English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I can't say that i have

I can't say that i have traducir turco

270 traducción paralela
My dear, I can't tell you how sorry I am... but I hope with all my heart that Jekyll will have something to say for himself.
Tatlım, ne kadar üzüldüğümü anlatamam... tüm kalbimle umuyorum ki Jekyll'ın geçerli bir nedeni vardır.
No, i can't say that i have.
- Hayır, doğrusunu isterseniz olmadım.
You can't say I've been one bit of trouble to anyone have I? I wish you wouldn't keep harping on that.
Bu konuya takılıp kalmanı istemezdim.
- Well, no. I can't say that I have.
- Şey, hayır. gördüğümü söyleyemem.
No, I can't say that I have.
Hayır, uğraştığım söylenemez.
I can't go alone if you say that I have an accent, especially when I use slang.
Bilhassa argo konuştuğumda aksanım belli oluyorsa, tek başıma gidemem.
If you were working for me, all I can say is that you wouldn't have time for it, either.
Benimle çalışıyor olsaydınız sizin için de vakit olmazdı.
No, I can't say that I have.
Hayır, duyduğumu söyleyemem.
No can't say that I have Mr. Holmes.
Hayır duyduğumu söyleyemem Bay Holmes.
I can't say that I have.
Bıraktığımı söyleyemem.
I can't honestly say that I have.
Açıkçası düşündüğümü söyleyemem. Neden sordun?
No, I'm saying that... when I look myself in the mirror... you are so sweet... but really, you can't say I have exactly a pretty face.
Hayır, diyorum ki... Aynada kendime baktığımda çok tatlısın ama gerçekten çok güzel bir yüzüm olduğunu söyleyemezsin.
Can't say that I have.
Duyduğumu söyleyemem.
No, can't say that I have.
Hayır, öyle biri geldi diyemem.
You can't say that. I have to look after the budget.
- Böyle söylememelisin Bütçeye bakmak zorundasın
I can just say that my visit didn't have anything to do with Villette's death.
Tek söyleyebileceğim, ziyaretimin Villette'in ölümüyle ilgisi yok.
No, I can't say that I have.
Elimizde olmadığını söyleyebilirim.
How can she say a thing like that when I saw her with my own eyes? If I hadn't been there, I don't know what she'd have done.
Kendi gözlerimle gördüm, nasıl böyle söyleyebilir?
- Can't say that I have.
- Olduğunu söyleyemem.
Well, why don't you stop making jokes and say it so that I can say I have to think it over, or ask my mother, or turn you down.
O halde espri yapmayı bırakıp söyle ki, ben de : "Düşünmeliyim, anneme sorayım." diyeyim ya da reddedeyim.
- No, I can't say that I have.
- Hayır, duyduğumu söyleyemem.
I was going to say that I love my wife and have never desired her more... but I'm so attracted to you that I don't know if I can resist.
Sana, karımı çok sevdiğimi ve kendisini hiç bu kadar çok arzulamadığımı fakat senin cazibene de karşı koyamadığımı söyleyecektim.
- I can't say that I have.
- Gördüğümü söyleyemem.
I wanted to tell you that you have a lovely voice and to say how sorry I am I can't buy you dinner.
Güzel bir sesiniz olduğunu ve size... yemek ısmarlayamayacağıma üzüldüğümü söylemek istedim.
Can't say that I have.
- Görmediğimi söyledim.
I can't say that I have.
- Denediğimi söyleyemem.
No I can't say that I have.
Doğrusu, bildiğimi söyleyemem.
No, I can't say that I have.
Hayır, başıma geldiğini söyleyemem.
No, can't say that I have.
Hayır, sanmıyorum.
- Can't say that I have, no.
- Çiftleştirdiğim söylenemez.
I can't say that I have.
Hayır, duymuşluğum yok.
Can't say that I have, but I know people.
Gördüğümü söyleyemem ama tanıdıklarım var.
It just happens that in that case, history did set up a controlled experiment. Ever heard of a place called East Timor? - I can't say that I have.
Şimdi hatırladığınızdan daha fazla muhalefet varsa neden hala insanların yalnız hissettiğini yazıyorsunuz?
- Can't say that I have.
- Pek sayılmaz.
Can't say that I have.
Gördüğümü söyleyemem.
Can't you at least say that I have a pleasing personality?
En azından sevimli bir kişiliğim olduğunu söyleyemez misin?
- I can't say that I have.
- Sanmıyorum
Well, no. I can't say that I have.
- Okudum diyemem.
I can't say that I have. No.
Gittim diyemem, hayır.
- I can't say that I have.
Hayır, pek diyemem.
You got to have good aim, and no matter what else you can say about me you can't say that I don't have good aim.
Çok iyi nişancı olmak zorundasın. Hakkımda ne söylenirse söylensin iyi nişan alamadığımı hiç kimse söyleyemez.
It's in all the papers. I can't say that I have, Your Honor.
Bütün gazetelerde çıktı.
It's outrageous that I can't have my say!
Ve bu rezalette ağzımı bile açamıyorum!
No, I can't say that I have.
Hayır, pek hissetmedim.
No, I can't say that I have.
Hayır, gördüğümü söyleyemem
No, sir, I can't say that I have.
Hayır efendim, yediğimi söyleyemem.
- No, I can't say that I have.
Hayır, gördüm diyemem.
Um, I haven't built any empires, and I can't say that I've personally defeated any enemies in battle, but you have to realize, I'm not living among warriors.
Mm, herhangi bir imparatorluk kurmadım, ve kişisel olarak savaş alanında, herhangi bir düşmanı mağlup etmedim, ama, benim şu anda, savaşçıların arasında yaşamadığımın, farkında olmalısın.
No, I can't say that I have, Cam.
Hayır, Duyduğumu söyleyemem, Cam.
No, I can't say that I have.
Hayır, okuduğumu söyleyemem.
I do have a dictionary... but I can't understand for the life of me... why you would say that about her... or why Cliff would say that about you.
Şey, evet biliyorum. Sözlüğüm var.. .. ama günlük hayatımızda kullanınca anlamıyorum..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]