I can't wait any longer traducir turco
159 traducción paralela
I can't wait any longer.
Hoşlandığı kişilerle ilgili yazmayı severdi.
I can't wait any longer.
Artık takatim kalmadı.
I can't wait any longer, Holmes.
Daha fazla kalamayacağım Holmes.
I can't wait any longer I'll have to put them on
Daha fazla bekleyemem. Onları giymek zorundayım.
I don't think I can wait any longer.
Daha fazla bekleyebileceğimi zannetmiyorum.
I'm sorry, but I can't wait any longer.
Üzgünüm, ama ben daha fazla bekleyemem.
I can't wait for Jack any longer.
Jack'i daha fazla bekleyemem.
I can't wait any longer. I hope nothing's happened.
Daha fazla bekleyemem, Umarım bir şey olmamıştır.
Perhaps Philip's already told you, but I know that I can't wait any longer.
Belki Philip sana daha önce söylemiştir, fakat ben daha fazla bekleyemeyeceğimi biliyorum.
his nerves are better, he can take it. He's been punished before, but your only single... I can't wait any longer.
Frank daha genç, ailesi yok, daha önce de cezalandırılmıştı.
I can't wait any longer.
Artık sabırsızlanıyorum.
I can't wait any longer.
Daha fazla bekleyemem.
I can't wait any longer
Daha fazla bekleyemem!
All night you've been sitting there and you've been so sexy... and it's been so hot out here... and I can't wait any longer.
Bütün gece orada oturdun ve çok çekiciydin... ve öylesine kızıştım ki... artık daha fazla bekleyemeyeceğim.
It's 2 o'clock, I can't wait any longer.
İki saat oldu! Daha fazla bekleyemem!
I can't wait any longer.
Daha fazla bekleyemeyeceğim.
I can't wait any longer.
Daha fazla bekleyemiyeceğim.
You wait here, I'll wait at my house until Cao Feng can't wait any longer
Cao Feng hamlesini yapana kadar Siz burda bekleyin,... ben evimde bekleyeceğim!
- I can't wait any longer
- Daha fazla bekleyemem.
I really don't want to hurt you, but I just can't wait for you any longer.
Gerçekten seni incitmek istemiyorum. Ama seni daha fazla bekleyemeyeceğim..
I really like you, I can't wait any longer.
Cidden senden hoşlanıyorum, artık sabredemeyeceğim.
Damn it! I can't wait any longer Tell me, when can we take action?
daha fazla bekleyemiyorum, ne zaman harekete geçeceğiz?
Hanhan, I'm suffering, I can't wait any longer.
Hanhan, devamlı beklemek ıstırap veriyor.
Well, I can't wait any longer.
Daha fazla bekleyemem.
We can't wait for Whitfield any longer.
Whitfield'i daha fazla bekleyemeyiz.
My arms are idle, my will grows weaker every day. - I can't wait here any longer.
Kollarım boşta, iradem gittikçe zayıflıyor.
And I can't wait any longer.
Ve daha fazla bekleyemeyeceğim.
Quark, I can't wait any longer.
Quark, daha fazla bekleyemeyeceğim.
I can't wait any longer.
Bekleyemem artık Eşkıya.
But I can't wait any longer.
Ama artık daha fazla bekleyemem.
I can't wait any longer!
Daha fazla bekleyemiyorum!
I'd feel better about this if we had a few more ships, but we can't wait any longer.
Birkaç gemi daha bizimle gelseydi daha iyi hissederdim ama bekleyemeyiz.
I can't wait for this guy any longer.
Daha fazla bekleyemeyeceğim bu adamı.
I can't wait here any longer.
Burada daha fazla bekleyemem.
- I can't wait any longer.
- Daha fazla bekleyemem.
Oh, honey, I can't wait any longer.
Tatlım, daha fazla bekleyemem.
And I can't wait any longer.
Ve ben de daha fazla bekleyemeyeceğim.
I can't wait any longer.
Daha fazla bekleyemedim.
I'm sorry, sir, we can't wait any longer.
Üzgünüm efendim. Daha fazla bekleyemeyiz.
I can't wait any longer
Ben uzun bekleyemam.
And I can't wait any longer.
Ve ben daha fazla bekleyemem.
I can't wait any longer, Elling.
Daha fazla bekleyemicem, EIIing.
I don't know if I can wait any longer. - It's so hot in here.
Daha fazla bekleyebilir miyim bilmiyorum.
I can't wait for your grandfather any longer.
Dedeni daha fazla bekleyemeyeceğim.
I don't think I can wait any longer.
Daha fazla bekleyebileceğimi hiç sanmıyorum.
If he won't accept another diocese, I can't wait any longer.
Başka bir bölgeyi kabul etmezse, daha fazla bekleyemem.
You have to make me the Dollar I can't wait any longer...
Bana Doları yapmak zorundasınız. Ben daha fazla...
Ok, I can't wait any longer I've got to give you you present
Daha fazla bekleyemeyeceğim, hediyenizi şimdi vereceğim.
Good,'cause I don't think I can wait any longer for some of that old Jack Daniels!
Olur da yolunu şaşırırsa.
We can't wait for Coilette any longer!
Coilette'i daha fazla bekleyemeyiz!
I can't wait any longer, Jen.
Daha fazla dayanamayacağım Jen.