I've never met anyone like you traducir turco
72 traducción paralela
You know, I've never met anyone like you in Washington before.
Daha önce Wash ¡ ngton'da s ¡ z ¡ n g ¡ b ¡ b ¡ r ¡ yle h ¡ ç karsilasmadim.
I mean, I've never met anyone like you.
- Daha önce senin gibi biriyle karşılaşmadım.
You know, I've never met anyone like you before.
Biliyor musun, senin gibi biriyle daha önce hiç tanışmadım.
I've Never Met Anyone Quite Like You, Hatcher.
Senin gibi biriyle hiç tanışmadım Hatcher.
Derek, I've never met anyone who has a way with words like you.
Derek, senin gibi isteklere hevesli biriyle karşılaşmadım hiç.
I've never met anyone like you.
Senin gibi biriyle hiç tanışmadım.
I've never met anyone like you before.
Daha önce hiç senin gibi biriyle tanışmadım.
♪ No, I've never met anyone quite like you before ♪
♪ Daha önce senin gibi ♪ ♪ Tanımadım birini ♪
I've never met anyone quite like you... and I don't think I ever will.
Senin gibi biriyle daha önce tanışmamıştım.... Sanırım bir daha da tanışamayacağım.
Well, you should realise that I've never met anyone like him.
Tamam, onun gibi birisini daha önce hiç görmediğimi anlamalısın.
Because I've never met anyone like you before.
Çünkü şimdiye dek senin gibi biriyle karşılaşmamıştım.
I've never met anyone like you.
Senin gibi birisiyle hiç tanışmadım.
Look, all I'm getting at is that... that I've never met anyone like you.
Varmaya çalıştığım nokta asla sizin gibi biriyle tanışmamıştım.
I think I can safely say I've never met anyone like you either.
Emin bir şekilde söyleyebilirim ki ; ben de senin gibi biriyle tanışmamıştım.
I've never met anyone like you before.
Senin gibi biriyle hiç tanışmadım.
I've never met anyone like you.
Senin gibi biriyle hiç tanışmamıştım.
I've never met anyone like you, Betty.
Senin gibi birisiyle daha önce hiç karşılaşmamıştım Betty.
I've never met anyone like you.
Senin gibi biriyle hiç daha önce tanışmadım.
I guarantee you've never met anyone like this guy.
Eminim onun gibi bir adamla tanışmamışsındır.
I've never met anyone like you, Groo.
Senin gibi birisine hiç rastlamadım Groo.
I've never met anyone... even a little like you.
Sana birazcık bile benzeyen... birisiyle hiç karşılaşmadım.
I've never met anyone like you.
- Senin gibi biriyle tanışmamıştım.
You know, Sam, I've never met anyone like you before.
Bilirsin, Sam, senin gibi biriyle daha önce tanışmadım.
I've never met anyone like you, Roger.
Daha önce hiç, senin gibi birini tanımamıştım.
I believe that I never met anyone like you, Varinia of Gaul... and that I love you.
Senin gibi biriyle hiç tanışmadığıma inanıyorum Gaul'lu Varinia... ve seni seviyorum.
I've never met anyone like you.
Senin gibi birisini hiç tanımadım.
I've never met anyone like you and you've never met anyone like me.
Senin gibi birini tanımadım sen de benim gibi birini.
And, Charlie, I've never met anyone like you.
Ve Charlie, senin gibi biriyle karşılaşmadım.
I've never met anyone like you... and I'll probably kill myself... if I miss the chance to get to know you and love you.
Senin gibi birisiyle daha önce tanışmadım... ve büyük ihtimalle kendimi öldüreceğim... eğer seni tanıma ve sevme fırsatını kaçırırsam.
- Danny, I've worked with a lot of visiually impaired people..... and I can honestly say, I've never met anyone like you.
- Bundan çok emin değilim. - Danny, bu ameliyatı sanal olarak geçirmiş..... birçek kişiyle görüştüm ama dürüstçe diyebilirim ki, senin gibisini görmedim.
I've never met anyone like you. It's hot in here.
- Sizin gibi biriyle hiç karşılaşmadım.
Come on, Bishop, I've never met anyone like you before.
Daha önce senin gibi biriyle tanışmadım Bishop.
I've never met anyone like you, ever.
Senin gibi biriyle daha önce hiç karşılaşmadım.
I've... i've never met anyone like you.
Senin gibi biriyle daha önce tanışmadım.
Normally I'm able to read others quite quickly, but I've never met anyone like you.
Normalde diğer insanların özünü çabucak okuyabilirim, ama ben hiç senin gibi birisiyle tanışmamıştım.
I never met anyone like you before... and I, uh - I know that... we've only been dating a little while, but... I just feel like I have known you my - my-my whole - my whole life.
Şunu biliyorum ki kısa bir süredir çıkıyoruz, ama sanki seni tanıyormuşum gibi hissediyorum, yani tüm hayatım... tüm hayatım boyunca.
it's kind of crazy, you know, when Anna and I met it was like I've never really felt that way about anyone, you know.
Kulağa delilik gibi geliyor ama, Anna ile tanıştığımda... Daha önce hiç yaşamadığım şeyler hissettim.
You know, I've never met anyone like you, Flint Lockwood.
Daha önce hiç senin gibi biriyle tanışmamıştım, Flint Lockwood.
But, You're an amazing man. I've never met anyone like you in my life.
Sizin gibisini hiç görmedim.
I've never met anyone like you.
Senin gibi biriyle daha önce hiç tanışmadım.
I've never met anyone like you before.
Senin gibi biriyle hiç tanışmamıştım.
I've been to five schools in three years and I can honestly say, I've never met anyone like you.
Üç yılda beş okul değiştirdim, dürüst olmak gerekirse senin gibi biriyle hiç tanışmadım.
I've never met anyone like you.
Senin gibi biriyle daha önce hiç tanışmamıştım.
- I've never met anyone like you before.
- Daha önce hiç senin gibi birini tanımadım.
I've never met anyone like you before.
Senin gibi biriyle daha önce karşılaşmadım.
I've never met anyone like you before.
Senin gibi birini hiç tanımamıştım.
I've never met anyone like her, and when she smiles at me, you can't put a price on it.
Onun gibi biriyle hiç tanışmadım, ve bana gülümsediğinde, buna paha biçemezsin.
I've never met anyone like you.
Senin gibi biriyle hiç karşılaşmamıştım.
I'm sorry, but, DeBrie, I-I've never met anyone who understands me like you do.
Özür dilerim DeBrie, ama beni senin kadar iyi anlayan biriyle daha önce hiç tanışmamıştım.
You're smart and you're beautiful, and I've never met anyone like you before.
Akıllısın, güzelsin,... senin gibi biriyle daha önce hiç karşılaşmamıştım.
I've never met anyone like you.
Senin gibi birisiyle tanışmamıştım.