I've got to go home traducir turco
135 traducción paralela
Be reasonable. I want to as much as you do... but you've got to go home.
Ben de bunu en az senin kadar istiyorum ama şimdi eve gitmen gerekiyor.
Yes, I'd like to be that... but I've got to go home.
Evet, öyle olmasını isterdim fakat eve gitmek zorundayım.
Melanie, I'm so tired. I've got to go home.
Melanie, çok yorgunum, eve gitmeliyim.
I've got to go home again.
Eve gitmem gerek.
I've got to go home.
Eve dönmeliymişim.
I've got to go home now.
Artık eve gitmeliyim.
And I'd give anything I've got to know... that when I go home that I'd find her there waiting for me.... in a wheelchair.
Ve evime gittiğimde karımı beni orada tekerlekli sandalyede beklerken bulmak için her şeyimi verirdim.
I've got to go home
Eve gitmeliyim.
I've got to go home
Eve gitmem lazım.
I've got to go home and spruce up. I've got a date with Miss Gravely.
Bayan Gravely ile randevum var.
You've got a young, pretty wife... and I don't blame you for wanting to go home to her.
Çok güzel, genç bir karın var ve karını görmek istediğin için seni suçlayamam.
No, I can't, I've got to go home.
Gelemem. Eve gitmem lazım.
I've got to go home.
Eve gitmeliyim.
When I got home l was so shaken up, tired and sad that I wanted to go to bed and forget everything.
Eve döndüğümde, yaşadıklarımdan dolayı yorgun ve üzgündüm... bir an önce yatıp her şeyi unutmak istiyordum.
Uncle, I've got nowhere to go, my home was bombed.
Amca, gidecek bir yerim yok! Evim bombalandı!
- I've got to go home.
- Eve gitmeliyim.
Look, I've got to go home.
Bak, eve gitmeliyim.
I've got to go home and pack.
Eve gidip eşyalarımı toplamam lazım.
I've got to go home anyway. No, you're not trained.
Hayır, olmaz Norm, eğitimli değilsin.
I've got to go home.
Eve gitmem lazım.
I've got to go home and change.
Eve gidip üzerimi değiştirmem gerek.
And tonight I got to go home to Brooklyn on the subway, and that scares the shit out of me.
Bu gece eve metroyla gitmeliyim ve bu beni çok korkutuyor.
- No, I've got to go home and work.
Kabaraye geliyor musun? Geleceğimi sanmıyorum, çalışmam gerekiyor.
- Yes I got fooled. What is this that you've made to yourself? C'mon let's go home.
Bombay'a geldi ve gitti!
- I've got to go home to my family.
- Eve, ailemin yanına gitmeliyim.
I've got to go home.
Eve gitmem gerek.
You two go home, I've got things to do.
Siz ikiniz evinize gidin, yapacak işlerim var.
I've got made a vow to go to the great tropical forest below our mountain home... and return with plants that will increase our power... to cure illness and prolong life.
Hastalığı tedavi etmek ve yaşamı uzatmak için dağ evimizin aşağısındaki tropikal ormana gitmeye ve gücümüzü arttıracak bitkilerle geri dönmeye söz verdim.
I'm really sorry, but I've got to go home right now. I'm sorry.
Özür dilerim ama hemen eve gitmeliyim. Gerçekten üzgünüm.
I mean, kids come here, and they got nothing to go home to, and... this ends up being the last stop for a lot of them.
Yani, çocuklar buraya geliyorlar, ve çoğunun eve gitmek için bir sebebi olmuyor, ve..... burası bir çoğu için son durak oluyor.
The only thing I got to do is go home and see my wife and get a morning run.
Yapmam gereken tek şey eve gidip karımı görmek... ve sabah koşusu yapmak.
I can't--I've got to go home.
Eve gitmeliyim.
I've got to go home.
Eve gitmem gerekiyor.
Justin, i've got to go home.
Justin, eve gitmem lazım.
She thinks you're cute, too. Anyway, I've got to go home with her.
Ona yardım etmek için eve gitmeliyim.
Carter, I've got to go home.
Eve gitmeliyim Carter.
- No. I've got to go home.
Eve gitmem gerek.
I would love to hang out and chat with you, Ms. C, but I've got to go home and help take care of my dad.
Kalıp sizinle sohbet etmek isterdim Bayan C... ama eve gidip babamla ilgilenmem gerek.
- I'm going to go home now cos I've got a thing to do tomorrow. Ok, take care. Talk to you tomorrow.
Benim eve gitmem lazım çünkü yarına yapacak bir şeyim var.
I've got no home but he's got a place to go back to.
Benim yok ama onun dönmesi gereken toprakları var.
Please ask them to hurry. I've got to go home
Lütfen acele etmelerini söyleyin.
I never even got to record anything and you want me to go home.
Daha hiçbir şey kayıt bile edemedim ve benim eve dönmemi istiyorsun.
Yeah, I've got to go home and kiss my mother's ass, and I am not going to do it sober.
Evet, eve gidip anneme yalakalanmam lazım ama bunu kesinlikle yapmayacağım.
We made our decision, we got married and we're happy and if you're not here to celebrate with us, then you should just go home because I don't want you here!
Bir karar verip evlendik ve mutluyuz ve şayet bizi tebrik etmeyeceksen evine gitsen iyi olur. Çünkü seni burada istemiyorum.
- Well, unless you've got a dollar, ten you ain't going nowhere. - I want to go home.
Eve gitmek istiyorum.
There. I've got his work number, his home number, uh, place where he likes to go have a drink.
İşte, iş numarası, ev numarası, içmeye gittiği yerin adı.
I just got a call, and we need to go home.
Bir telefon aldım, ve eve gitmemiz gerekiyor.
I've no place to go, I got nothing to do but sit at home I got nothing to do but sit at home and buy lots of shit that I don't want off TV.
Bir bayan boş vakitlerinde böyle yapar.
You know, I've got to go home.
Eve gitmeliyim.
I mean, first you're telling me that you've got this Shining and then you tell me that I've got to go back home,
Öncelikle bana şu "Shining" haltından bahsediyorsun sonrada eve dönmem gerektiğini,
I've got to tell you, I'm glad I didn't go home.
Bunu söylemem lazım, eve gitmediğime çok memnunum.