilmem için yardımcı olacak ve bunca yıllık aşağılanmaya rağmen senin kızın olmaya devam ettiğim için, beni tebrik edecek.
Listen, I'm your marathon man.
Dinleyin, ben sizin maratoncu adamınızım.
yeah... your a lifeguard and i need a bandaid can i get a bandaid for my main man david here please
- Hayır, can kurtaransın işte Burdaki adamım David'e biri bandaj getirebilir mi lütfen!
I said for one dinar, I'll make your shoes look like a man's shoes.
Dedim ki, bir dinara ayakkabılarını adam gibi parlatayım.
OLD MAN : If i see you here again, I'll break all the bones in your bodies.
Sizi bir daha buralarda görürsem tüm kemiklerinizi kırarım.
And I'm going to torture that backward man-child of yours in front of your eyes before I do.
Öncesinde gözlerinin önünde senin şu gerizekalı çocuğuna işkence edeceğim.
- Well, I'm your man for the job.
- Tamam, bu iş için biçilmiş kaftanım.
man, I saw your set at the laugh factory last night.
Adamım, dün gece laugh factory'de şovunu gördüm.
Mr. Ford, I appreciate your taking the time to come out here, I really do. If ever there was a man to play Jubal, you'd be him.
Bay Ford, zaman ayırıp buraya geldiğiniz için gerçekten minnettarım eğer bu dünyada Jubal'ı biri oynayacak olsaydı, bu siz olurdunuz.
And the way you have your Mr. Moguy, I have a lawyer, a persnickety man named Tuttle,
Sizin Bay Moguy'unuz olduğu gibi, benim de bir avukatım var.
Spider-Man, to find out your every secret, I must capture you.
Örümcek Adam, bütün sırlarını öğrenmek için seni yakalamalıyım.
I tried calling your cell, man. My cell?
Sana cepten ulaşmaya çalıştım.
I'm really sorry about your brother, man.
Kardeşin için üzgünüm dostum.
I hope your shit's in order, man.
Umarım sorunların çözülmüştür adamım.
Now my man that came in here last week, he told you I wanted your store.
Şimdi, geçen hafta gelen adamım, dükkanını istediğimi söyledi.
I didn't kill your friend, man!
Arkadaşını ben öldürmedim adamım!
I'm just trying to weaken your steely resolve to hate the old man.
Sadece babandan nefret etme konusundaki azmini kırmaya çalışıyorum.
This strong man, your lover, in his thirties, with wide shoulders...
[İ] Oteldekiler sizin yardım edebileceğinizi söyledi. Bu adam, yani sevgiliniz, otuzlarında birisine, genç, kuvvetli, omuzları geniş...
And I'm not your man.
Ayrıca senin biraderin de değilim.
I'm not your man
Ben senin kankan değilim.
Hey, man, I think one of your girls slipped something in my drink.
Sanırım kızlarından biri içkime bir şey kattı.
I go over to say hello to my old teammate, and your peoples knocked me on my ass, man, right in front of her.
Ben eski takım arkadaşıma selam vereye gittiğimde adamların kıçıma tekmeyi bastılar dostum, annemin gözü önünde.
i'm your dad 84
i'm your mother 173
i'm your worst nightmare 22
i'm your teacher 20
i'm your biggest fan 28
i'm your friend 283
i'm your uncle 19
i'm your best friend 74
i'm your brother 125
i'm your mama 16
i'm your mother 173
i'm your worst nightmare 22
i'm your teacher 20
i'm your biggest fan 28
i'm your friend 283
i'm your uncle 19
i'm your best friend 74
i'm your brother 125
i'm your mama 16