I came to see you traducir turco
1,525 traducción paralela
- I came to see you.
- Seni görmeye geldim.
I came to see you and the baby.
Seni ve bebeği görmeye geldim.
Did Stacie tell you I came to see you?
Stacie, seni görmeye geldiğimi söyledi mi?
I came to see you.
Seni görmeye gelmiştim.
I came to see you.
Seni görmeye geldim.
That's good,'cause I came to see you, anyway.
Bu iyi, zaten seni görmeye gelmiştim.
I came to see you as well as...
Buraya seni görmek için geldim.
I came to see you, actually.
Aslında seni görmeye geldim.
I came to see you, Ria.
Seni görmeye geldim, Ria.
- Maybe I came to see you.
- Belki de seni görmeye gelmişimdir.
I came to see you and you weren't there and I figured you were here.
Seni görmeye geldim ama yoktun ve ben de, burada olabileceğini düşündüm.
Dad, I'm in the right place. I came to see you.
Baba, ben doğru yerdeyim Seni görmeye geldim
I came to see you...
Seni görmeye geldim...
You see, when Walt came over to... help me that day, I know he still have the money.
Walt o gün yardım için geldiğinde.. Paranın hala onda olduğunu biliyorum.
Last i saw her was yesterday when she came to see you.
Onu en son, dün sizi görmeye geldiğinde gördüm.
I came to see how you were and to ask you something.
Nasıl olduğunu görmek ve bir şey sormak için geldim.
- I came by to see how you're doing.
- Nasıl olduğunuzu görmeye geldim.
And she's a part of my history that... came before you... and I've been lying to myself about the way I feel about her... and I need to see her tonight.
Senden önceki yaşamımından gelen bir parça ve onunla ilgili neler hissetttiğim hakkında kendime yalan söylüyordum ve onu bu gece görmem gerek.
Okay whatever, Danny, look I just came by to see how you were doing.
Tamam her neyse. Danny bak buraya nasıl olduğuna bakmaya gelmiştim.
Then I came back to see you and... and I was gone.
Ben gitmiştim.
I thought maybe you came to see Mom.
Belki annemi görmeye gelmişsindir diye düşündüm.
It's you I came to see.
Seni görmeye geldim.
As much fun as this guilt trip is... I came here to see if you put any more pieces together from last night.
Bu suçluluk duygusu olayı çok eğlenceli olsa da dün geceden parçaları birleştirebildin mi diye öğrenmeye geldim.
I just came by to see if you were all right.
İyi misin diye bakmaya geldim.
I hear the new Russian colonel came to see you.
Sizinle görüşmeye gelen Rus albayı duydum.
I came halfway across the country to see you.
Seni görmek için şehrin yarısını geçtim.
TRU : Actually, I just came by... to see if you wanna grab a bite to eat, or maybe just hang out.
- Aslında, bir şeyler yiyelim ya da takılalım diye uğramıştım.
The first time you came to see me, I had no idea what had happened.
Beni ilk görmeye geldiğinizde, ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.
I know that pickpocket punk came to see you yesterday! I...
Dün, kapkaçcı çocuğun bizden çaldığı nerede?
I came to see how you were doing.
Nasıl olduğunu görmek için geldim.
- I'm so glad you came to see me, Yusef.
- Ziyarete gelmene çok sevindim, Yusuf.
I came to see if you and the baby are safe.
Bebekle sen iyi misin, ona bakmaya geldim.
You came to see Olive, didn't you?
Olive'i görmeye geldiniz değil mi?
Mr. Parish, I came a long way to see you.
Bay Parish, sizi görmek için çok uzaktan geldim.
Well, actually, it was you that I came to see.
Ben aslında seni görmeye gelmiştim.
The thing is, I wanted to see you so bad, so I came back early.
Konu şu ki, seni görmeyi çok istedim, bu yüzden erken döndüm.
She came to see you, I think.
Sizi görmeye gelmişti, sanırım.
If somebody like her came to see me back in New York with this dogshit case you know what I'd do?
New York'tayken onun gibi birisi gelip böyle boktan bir davayı üstlenmemi istese ne yapardım biliyor musun?
No, nothing. I just came to see you.
Bir çok kısa şeyi konuşabilir.
- I just came over to see if you did it.
- Sadece yaptın mı diye görmeye geldim.
I came to Rosings only to see you.
Rosings'e sizi görmek için geldim.
Jacob, the entire time I've been in here, you're the only one that came to see me.
Burada kaldığım o kadar süre boyunca beni ziyarete gelen tek kişi sensin.
I came to Istanbul to see you.
Ben İstanbul'a seni görmeye geldim.
Can I just say before you make a fool of yourself trying to save the factory because, "It's the history of my family", the reason Richard came to see me, OK, not you,
Sana daha önce, fabrikayı kurtarmaya çalışırken, "orası ailemin geçmişi Nicola" dediğinde, aptal konumuna düştüğünü söylemiş miydim? Richard'ın beni görmeye gelmesinin nedeni sen değil babanın ona daha önce burayı satmak için yaklaşması.
I came here to see you die, not to make you feel good
Bak ben buraya seni mutlu etmeye filan gelmedim. Ölümünü izlemeye geldim...
I just came to see you.
Sizi görmeye geldim.
And I was amazed to see how this guy... you know, Do you think you came for an autograph?
Bunlar ne biçim adam, kızların imza mı aldıklarını sanıyorlar içeride?
You've got it all wrong, Mrs Oliver, that's why I came up to see you.
Yanlış anladınız, Bayan Oliver. Onun için görmeye geldim sizi.
You came to see Olive, didn't you?
Olive'i görmeye geldin, değil mi?
I came here to see you, your highness.
Sizi görmeye geldim ekselansları.
I came back repeatedly to see you.
Defalarca seni görmeye geldim.